Antalya Manavgat’ta evi, aracı, arazisi yanan kişi, ölen hayvanlarına ağlıyor, yardım isteyip soruyor: “Yeni yangın geliyor, kalan canlıları nasıl kurtaracağız?” Yanan büyükbaş hayvanının, öldükten sonra doğurduğu buzağısına gözyaşları ile sarılıyor: “Mucize de oldu. Bu çocuk bize kaldı.”

Yangınlar, 28 Temmuz’da başladı. 2 günde, 21 farklı kente ateş düştü! 63 farklı yangına müdahale sürüyor. 4 kişi yaşamını yitirdi, 2 kişi kayıp, binlerce canlı öldü, orman ve tarım arazileri küle döndü, evler kullanılamaz oldu.

İklimsel değişiklikler ve sıcak hava yangınları körüklüyor. Türkiye’de değil, dünyanın çeşitli yerlerinde de yangınlar can yakıyor. Ekolojistlere göre, eş zamanlı yangınlar şaşırtıcı değil. Ülkeye düşen ateş, komplo teorilerinden çok doğanın tokadı olarak kabul edilebilir.

Fakat komploda ısrar edilecekse, AKP’nin 20 yıllık doğa katliamlarına, maden sahası, enerji alanı ya da turizm yerleşkesi inşa etme pratiklerine bakılabilir. Ülkeyi küresel odaklar ve talancı yerli sermayeye nasıl peşkeş çektiği göz önünde tutulabilir.

ORMAN YERİNE MADEN

Türkiye’de ormanlar, Anayasa’nın 169’uncu maddesi ile korunuyor. Ancak yapılan ekler ile Anayasa delindi. Maden ve definecilik ruhsatları böyle düzenlendi. 2004’te, 3213 sayılı Maden Yasası değişikliğe uğradı. 5177 sayılı yeni yasa, ormanlarda madencilik faaliyetini hızlandıran başka etkendi. Nitelikli ormanlara bile ruhsat imkânı sağlandı.

2017’deki bir başka yasa değişikliği ise su havzalarını daralttı. Bu alanların ancak 5 km. yakına kadar madencilik yapılabilirken, mesafe 1 km’ye indi. Böylece son 10 yılda 70 bin hektar civarı orman, madenlere açıldı. Başta Cengiz Holding olmak üzere ‘5’li Çete’ olarak söz edilen talancılar ile birlikte Kanadalı ve İngiliz şirketler de ormanları ele geçirdi. Çalık, Eczacıbaşı, Koç Holding’in faaliyetleri hızlandı.

ORMAN YERİNE OTEL

‘Ruhsatı daha da kolaylaştırmak’ ile yangınlar arasında bir bağ olsa gerek. Yanan yerlerde, birkaç yıl geçmeden otellerin yükselmesi de komplolardan çok gerçeklerle ilgili. Daha önce yanan orman arazisine yapılan Bodrum Titanik Otel’in yeni yangında harap olması yine doğanın bir tokadı ya da mesajı.

“Bu deneyim defalarca yaşandı, neden önlem alınmıyor?” sorusu da gündemde önemli yer tutuyor! Cevap için, AKP’nin rant ile birlikte; ödeşme ve nefret yayma kültürü üzerinden attığı bakılabilir. 3 yıldır kayyum ile yönetilen Türk Hava Kurumu (THK), politik nedenler ile atıl hale getirildi. Çürümeye bırakılan uçaklar kullanılmıyor.

Yangınlar beklenirken, tedbir alınmadı, 21 kente 3 uçak düştü. Her felakette olduğu gibi skandallar yaşandı. Muğla Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Gürün, THK’yi uçak kiralamak için aradığını, ancak görevlinin kendisine “Kimse yok, herkes saat 15.30’da çıktı. Sabah arayın” dediğini açıkladı.

AKP’li kayyum Cenap Aşçı ise bilgi verirken, yine hangarda bekletilen uçaklardan söz etmedi. THK envanterinde 6’sı uçuşa hazır, 9 yangın söndürme uçağının neden kullanılmadığı konusuna değinmedi. Sadece günlüğü 1.3 milyon liradan kiralanan 3 Rus uçağı ile mücadelenin sürdüğünü aktardı.

NE ZAMAN KAOS OLSA…

Türkiye felaket ile boğuşurken Aşçı’nın düğünde olduğu ortaya çıktı: “Çocukluğundan beri büyüttüğümüz bir kızımızın düğünü vardı. Oraya gitmek durumunda kaldım.” Ne zaman Türkiye’de yangın, ‘terör’ saldırısı ya da darbe gibi çok büyük bir kaos olsa, muhatapların düğünde olması şaşırıcı değil mi?

13 uçaklık filosu olan AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, adeti olduğu üzere, kriz anında ortada görülmedi. Görevlendirilen 3 bakan ise kamuoyunun tepkisini çekti. Tümü, iktidarın bildiğimiz karakterini ortaya koydu. Önlemler konusunda kolluk güçlerine, emniyet ve jandarmaya dikkat çekildi.

HALKA DEĞİL RANTA TESLİM BAKAN

“Yangın ile kolluğun ilgisi yok” tepkileri ortaya çıkarken, ülkenin bir kez daha polis devletine dönüştüğü kanıtlandı. Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum, ileri sürülenlere göre, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun akrabası Sadık Soylu’nun ‘parsel’ faaliyetlerine yol vermişti. “Felaketleri, halka değil, ranta teslim olan Bakan mı önleyecek?” sorusu gündeme geldi.

AMA KENDİ ÖZEL UÇAĞI VAR!

Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli; “Yangın söndürme uçağı yok. Cumhurbaşkanımız emir verdi, alacağız inşallah” ifadelerini kullandı. Pakdemirli, son olarak selde, Rize’ye bakanlığın özel jeti ile gitmişti. Yangında öne çıkan figürlerden biri ise, halk tarafından yuhalanan Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’ydu.

KANADI YANAN KUŞLAR NE OLACAK?

Lüks otellere düşkünlüğü ve bu konudaki ‘görgüsüzlük’ iddiaları ile konuşulan Bakan, AKP’lilere has beton dökme yöntemi ile çözümü buldu: Yeni ağaçlar dikeceğiz.” Bakana göre, endemik bitkiler ve yanan canların kıymeti yok. İktidar, “Teröristler yaptı” algısı üzerinden de toplumu bölmek istedi.

Rant konusunda çok kirli bir sicilin olsun, önlem alma, ama sorumlu yaratıp toplumu kutuplaştır ve kavga üzerinden iktidar süreni uzamaya çalış. Bunlara kimse yüz vermiyor artık. Tüm toplum, ülkeyi sahipsiz bırakan ve yangın yerine çeviren iktidarı, yeni doğmuş yavru buzağıyı merhamet ile seven yurttaşın gözüyle görüyor.