İhvancı politikanın iflasıyla Mısır ve Suriye ile istihbarat örgütleri üzerinden görüşmelere başlayan AKP, yedi yılın sonunda başladığı yere döndü. Ülkeye faturası ise bölgede yalnızlık, denklem dışında kalma, sığınmacılar oldu.

Yalnızlığın getirdiği kontrollü manevra

Politika Servisi

Ankara’dan son zamanlarda ardı ardına Kahire’ye “ılımlı” mesajlar gönderilmeye başlandı. İhvancı dış politika ve yeni Osmanlıcı emeller uğruna yıllardır iç politika malzemesi yapılan Mısır’daki “Darbeci Sisi” yönetimine gönderilen mesajlar zamanlaması bakımından oldukça manidar. Suriye ve Mısır başta olmak üzere bölge ülkelerinin tamamına yakınıyla ipleri koparan AKP iktidarı, Doğu Akdeniz krizinde denklem dışında kalmanın verdiği zorunlulukla dış politikada rötuşlar yapmaya başladı.

Bu kapsamda yıllardır dillendirilen, seçim malzemesi yapılan “Darbeci General Abdülfettah Sisi” yönetimine sıcak sinyaller göndermeye başladı. Mısır konusunda başta AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ve Saray Sözcüsü İbrahim Kalın olmak üzere hükümet yetkililerinden üst üste açıklamalar geldi.

İlişkileri ilk itiraf eden ve sinyal gönderen ise esasında AKP Genel Başkan Yardımcılarından Yasin Aktay oldu. Aktay, Araby21.com sitesine verdiği röportajda iki ülkenin alt düzeylerde görüşmelere başladığını açıklarken, “Türkiye-Mısır ilişkilerinin ufku” yazısında da "Bizim hatırlattığımız ufuk, iki ülke arasındaki tarihi, jeopolitik ilişkinin başka bir asgari ilişki düzeyi gerektirdiğidir” diyecekti. Ardından da Erdoğan 18 Eylül tarihli açıklamasında, Kahire yönetimiyle istihbarat seviyesinde görüşmeler yapıldığı bilgisini paylaştı. Atina ile Kahire arasında imzalanan Münhasır Ekonomik Bölge (MEB) anlaşmasına tepki gösteren Erdoğan, “Anlaşma bizi üzmüştür. Mısır halkıyla Türk halkının birbirine bakışı, birbiriyle olan dayanışmasının, Yunan halkıyla aynı çizgide olması mümkün değil. Dolayısıyla tarihten gelen medeniyet değerlerimizin de ortaya koyduğu bu anlayışı Mısır halkından öte, yöneticilerinin fark etmesi gerekir” ifadeleri dikkat çekiciydi. Hemen sonrasında ise Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu da CNN Türk’te katıldığı bir televizyon programında benzer ifadeler kullandı. Çavuşoğlu, “Mısır burada esasen bizim haklarımıza saygılı davranmıştır. Siyasi ilişkilerimiz çok iyi değil diye haksızlık yapmayalım. Dolayısıyla yarın Mısır'la da böyle bir anlaşma imzalarız ama gerçekçi olunmalı. Bu anlaşmayı imzalayabilmek için siyasi ilişkilerin biraz düzelmesi lazım” dedi. Birkaç gün önce de Saray Sözcüsü İbrahim Kalın’ın Al Jazeera televizyonuna verdiği demeçte, “Mısır’ın Libya’da yapıcı bir rol oynayabileceğini” belirterek bundan mutluluk duyacaklarını belirti.

MİT ÜZERİNDEN KÖPRÜLER

Benzer bir istihbarat kanalı Suriye ile de bir süredir kurulmuş durumda. İstihbarat örgütlerinin bir araya gelmeleri suretiyle iki ülke arasında bir diyalog kanalının açılmış olduğunu yine AKP’li yetkililer son dönemlerde bizzat kendi ağızlarından birçok kez deklare etti.

Suriye ve Mısır Türkiye’nin bölgesel yalnızlığını derinleştiren en önemli aktörler. Hem Ortadoğu hem de Doğu Akdeniz ve Kuzey Afrika’da yeni Osmanlıcıların saplandığı bataklıkta iki ülke de belirleyici önemde. Özellikle Mısır her üç denklemde de önemli bir figür. Binlerce yıllık bir medeniyetin mirası üzerinden yükselen “firavunlar ülkesi” Arap/İslam dünyasının da lider ülkesi. AKP yönetimi özellikle Doğu Akdeniz krizinde Mısır’ı kaybetmiş olmasının acısını çarpıcı bir şekilde gördü. Mısır’ın dahil edilmediği bir denklemin havada kalacağını son birkaç yıllık pratikte görüldü. Kahire’nin Yunanistan, Güney Kıbrıs ve İsrail ile yaptığı anlaşmalar AKP’nin bütün oyunlarını bozarken, yalnızlığını da derinleştirdi. Bu dönüşlerin, kurulan köprülerin nedeni dış politikada yaşanılan yalnızlık. İçine girilen girdap büyüdükçe AKP formüller peşinde koşuyor. Bugüne kadar bu ülkelere karşı bilenen kitlelerin eleştiri ve öfkesini çekmemek için de önce ortam ısıtılmaya çalışılıyor. Mısır, Suriye, İsrail, BAE ve de Suudi Arabistan gibi bölge ülkeleriyle yıllardır yaşanan soğukluktan sonra ilişkilerde çok sert bir “manevra” yapmayı göze alamayan iktidar, Mısır’dan başlayarak ilişkilerde temkinli şekilde bir hasar kontrolüne giderek gelecek adımların da sinyalini veriyor.

YALNIZLIĞIN SONUCU

Dış politika uzmanı Semih İdiz bu söylemlerin yanlıştan dönüşün kabulü ve yeni bir stratejinin ilk emareleri olduğunu söyledi. AKP yönetiminin yalnızlıktan sıyrılmaya çalıştığını bu nedenle bu tarz açıklamalara giriştiğini kaydeden İdiz, “Diyalog kapılarının açılması önemli ancak daha da önemlisi bu yolda kararlı olarak ilerlenmesi, bir gelişme kaydedilmesi” dedi. Mısır’ın önemli olduğunu ifade eden İdiz, “Bölgedeki doğal unsur her zaman Mısır’dır, Yunanistan değil. Her iki ülke için de bu böyleydi. Bunun idrakına varılması lazım” ifadelerini kullandı. İdiz, içine düşülen yalnızlıktan kurtulmak için daha işbirliğine ve diyaloğa dayalı politikaların izlenmesi gerektiğini kaydetti.