Bu ortamdan ve teşviklerden cesaret alan bir grup doktor, genellikle yanlarına zengin bir sermaye sahibini de alarak İstanbul’un varoşlarında bir poliklinik açarlar.
Çoğunlukla işler iyi gitmez, kısa yoldan zengin olma hevesleri gerçekleşmez, işe girdiklerine pişman olurlar, ortaklar birbirine düşer, filan…
Poliklinik de bir süre sonra ya kapanır ya da el değiştirir.
Bazen de içlerinden birileri dayanıklı çıkar, her şeye rağmen devam eder…
Hatta işi büyütür, poliklinik şehre daha yakın bir semtte küçük bir hastaneye dönüşür.
Bin bir güçlükle de olsa işler yürümekte, hastane zar zor da olsa ayakta durmaktadır.
Sonra AKP iktidara gelir!..
Önce kamudan özele sevk...
Sonra da “ilave ücret” madrabazlığı başlar.
Yılların “bıçak parası”nın ismi değişmiş ve de cismi yasallaşmıştır.
Özel hastane patronları hem sigortadan tıkır tıkır paralarını alırlar hem de ilk baş yüzde otuz, sonra yüzde elli, derken yüzde yüz, şimdilerde yüzde iki yüz, ellerine düşürdükleri sigortalı hastaları ne kadar yolabilirlerse yolarlar.
İşte size başarı hikâyesi!...
•••
Medipol Hastanelerinin hikâyesi de böyle başlar.
Bir grup doktor önce, 1987’de Aksa Kliniği’ni, sonra Yenibosna’da, ismi şimdilerde Nisa Hastanesi olan Hayrünnisa Hastanesi’ni, bu arada bir de Türkiye Eğitim ve Sağlık Araştırma Vakfı, TESA’yı kurarlar.
Bu arada TEKEL özelleştirilmiş, Unkapanı’ndaki 3 bin metrekarelik arsa üzerinde beş katlı ve 2 bin 500 metrekarelik binası boşaltılmıştır.
Doğal olarak satılıp gelirin Hazine’ye aktarılması beklenmektedir ama öyle olmaz.
Özelleştirme Yüksek Kurulu, Haliç’in hemen bitişiğinde altın değerindeki binayı kırk dokuz yıllığına Medipol’e vermeye karar verir!..
Sonra da Bağcılar, Beykoz hastanelerinin arazileri gelir.
Medipol ister, İstanbul Büyükşehir Belediyesi okeyler!..
İşte bu “başarı hikâyesi”nin başındaki kişi, Dr. Fahrettin Koca hafta başında Sağlık Bakanı oldu.
Bir ara Sağlık Bakanlığı da yapan Mehmet Müezzinoğlu da hastane patronuydu ama gene de aynı zamanda siyasetçiydi.
Fahrettin Koca ise doğrudan doğruya yukarıda anlattığım “başarı hikâyesi” gerekçe gösterilerek göreve atandı.
Zaten Sağlık Bakanlığı’nın resmi sitesindeki CV’sine baktım…
Ücretsiz eğitim imkânlarından yararlanmak dışında devletle bir ilişkisine rastlayamadım.
Yanlış anlaşılmasın ve de gene itiraz ediyorum sanılmasın…
Bence çok iyi oldu.
Böyle reforma böyle Bakan.
Yakışır!..
Not: Beş aydır Sincan Cezaevi’nde tutulan Prof. Dr. Onur Hamzaoğlu 19 Temmuz Perşembe günü saat 10.00’da Ankara 29. Ağır Ceza Mahkemesinde ilk defa hakim karşısına çıkacak. Almaya geliyoruz.
Neden BirGün?
Bağımsız bir gazete olarak amacımız, insanlara hakikati
ulaştırarak ülkede gerçek bir demokrasi ve özgürlük ortamının
yeşermesine katkı sunmak. Bu nedenle abonelikten elde ettiğimiz
geliri, daha iyi bir gazeteciliği hayata geçirmek, okurlarımızın
daha nitelikli ve güvenilir bir zemin üzerinden bilgiyle
buluşmasını sağlamak için kullanıyoruz. Çünkü banka hesabını
şişirmek zorunda olduğumuz bir patronumuz yok; iyi ki de yok.
Bundan sonra da yolumuza aynı sorumluluk bilinciyle devam
edeceğiz.
Bu yolculukta bize katılmak ve bir gün habersiz kalmamak için
Bugün BirGün’e Abone Ol.