‘Yangın Değil, Kapitalizm’

HANDE GAZEY

Geçen hafta Brezilya’nın başkentinde 3 farklı eylemin yolları kesişti. Bir tanesi ilk defa gerçekleştirilen Yerli Kadınlar Yürüyüşü idi. Neofaşist Bolsonaro hükümetinin sağlık hizmetlerine erişim haklarını ortadan kaldıran yasal düzenlemelerine ve Amazon ormanlarının Bolsonaro hükümeti tarafından küresel maden, tarım ve gıda tekellerine açılması için yok edilmek istenmesine karşı binlerce yerli kadın ‘Yurt: Bizim Bedenimiz, Bizim Ruhumuz’ sloganı ile yürüyüşe katıldı.

INPE (Uluslararası Uzay Araştırmaları Enstitüsü) verilerine göre Bolsonaro iktidara geldiğinden beri Amazon ormanlarında yangınlar yüzde 84 oranında arttı (Enstitü başkanı bu verilerden sonra Bolsonaro tarafından görevinden alındı). Hükümet, en son 3 haftadır süren yangınlara gerekli müdahaleleri yapmazken yangınlardan çevre mücadelesi veren örgütleri sorumlu tutan açıklamalar yaptı. Karşılığında yangının sebepleri iklim krizi, neofaşist Bolsonaro hükümetinin çevre politikaları ve bölgeyi talan eden şirketler diyen kadınların yükselttiği slogan ise: “Bu yangın değil kapitalizm.”

Bir diğer yürüyüş ise geleneksel olarak 1983’te askeri diktatörlük sırasında büyük toprak sahipleri tarafından 35 yaşında katledilen tarım işçilerin haklarını savunan sendika lideri Margarida Maria Alves adına düzenlenen March of Margaridas idi. ‘Sokaktayım ve susmuyorum, Bolsonaro’yu yenmek için dört bir yandan geldik’ diyerek Brezilya’nın kırsal kesimlerinden gelen kadınlar, eşitlik, demokrasi, gıda egemenliği, kadına yönelik şiddetin son bulması talepleri ile yürüdüler.

İlk defa gerçekleşen Marcha de la Mujeres Indigenas (Yerli Kadınlar Yürüyüşü) ile 2000 yılından beri gerçekleştirilen ve gerçekten de taşıdıkları ‘Maria Alves’i öldürdük sandılar ve toprağa binlerce tohum düştü’ pankartının hakkını verircesine büyüyen Marcha das Margaridas başkentte buluştu. Ülkenin dört bir tarafından gelen on binlerce kadın Bolsonaro’nun faşist, cinsiyetçi ve neoliberal talan politikalarına karşı seslerini birleştirdi. Aynı sırada, aynı sokaklarda yine Bolsonaro hükümetinin kamusal eğitime ayrılan bütçede yaptığı kesintileri, devlet üniversitelerine öğrenim ücreti getirme çabalarını, kamusal eğitimin tasfiyesine dönük politikalarını protesto etmek için yürüyen üniversiteliler, liseliler ve öğretmenler vardı.

Bu yürüyüşlerin yolları, Bolsonaro’da cisimleşen faşizme, ırkçılığa, cinsiyetçiliğe, neoliberal talana, bu yıkımı yaratan kapitalizme ve emperyalizme karşı başkentin sokaklarında kesişti. Bu eylemlilikleri Brezilya’da feminist hareketin ve kamusal eğitim hareketinin militanları olan; PSOL (Sosyalizm ve özgürlük Partisi) üyesi Fernanda Melchionna ve Samia de Souza Bomfim, Jacobin ‘e değerlendirirken, önemli vurgular yapıyorlar. ‘Anti-emperyalist ve anti-kapitalist kutupta’ bir program ve politik strateji oluşturmak, tüm bu hareketlerin birbiri ile bağını kurarak birleşik bir mücadele yaratmak; anti-kapitalist bir feminist hareket; yükselen sağın baskısından ve kemer sıkma politikalarından çıkış yolu olacak radikal bir sol hareket...

Latin Amerika’daki bu mücadelelere Türkiye’den bakarken bizi heyecanlandıran, meraklandıran ve izlerini sürmemize sebep olan şeyi Kaz Dağları’nda altıncı filolara karşı direnenlerde; 17 yıldır hayatlarımızı ve haklarımızı kuşatan karanlığa karşı isyanımızda; laik, bilimsel ve kamusal eğitim için verilen mücadelelerde; her türlü baskıya rağmen toplumsal muhalefetin dalgalanan değişim isteğinde ve açmak için çabaladığımız yollarda arayabiliriz belki...