Hayranlıkla endişe arası bir kafa karışıklığı karşılanan ChatGPT üretken yapay zekâ aracı, kitlelerin kullanımına açıldığından beri teknoloji dünyasının en büyük tartışma konusu. Bu köşede de işlediğimiz gibi, bir taraf “işimizi elimizden mi alacak?” diye Luddittevari endişeler taşırken, bir diğer taraf bilim kurgu filmlerinden de hareketle “bu robotlar sonunda dünyayı ele geçirecek”e kadar götürüyor işi. “Abartmayın bu sadece dil modeli” diye daha soğukkanlı yaklaşan bir taraf da var tabii. ChatGPT’nin şu anda kullandığımız versiyonu 3,5 olarak kabul ediliyor. 4. Versiyonun temel farkı çok daha fazla parametreyle eğitilmiş olması. Şöyle ki, kullandığımız versiyon 175 milyon parametreyle eğitilmişken, 4. Versiyonun 100 trilyon civarı parametreyle eğitilmiş olması bekleniyor. Bazı uzmanlara göre bu her zaman iyi bir şey olmayabilir. Dağ, fare mi doğuracak yoksa ağzımız birkaç karış daha mı açılacak bekleyip göreceğiz. Bence biraz daha şaşırmaya hazırlıklı olalım.

BİLDİĞİMİZ ARAMA MOTORLARININ SONU MU?

ChatGPT-4 gelince onu bol bol konuşuruz nasılsa. Ancak önümüzdeki hafta lanse edilmesi beklenen ChatGPT4 sonrası ileti kalabalığı başlamadan önce yazmak istediğim bazı şeyler var. İlki şu: Yapay zekâ sohbet robotlarını konuşurken ve özellikle ChatGPT destekli Bing gibi yeni nesil arama motorlarından bahsederken kolaylıkla kurduğumuz bir cümle var: “Bildiğimiz anlamda arama motorlarının yani Google’ın sonu olacak” deyip geçiveriyoruz. “Bana ne Google’da, Allah’ından bulsun” deyip de geçebiliriz kolaylıkla. Ancak unutmamız gereken bir şey var. Haber kuruluşları başta olmak üzere, varlığı Google’dan gelecek trafiğe bağlı olan milyonlarca web sitesi var. Eğer insanlar öğrenmek istedikleri her şeyi bir sohbet robotuyla konuşarak öğrenecekse, tüm bu siteler nasıl yaşayacak? Haberciliği ele alırsak, zaten yok olmakta olan gelir kaynakları bir de buradan mı darbe yiyecek? Tüm internetin içeriğiyle beslenen ve bildiklerini öğrenen yapay zekâ robotları, borçlu olduğu bu sitelere borcunu nasıl ödeyecek? Daha önce bu köşede değindiğim gibi şu anda özellikle görüntü işleyen üretken yapay zekâ şirketlerine açılmakta olan davalar, bu soruların bir kısmına cevap verecek.

BAY PATEL’İN KEHANETİ

Teknoloji dünyasından haberler veren The Verge in Genel Yayın Yönetmeni Nilay Patel, tam da pandemi sırasında Google’dan gelen trafiğin artmasıyla web siteleri rekora koşarken ilginç bir kehanette bulunmuştu. Patel’e göre, Google kendi işini büyütmek için bir gün musluğu kapatabilirdi. Nitekim Facebook’un dışarıya bağlantı vermeyi yok denecek kadar azalttığını görmüş ve başka bir platformdan gelen trafiğe güvenilmemesi gerektiğini anlamıştı. “Google Sıfır” diye bir günden bahsediyor ve web sitelerinin Google’da gelen trafiğinin üçte birden sıfıra düşeceğini tahmin ediyordu. Bu bilinçle The Verge’in sitesini yeniden tasarlayan Patel’in kehaneti, chatbotlarla birlikte daha gerçekçi bir yere gidiyor. Haber sitelerini ele alalım, onların içindeki bilgiyle kendini eğiten bir yapay zekâ, telif vermediği gibi bir de trafiklerini sıfırlarsa ne olacak? Bence şu aşamada sorulması gereken en önemli sorulardan biri bu ama hayranlık ve daha distopik senaryolar seli içinde bu şüpheler fazla görünmüyor.

YAPAY ZEKÂNIN ÇEVREYE MALİYETİ

Sorduğumuz her soruya -bazen yalan yanlış da olsa- cevap veren, telif sorunu olmayan görseller üreten, iş planlarımızı dahi yaptırabildiğimiz üretken yapay zekânın ihtiyaç duyacağı bir bilgi işlem gücü var. Bulut bilişim sağlayıcıları bunun için şimdiden ellerini ovuşturuyor. Ancak bunun gezegenimiz için ölümcül çevresel maliyetini de unutmamak gerekiyor. Her şey üretken yapay zekâya devredilirken korkunç bir bilgi işlem gücüne ihtiyacımız var. The Guardian’ın duayen teknoloji yazarı John Naughton, son makalesinde biraz da ironik bir şekilde konunun bu tarafına dikkat çekiyor ve “Şeytanlaştırılan yapay zekâya dair yersiz korkular, verilecek gerçek zararı gizliyor” yorumunu yapıyor. Yani yapay zekâ dünyayı ele mi geçirecek derken, yapay zekânın başka bir şekilde dünyanın sonunu getirmesi de muhtemel. Naughton’ın da dikkat çektiği gibi ChatGPT’yi üreten OpenAI’in CEO’su Sam Altman’ın “Yapay Zekâ muhtemelen dünyanın sonu getirecek, ancak arada harika şirketler olacak” derken kastettiği şey de bu olabilir.

BİLGİ DÜZENSİZLİĞİ AYRI SORUN

Kuşkusuz, üretken yapay zekânın gelişimiyle ilgili sadece bu endişeler yok. Bu yazıda, diğerlerine göre daha az konuşulduğunu düşündüğüm ikisine dikkat çekmek istedim. Yoksa özellikle dezenformasyon ve sahte görüntü üretimi konusunda yapay zekânın yapabilecekleri ve insanın bunlar karşısındaki aymazlığını düşününce zaten tüylerim ürperiyor. Bugün konuştuğumuz troller, botlar, sosyal medyadaki bilgi düzensizliği gibi sorunlar, üretken yapay zekâ çağına geçiş döneminde çok daha büyük sorun olacak. Robotların bildiğimiz anlamda yani bilim kurgu filmlerindeki gibi dünyayı ele geçirmesine gerek yok. Sosyal medya algoritmaları yardımıyla, büyük veri kullanarak insanları nasıl robota dönüştürdükleri ortada. Bunların tümünü de insan eliyle ve kâr hırsıyla yapıyoruz. İnterneti icat ederek, bütün dünyayı birbirine bağlamayı düşünen insanların ideali bu değildi. Umarım insanlık, kendisini birkaç büyük şirketin oyuncağı haline getirmekten ve doğayı yok etmekten kendini alıkoyabilir. Yoksa üretken yapay zekâ kesinlikle hayranlık uyandırıcı bir gelişme. Faydaları da diğer yanda duruyor ki yazdık, konuştuk, anlatmaya da devam ederiz.