Midjourney, “yaratmak” yerine benim de benimsediğim “hayal etmek” fiilini kullanıyor. Yapılan işlemin insan tarafındaki tek eylemi bu, hayal etmek. O hayali, veritabanıyla ekrana ya da kâğıda yansıtansa yapay zekâ.

Yapay zekâ ve sanat: Estetik bakanın gözünde mi?

Fotoğraf: Dall.E isimli yapay zekâ tasarım sitesince tasvir edilmiş Galadriel (Solda) - Midjourney adlı yapay zekâ tasarım sitesince tasvir edilmiş bir Elf savaşçı (Sağda)

Prof. Dr. Doğan KÖKDEMİR

Yapay zekâ uygulamaları sahneye çıktığı andan itibaren bu uygulamaların içerisine sanatın da girmesi kaçınılmazdı. Çünkü en başından beri merak ettiğimiz, yapay zekâ algoritmalarının sadece mekanik ve matematiksel işleri ne kadar hatasız ve hızlı yapabileceği değil, insana ait olarak tanımlanan karmaşık dil yapısı, düşünme ve karar alma, yaratıcılık gibi özelliklerin de bu yapay sistemlerin konusu olup olamayacağıydı. Sanat, doğası gereği estetik ve yaratıcılığı içinde barındıran bir konu olarak yapay zekânın önündeki en büyük sınavlardan birisi. Yapay zekâ (AI) ile yapay genel zekâ (AGI) arasındaki temel ayrımlardan birisinin sanatsal yaratıcılık ve özgünlük olduğunu söylersek çok büyük bir hata yapmış olmayız.


***

Yapay zekâ-sanat ilişkisini en temelde yapay zekâ-matematik (ya da olasılık) olarak el alırsak, ortaya çıkabilecek yapay sanatın ilk örneklerini Fredier Nake’in çalışmalarında bulabiliriz [1]. “Random Polygon” isimli, 1965 yılına ait bu çalışma, karmaşık, hatta biraz karışık çizgilerden oluşan, kâğıt üzerine bilgisayar tarafından kontrol edilen bir kalemle çizilmiş. Nake’in çalışmalarında, bilgisayara yaptırmaya çalıştığı olasılık kuramına bağlı olarak bilgisayarların rastlantısal (seçkisiz) kararlar vermesi ve bu kararları kâğıdın üzerine yansıtması olarak özetlenebilir. Ortaya çıkan bu “matematiksel esere” baktığınızda eğer siz de benim gibi bir algıya sahipseniz, bu çalışmayı ilginç bulmakla birlikte estetik olarak çok da kredi vermeyeceksinizdir. Eğer bu çizgileri bir bilgisayar değil de yetişkin bir insan yaratsaydı sanırım ilgimizi bile çekmeyecekti. Yine de Nake’in, “Random Polygon” çalışmasının ve [1] numaralı notta bulacağınız internet sitesinde göreceğiniz benzer çalışmaların, o zamanın teknolojisi açısından da başarılı denemeler olduğunu kabul etmeliyiz. Nake, yapılması gereken ilk şeyi yaptı: Önceden belirlenmiş bir algoritma (olasılık kuramı) kullanarak bilgisayar tarafından biricik (unique) görüntüsünü yaratabildi.

