Yalnızız ama hep beraber

EKİN BERİL

İnsanlık olarak sıkı bir testten geçiyoruz. Neredeyse tüm ülkelere yayılmış bir hastalık, sosyal ve ekonomik hayatın durma noktasına gelmesi, hastalığı kapma veya yayma endişesi, geleceğin belirsizliğini düşünerek geçen zamanlar… Evde karantinada olduğumuz bu günlerde hayat bize görmeyi unuttuğumuz şeyleri hatırlatmakta kararlı. Hiç yapmadığımız kadar kendimizle ve dünyayla yüzleşmek zorunda kalıyoruz. Doğa, bizlere, var olmanın anlamını düşünmeden yaşadığımız ve kendimizi oyaladığımız günlük hayatlarımızdan ayırarak; “artık kaçamazsın” diyor. Gözlerini, dünyaya yeterince kapattın.

Her şeyi iyi-kötü, doğru-yanlış diye ayırdığımız, kendimizi taraf seçmeye zorladığımız bu çağda evren düşünme şeklimizi değiştirmemiz için bizleri uyarıyor. Bunu, bildiğimizi yıkarak yapıyor. Doğaya, hayvanlara, insanlığa zarar veren yaşama biçimimiz, sistemler artık çalışmıyor. Bildiğimiz tüm ideolojiler gerçekliğini yitirdi. Devletler, ekonomik çıkarlar uğruna halkın sağlığını tehlikeye atıyor. Bilgilerin şeffaflığına olan inancımız her geçen gün biraz daha azalıyor. İnsanlığı korumak için kurduğumuz tüm sistemler, bugün, kendi varlıkları uğruna bizleri hiçe sayan mekanizmalara dönüştüler. Sosyal ve ekonomik olarak çok zor günler kapıda ve kendimizden başka bize yardım edebilecek kimse yok gibi görünüyor. Yalnızız. Yalnızız ama hep beraber yalnız olduğumuzu unutmamalıyız. Bugüne kadar bizi birlikten ayrı tutan şeyleri artık unutmayı öğrenme zamanımız geldi. Hayat bizi kendimizle tanıştırmaya hazırlanıyor. Başladı bile. Doğa, tam da şu anda, hiçbir ayrım yapmayan ve herkese eşit davranan bir virüs ile acizliğimizi yüzümüze vuruyor. Bu zamana kadar yaptığımız adaletsizliklerle, zor durumda olan canlılarla empati yapmak zorunda kalıyoruz. Hayatın her yerindeki dualite burada da karşımızda. Deneyimlenen her kötü olay gibi; bu da bize iyiyi tasvir ediyor olabilir. Belki de gerçeği görmeyi yeniden öğrenmeliyiz. İçimizde yeni bir gerçeklik ve yeni umutlar üreteceğimiz bu süreçten, bir öğretmenmiş gibi faydalanabiliriz. Hatalarımızdan ders alıp, birlik olup yardımlaşacak bu günlerin üstesinden gelebiliriz.

Her birimiz sorumluluk sahibi hissetmeli, kendimizi daha çok geliştirmeli, üretmeli ve paylaşmayı öğrenmeliyiz. Ailemiz için, ihtiyacı olanlar için, büyüklerimiz için, bizim onlara bıraktığımız dünyada yaşamak zorunda kalacak çocuklar için… Bizi kimse kurtarmayacak. Değişim ancak hepimizin çabasıyla mümkün. Bugüne kadar, insanlık ve dünya için sorumluluk almayı göz ardı ettiğimiz her anın, bizi bu noktaya getirdiğini anlamalıyız. Yaşayan ve yaşanabilir bir dünya için bugünden itibaren çalışmaya başlamalıyız.

Tüm bu yaşadıklarımızı; kendimize söylediğimiz yalanları keşfederek bir fırsata çevirmemiz mümkün. Tarihi zamanlar yaşıyoruz. Bu nedenle kendimize sormalıyız: “Gelecek nesillere nasıl bir Dünya bırakmak istiyoruz?”