Yanlış hesaplar sandıktan döner
Ali Babacan ve Ahmet Davutoğlu’nun son çıkışları “Erdoğan sonrasına hazırlık mı?” sorusunu akıllara getirdi. Siyasal İletişimci Suat Özçelebi, “Hesapları yanlış, halk bu partilerin ölü doğduğuna inanıyor” dedi.
Politika Servisi
14 Mayıs ve 31 Mart seçimlerinde hiçbir varlık gösteremeyip adeta siyasi bir enkaza dönüşen partiler strateji değişikliğine gitti. Muhalefet blokunda kendilerine geniş bir manevra alanı olmadığını düşünen DEVA Partisi Lideri Ali Babacan, Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, siyasete döneceği iddia edilen Abdullah Gül gibi isimler, eleştiri oklarını ağırlıkla muhalefete doğrulttu. Siyasal ömrünü tamamlamış görülen aktörlerin son dönemki çıkışı, “Erdoğan sonrasına hazırlık mı” sorusunu akıllara getirdi.
"Ülkenin iktidarı da muhalefeti de bakıyoruz, çıkar neredeyse orada" diyen DEVA Partisi Lideri Babacan, "Ülkenin muhalefeti en ufak krizde kim olduğunu hatırlıyor; aslına rücu ediyor. Filistin’e destek mitinginde bir vatandaş mı yumruklandı? Dikkatle bakın: Muhalefet nerede? Şiddetin yanında. Bir yerlerde bir şekilde iktidarı ele mi aldılar? Muhalefet nerede? Eş dost kayırmanın yanında, haksız rantın yanında" diye konuştu.
Ahmet Davutoğlu’nun ise Erdoğan’ın karşı karşıya bulunduğunu söylediği şahsî tehditler üzerine söyledikleri şöyle: “Sayın Erdoğan’sa; benim siyasi hayatımda da daha öncesinde de hukukum olan bir insan. Şu anda ayrı düşmemiz şahsi bir ayrı düşme değil. Ben onunla herhangi bir şahsi ihtilaf içinde olduğumu düşünmüyorum. Hatta onun şahsını da ilgilendiren bazı tehlikeler karşısında onu savunmaya çalıştığımı da düşünüyorum.
“Şu anda Erdoğan’ı bekleyen çok ciddi şahsi tehlikeler var. Türkiye demokratikleşmezse Türkiye’de birtakım hukuk kuralları işler hale gelmezse Erdoğan dahil herkes bir rövanşizm tehlikesi karşısındadır. Ben Türkiye’nin demokratikleşmesinin, Türkiye’de meşru hukuk düzeni kurulmasının en fazla da Sayın Erdoğan’ı koruyacağı kanaatindeyim.”
Öte yandan İYİ Parti ve Gelecek Partisi’nden toplam 7 vekilin AKP’ye geçeceği iddia edildi. Cumhuriyet’in kulis haberine göre, İYİ Parti’den Ahmet Ersagun Yücel, Seyithan İzsiz, Bilal Bilici, Salim Ensarioğlu; Gelecek Partisi’nden ise Selim Temurci, İsa Mesih Şahin, Nedim Yamalı AKP’ye geçecek isimler arasında yer alıyor.
BİR ÇÖZÜLME YAŞANABİLİR
Konuya ilişkin değerlendirmelerini BirGün’e aktarak siyasal iletişim uzmanı Suat Özçelebi, “AK Parti’den kopanların kurduğu, Cumhurbaşkanı muhalifi olarak da kendini konumlayan ve aynı tabana hitap ettikleri iddiasındaki siyasetçilerin partileri 14-28 Mayıs seçimlerinde örtülü, 31 Mart seçimlerinde ise doğrudan bir hayal kırıklığı yaşadılar. AK Parti seçmeni, muhafazakar ve merkez sağa konumlu seçmen bu partileri ve liderlerini adeta görmezden geldi. Hala da öyle” ifadelerini kullandı.
“Kendini AK Parti’nin ilk kuruluş yıllarındaki hedef ve ‘davaya’ angaje gösteren, özellikle son 10 yılda yapılan yanlışlardan sorumlu görmeyen ‘güzel günlere’ yeniden dönülmesini sağlayacak liderler oldukları iddiasının Davutoğlu, Gül ve Babacan için halkta (AK Parti tabanında) bir karşılığı olmadığı adeta tescillendi” diyen Özçelebi değerlendirmesini şöyle sürdürdü: “Bu durumun kendilerinden değil tümüyle CHP ile yan yana durmaktan, solla birlikte muhalefet yapmaktan kaynaklandığını zannediyorlar. Çok abartılı ve kendilerinden kaynaklanan sebepleri ihmal eden bir bakış açısı bu. Bu inançla AK Parti tabanının kendilerine karşı ‘işbirlikçi’ ya da belli bir ihanet algısı ile hareket ettiğini eğer yeniden CHP karşıtı bir duruş sergilerlerse şimdi olmasa bile gelecekte, (Meclis’te olmanın avantajıyla partilerini yaşatabilirlerse) Cumhurbaşkanı bir biçimde aday olmaz ya da başka bir aday söz konusu olursa özellikle AK Parti tabanındaki muhafazakar, merkez sağ oyların kendilerine gelebileceğini sanıyorlar. Yine yanlış hesap! Bu partiler Meclis’te temsil edilmelerine rağmen halk tarafından bir tür ölü doğmuş yapılar olarak görülüyorlar. Toplum kendilerine yönelik bir vaatleri olduğunu düşünmüyor. Hem Babacan hem de Ahmet Davutoğlu’nun tüm çabalarına rağmen Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın karizması ve seçmeniyle var olan güçlü (şu anda belli sebeplerle zayıflamış olsa da) duygusal bağı karşısında, kendilerine en küçük bir sempati alanı bile oluşturamadılar. Bu partilerin zayıflığını ve bir arada durma çabasının güçlü bir zeminde olmadığını gören Erdoğan, Meclis gruplarına doğrudan el atmış durumda. Hem Deva hem Gelecek’te sonbahara kadar ciddi bir çözülme olursa çok şaşırmamak gerekir.
YAKIN ZAMANDA GÖRECEĞİZ
Yeniden Refah’ın hem Cumhur İttifakı içinde kalma hem de ‘muhalif’ çizgisini başarıyla götürme stratejisini, yani kendi kalma algısını bu partiler, Altılı Masa’nın dışında kalarak muhafazakar seçmen için her zaman bir çekim noktası olma ve farklı algılanma, kalma seçeneğine dönüştüremediler. Bu sadece seçmenin tercihi değil, aynı zamanda stratejik siyasal yönelimleri ve seçmen eğilimlerini, sorun ve konu bazlı bile doğru okuyamamaktan da kaynaklandı. Hala bu okuma yanlış yapılıyor. Özellikle ‘liderlik’ düzeyinde kendini fazla önemsemenin dramatik sonuçlarını yakın vadede göreceğiz.”