Halkın öfkeyle karşıladığı yüzde 130’ları bulan elektrik zammı, iktidara yakın isimleri dahi şaşırttı. 31 Aralık gecesi yaşananlara dair kulislerden sızan bilgilere göre elektrik zammı aslında batma noktasına gelmiş elektrik dağıtım şirketlerini kurtarma harekâtı...

Yandaşlar bile şaşırdı

Yeni yıla henüz adım atıldığı dakikalarda duyurulan elektrik zammı herkesi şoke etti. Asgari ücretteki artışın peşinden memur ve emekliye de seçim yatırımı olarak nispeten benzer bir politikanın uygulanacağı beklentisinin üzerine yüzde 130’ları bulan elektrik zammı, iktidara yakın isimleri dahi şaşırttı.

Peki iktidar, neden böylesine ağır bir faturayı halka yıkmak zorunda kaldı? Zammın belirlendiği gece neler yaşandı? İşte o gece yaşananlara dair kulislerden sızan bilgiler ve batma noktasına gelmiş dağıtım şirketlerini kurtarma harekâtının detayları…


31 ARALIK’TA NELER OLDU?

Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’nda (EPDK) 31 Aralık günü hareketli saatler yaşanıyordu. Siyasiler ve bürokratların yanında dağıtım şirketlerinin temsilcileri de telefonda sürekli zam oranıyla alakalı pazarlıklar yürütüyorlardı. Yani artışa dair daha öncesinden alınmış bir karar yoktu.

Dağıtım şirketleri uzun süredir kurdan kaynaklı maliyetler ve kar oranlarındaki düşüş konusundan şikâyetçiydiler. Şirketler siyasi nedenlerle ertelenmiş zamların 2022’ye girerken telafi edilmesini istiyorlardı. Buna rağmen en iyimser beklenti artışın üst sınırının yüzde 100’ü bulmasıydı.

NE KADAR KAZANACAKLAR?

EPDK’den çıkan kararı duyunca onlar da şoke oldular aslında. Tabii olumlu yönde. Çünkü “kalem oyunlarıyla”, kağıt üzerinde sanki düşük gelir grubuna nispeten düşük zam yapılmış hissi veren hesabın toplamına bakıldığında şirketlere nasıl büyük bir kaynak transferi yapıldığı görülüyor.

Türkiye’de bir kamu kuruluşu olan Elektrik Üretim A.Ş’.nin (EÜAŞ) şirketlere sattığı 1 kWh elektriğin toptan fiyatı 23.76 kuruştan 31.86 kuruşa çıktı. Zam oranı yüzde 34,1. Şirketler ise bu elektriği sanayiye yüzde 129 zamla 175,7 kuruşa, ticarethanelere yüzde 125 zamla 273,95 kuruşa, vatandaşa ise 150 kWh altındakilere yüzde 50 zamla 137 kuruşa, 150 kWh üzerini ise yüzde 125 zamla 206 kuruşa satacak. Haliyle özel şirketler, kamu kurumunun satış fiyatının üzerine 3-4 kat zam koyup tüketiciye ulaştırıyor.

yandaslar-bile-sasirdi-963233-1.



Eski TMMOB yöneticisi Elektrik Mühendisi Neriman Usta’nın bir aylık fatura üzerinden şirketlerin kazancına dair yaptığı hesap ise tabloyu daha net ortaya koyuyor.
Toplam abonelerden dağıtım şirketleri 2021’de 19,7 milyar lira gelir elde ederken 2022’de gelir aylık 42,2 milyar liraya çıkacak. 22,5 milyar lira aylık fazladan gelir, yüzde 114 artış demek. Özetle dağıtım şirketleri yıllık 270 milyar lira yeni gelir elde edecekler. Burada faturanın içine gizlenmiş bazı kalemlerdeki artışlar da vahim düzeyde. Mesela; Belediye Tüketim Vergisi aylık toplam 371 milyon lirayken şimdi 860 milyon liraya; KDV 3 milyar lirayken 6,3 milyar liraya; dağıtım bedeli 3,6 milyar lirayken 4,5 milyar liraya yükseldi.

ELEKTRİK ZAMMININ SEBEBİ NEDİR?

Bu zammın ardında yatan şey ise bir batağı kurtarmak. Dağıtım ihalelerini alanların çoğu kamu ihaleleri sayesinde büyümüş şirketler. Kamu kaynağı olmasa maliyetlerin katlandığı şu günlerde inşaat ve enerjide rekabet edecek finansal güçleri bulunmuyor. Üstüne üstlük dağıtım hatları özelleştirilirken kaynağı da yüklü banka borçlarıyla karşılamışlardı.

Nitekim ekonomik krizin başladığı günlerde enerjideki borçların 14 yılda 500 milyon dolardan 47 milyar dolara yükseldiği açıklanmıştı. Bunun içinde özellikle üretim ve dağıtım şirketlerinin borcu ağırlıktaydı. 13 milyar dolarlık borcun ise geri çevrilemez olduğunu bankacılar söylüyordu. Yıllık cirolarının toplamı 15 milyar doları ancak bulabilen şirketlerin 47 milyar dolar krediyi ödemeleri mümkün mü?

Elbette değil; onlar da ilk olarak yükü bankalar aracılığıyla vatandaşa yıkmaya başladılar. 2018’in Ağustos ayındaki ilk kur şokundan itibaren de dağıtım şirketleri üst üste borç yapılandırmasına giriştiler. Ancak yapılandırılan borçların büyük kısmının da ödenemediğini biliyoruz. Son bir yıllık kur artışı dikkate alındığında borcun maliyetinin nasıl katlandığı da ortada. Haliyle iktidar üst üste yasa değişiklikleri ile şirketlere avantajlar sağlamaya çalıştı. Gerçekte yenilenebilir enerji desteklerinden daha küçük şirketlerin yararlanması gerekirken kapsam genişletilerek Kolin, Cengiz, Sabancı’nın HES’lerine de kamu kaynakları aktarılmaya başlandı. Bir ara “temsil ve ağırlama” maliyet dahi faturalara eklendi lakin tepkiler üzerine bu düzenleme çekildi. Fakat böyle pek çok kalem faturalara dahil ediliyor hâlâ.

En son hattın da 2013’te özelleştirilmesiyle beraber Türkiye’de elektrik dağıtımı tamamen özel şirketlerin eline geçtiğinde, dönemin Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, “uzun yıllar zarar eden, kayıp kaçak ve tahsilat problemleriyle uğraşan, sürekli devlet bütçesine yük olan” sistemden kurtulunduğunu müjdelemişti. Şimşek, hizmet kalitesinin artacağını ve vatandaşa maliyetin düşeceğini savunuyordu. Devletin dağıtım ihalelerinin özelleştirilmesinden elde ettiği toplam geliri de 12,7 milyar dolar olarak açıklamıştı.

Gelinen aşamada söylediklerinin hiç biri gerçekleşmediği gibi, özel şirketlerin kar etmesi ve ayakta kalması için bütün maliyet kamuya, oradan da halka yıkılıyor. Üstelik her geçen gün bu batak daha fazla devletin üzerine kalıyor.