***

Yüzüklerin Efendisi, aslında Tolkien’in mirasına da ters olarak, “Rings of Power” adıyla yeniden yorumlandığında, Elflerin güçlü karakteri Galadriel’le bir kere daha karşılaşıyoruz. Bu “karizmatik ve güçlü” Elf karakterini Nake’in kullandığı bilgisayara 1965 yılında çizdirme şansımız yoktu ama bugün, sadece internet üzerinden bile bu karakteri yeniden yaratabilmemiz mümkün. Dall.E imzalı resimde gördüğünüz çalışma bir yapay zekâ arayüzü kullanılarak Dall.E programıyla bu yazının sahibi tarafından “hayal edildi” [2]. Dall.E’nin, poligon çizen bilgisayardan çok büyük bir farkı var: Öğreniyor. Günümüzde yapay zekâ sistemlerinin kendini geliştirmesi, öğrenmesi, tekrar tekrar denemeler yapabilmesi için 1960’larda olmayan internet teknolojisine sahibiz. Dall.E ve benzeri programların sizden istediği, ondan ne istediğiniz. Diğer bir ifadeyle, internette bulabileceği, erişebileceği, benzerlik kurabileceği algoritmanın anahtar kelimelerini sizden alıyor. Örneğin, Galadriel’in portresi için kullanılan algoritma tetikleyici anahtar kelimeleri [3] numaralı notta görebilirsiniz. Dall.E’ye karakterin “fotoğrafının” 80 mm’lik bir lensle çekildiği, kameraya dönük olduğu ve tabii ki “Yüzüklerin Efendisi” stilinde bir çekim olduğu bilgisi verilmiş. Aynı anahtar kelimeleri yeniden kullandığınızda elde edeceğiniz fotoğrafın aynı olmaması da ayrıca önemli. Bu, Dall.E gibi programları daha çekici kılıyor, hatta bir adım öteye gidelim “yaratıcı ve benzersiz” görünüyor.

***

Peki, yapay zeka algoritmaları ve sanat ilişkisine baktığımızda elde edilen sonuçlar (eserler) ne kadar özgün ya da yaratıcı? Bu konuda çok farklı tartışmalar var ancak genel olarak, yapay sistemler tarafından oluşturulan eserlerin, gerçek sanatçılar tarafından oluşturulanlara kıyasla daha az yaratıcı bulunduğunu söyleyebiliriz. Diğer bir ifadeyle, sizin çok etkileyen bir eser gördüğünüzde, bu eserin bir bilgisayar programı tarafından yaratıldığı bilgisi de verilirse ilk baştaki estetik bulma algınız azalacaktır [4].

***

Midjourney imzalı resimde gördüğünüz yine bir Elf savaşçı ama bu sefer eserin yaratılması için kullandığım ana program Midjourney [5]. Dall.E ile aynı prensibe sahip Midjourney, grafik stilleri ile ilgili olarak biraz daha esneklik sağlıyor. Dikkatli okuyucuların gözünden kaçmayacaktır, üçüncü resimde kullanılan stil, çok önemli bir ressama, Charles Courtney Curran’a (1861-1942) ait. Hayatta olmayan bir ressamın (post)modern dünyada yeniden yorumlabilmesi oldukça ilginç. Sonuç estetik mi ya da daha önemli bir soru olarak bu çalışmalar sanat sayılır mı, cevap vermek çok güç. Ancak Midjourney, “yaratmak” yerine benim de benimsediğim, başka bir fiil kullanıyor: “imagine (hayal etmek)”. Yapılan işlemin insan tarafındaki tek eylem bu, hayal etmek. O hayali, kendi büyük veritabanını kullanarak ekrana ya da kâğıda yansıtansa yapay zekâ. Sanat mı değil mi bilemiyorum ama yaratıcı ve ilginç bir ortak çalışma olduğunu söyleyebiliriz sanırım. Açıkcası ben bu ortaklıktan çok memnunum [6].

***

Yapay zekânın bizim hayallerimizi görsel bir hale dönüştürme yeteneğinin sadece sanatla ilgili olmayacağını kestirmek zor olmasa gerek. Düşüncelerin, hayallerin resmedilebilmesi, yakın gelecekte anıların, rüyaların, geleceğe yönelik planların ve çözülmesi gereken problemlerin de görsel olarak işlenmesine olanak verecektir. Bu, çok heyecan verici.

[1] http://dada.compart-bremen.de/item/agent/68
[2] https://openai.com/Dall.E-2/
[3] “Portrait of Galadriel of "Lord of the Rings", Nikon 80mm F/1.4, looking directly at the camera, cinematic colors, screenshot from "Lord of the Rings", in the style of "Lords of the Rings", elegant, highly detailed, photorealistic”
[4] Chamberlain, R., et. al. (2018). Putting art in the artificial: Aesthetic responses to computer-generated art. Psych. of Aesthetics, Creativity, and the Arts, 12(2), 177-192.
[5] https://www.midjourney.com/home/
[6] https://www.instagram.com/dkokdemir/