Yaktıkları meşale bugünü aydınlatıyor

Mustafa YALÇINER

Denizlerin, alevlendirdikleri devrim ve halkın kurtuluşu ateşinin bedelini canlarıyla ödemelerinin üzerinden tam 50 yıl geçti.

Yalnızca bedenleri eksildi aramızdan. Halkın davasını sahiplenişleri, sosyalist özlemleri, antiemperyalist coşkuları, gerçekten demokratik bir Türkiye’yi hedef edinmeleri, gericiliğe boyun eğmezlikleri ve kararlı mücadeleleriyle aramızdalar. İşçilerle grev boylarında, yoksul köylülerle toprak ve yaşam mücadelelerinde, gençliğin direngenliği ve direnişlerinde hep aramızdalar. Yol göstermeyi sürdürüyor ve hâlâ en önde yürüyorlar.

Ne onları darağacına yollayan darbeci generalleri hatırlayan var oysa ne de hâlâ tek adam yönetiminin alternatifi olarak önerilen parlamentodaki idam oylamasında “üçe üç” tezahüratıyla şişman göbeğini hoplata hoplata “evet” kararını örgütleyen sonrasının Cumhurbaşkanı Demirel’i! Doğum ya da ölüm yıldönümleri düzenlenmiyor. Rahmetle de anılmıyorlar.

***

Denizlerin halka, halkın çıkarlarına ve kurtuluş davasına ölümüne bağlılıklarının yanı sıra ayırt edici bir niteliği sözleriyle eylemlerinin tamamen uyumlu oluşuydu. Ne düşündüler ve söyledilerse, onu yaptılar. Halk tarafından yüceltilmelerinin temel bir nedeni buydu. Halkın ulusal ve sosyal baskıdan kurtuluş davasının örneğin parlamentoda laf yarıştırılarak gerçekleştirilemeyeceğini bilen Deniz, Yusuf, Hüseyin, Mahir, Sinan, Cevahir, Cihan… Üyeleri oldukları TİP’ten parlamentarizmi nedeniyle ayrıldılar.

Ardından MDD’ciliğin ordu içinde cuntalar olarak örgütlenmiş “Kemalist asker-sivil aydın zümre”ye yaslanarak sosyalizmin yolunu açma yönelimi belirginleştiğinde bu hareketten de ayrıştılar. Oysa Mihri ve Kıvılcımlı ağabeylerinin önlerine düşüp militanı olacakları proletaryanın partisini kuracaklarını ummuşlardı.

II. Dünya Savaşı sonrasının kaynayan kazanı halindeki dünyasıyla Türkiye’nin koşulları her gün bağımsızlık ve demokrasi mücadelesine davetiye çıkarmaktaydı. Hindistan ve ardından Çin bağımsızlıklarını kazanmış, Kore’de Amerikan müdahalesi püskürtülmüş, Vietnam’daysa direniş sürmekteydi. Küba’da diktatör Batista devrilmiş, onun örneğiyle tüm kıta gerilla savaşlarıyla çalkalanmaktaydı. Afrika’da onlarca yeni bağımsız devlet kurulmuştu. Fransa ve İtalya başta olmak üzere Avrupa’da işçiler yaygın grevler örgütlemekteydi.

yaktiklari-mesale-bugunu-aydinlatiyor-1011705-1.
Mustafa YALÇINER

Türkiye’de doruğuna 15-16 Haziran 1970’te çıkan işçi hareketi yaygın grevler ve fabrika işgalleriyle ilerlemekteydi. Anadolu toprak işgalleri ve köylü hareketlerinin sahnesiydi. Gençliğin boykot ve üniversite işgalleri birbirini izliyordu.

Bu koşullar Kurtuluş Savaşı vermiş bir ülke olan Türkiye’yi etkiliyor, emperyalizmin halkların mücadelesiyle baş edemeyişi, emperyalizm ve işbirlikçilerine karşı mücadeleye ve devrime çağırıyordu. Denizler bu çağrıyı yanıtladılar. Birçok ülkede yenildiğini ve Vietnam’da da yenilgiye sürüklendiğini gördükleri emperyalizme ve işbirlikçilerine karşı mücadele kararlılığı, zafer kazanılabileceğine inançlarıyla perçinlendi.

Tarih kanıtlamıştı ve koşullar da göstermekteydi ki emperyalizm ve işbirlikçileriyle düzen içi uzlaşmalar çare değildi. Denizler uzlaşma tanımayan devrimciler olarak kurtuluş davasını omuzladılar.

***

Denizlerin bir ayırt edici özelliği daima örgütlü mücadele etmeleriyse bir diğeri hiçbir koşulda halkla ve devrimcilerle birleşmekten kaçınmamalarıydı. İstanbul-Maltepe Cezaevi’nden tünel kazıp kaçan Mahir Çayan ve Cihan Alptekin’le arkadaşları iki örgüt olarak birlikte Denizlerin idamını önlemeye çalıştılar. Sağ kalsalar birlikteliklerini sürdüreceklerdi. Paylaşamayacakları şeyleri olmayan devrimciler, halkın çıkarları gerektirdiğinde birlikte mücadele etmekten geri durmazlar.

Denizler ve Mahirlerin mücadelesi, halkın egemenliğini sağlayabilmenin, düzen-içi reformlarla sınırlanmayı değil devrimi zorunlu kıldığını gösterdiği gibi mücadeleci güçlerin bir araya gelmelerinin bir ihtiyaç olduğunu da kanıtladı. Devrimcilerin düzen-içi olmayan platformlarda birleşmeleri yakın tarihin dersi, Cumhur ve Millet İttifakı dışında halkın etrafında birleşeceği üçüncü bir cepheyi oluşturmak Denizlerle Mahirlerin çağrısıdır.