Yapay zekânın Sisifos çağı
“Tekrarlanabilir işlerde” yapay zekâ bizi ezip geçecek. Bu konumdaki tüm yapay zekâlar bir Sisifos Çağı içine düşecek. Geç kaldığımızı düşündüğüm, yeni dünya düzeninde yerimizi bulmak çok zor olacak.

Son dört ya da beş yıldır artık yapay zekâ çağına girdiğimiz hararetle konuşulsa ve ilgili ilgisiz herkes yapay zekâ hakkında ahkam keser hale gelmiş olsa da günümüz iş “piyasası” artık insanlar için farklı bir yol sunmakta ne yazık ki. Benim “YZ için Sisifos Çağı” adını vermeye cüret ettiğim bir yerdeyiz artık evrimsel hayatımızda.
Sisifos / Sisyphos (Yunanca Σίσυφος; İngilizce: Sisyphus), Yunan Mitolojisi’nde, Yeraltı Dünyası’nda büyük bir kayayı bir tepenin en yüksek noktasına dek sonsuza kadar yuvarlamaya mahkûm edilmiş bir insan kral olarak geçmekte. Her gün aynı kayayı aynı tepenin en üstüne kadar yuvarlayarak taşıyacak ve gün batımında o kaya yeniden en aşağıya kadar yuvarlanacak, sonsuza kadar bu iş devam edecektir Sisifos için. Askerliğini yapmış olanlarımızın, çukur kazıp bu yeni çukuru doldurma işi olarak anılarında canlanan bir eylem olduğuna eminim bunun. Anlamsız, boş, amaçsız, hedefsiz işler…
Yapay zekâ işimizi elimizden alacak, işsiz kalacağız söylemlerinin çok canlandığı dönemlerde savunduğum sav “YZ sadece yeni dünyamıza uyum tam sağlayamayan ve buna uygun davranamayanların işini alacak” idi. Bugün de aynı görüşteyim. Evrim yanılmıyor milyonlarca yıldır, biz tür olarak yok olsak milyonlarca yıl da yanılmamaya devam edecek. Uyumlu olanın yaşamını devam ettirdiği çağ ve çağın getirdikleri, bu büyük gösterinin başrolünü devralacak.
METAFOR OLARAK HAYATIMIZDAKİ SİSİFOS
Mitolojideki Sisifos metaforu, Albert Camus’dan (Sisifos Söyleni, 1942) Samuel Beckett’a (Godot’u Beklerken, 1953), Haruki Murakami’nin Sahilde Kafka (2002) eserinden Chuck Palahnuik’in ünlü eseri Dövüş Kulübü’ne (1996) kadar onlarca yerde karşımıza çıkar. İnsanın anlamsız, tekrar eden mücadeleleri, sistemlere karşı isyanı ya da bireyin varoluş mücadelesini temsil etmektedir bu metafor bir anlamda. Hem de güçlü bir şekilde. Bu mit, modern insanın yaşamındaki zorluklar ve anlam arayışına dair derin temalarla ilişkilendirilmiştir genelde.
Tüm bunların, içinde bulunduğumuz iddia edilen yapay zekâ çağı ile ilişkisi ise çok basit bir temele dayanmakta. Hem Sisifos’un mahkûm olduğu hem de edebi eserlerde sıkça üstüne bastırılan asıl olgu “tekrarlı ve sonu gelmeyen işler” olmakta. Önceki yazılarda sıkça vurgulamaya çalıştığım gibi “aynı şekilde tekrarlanabilir işlerde” yapay zekâ bizi ezip geçecek ve kesinlikle bir Sisifos Çağı içine düşecek bu konumdaki tüm yapay zekâlar. Şimdiden geç kaldığımızı düşündüğüm, hele ki ülkemiz için oldukça gerilerde kalmış ve treni kaçırdığımızı sandığım yeni dünya düzeninde yerimizi bulmak çok zorlayıcı bir mücadele gerektirecek. Bu zorlu mücadeleyi şu anda da yaşıyoruz. Sabah kalkıp işlerimize gidip tüm gün ne amaçla yaptığımıza anlam veremediğimiz işler yapıyor, akşam evlerimize dönüyor sonra da yatıp uyuyor ve ertesi gün aynı şekilde günümüzü geçiriyoruz.
Bu türden tekrarlanabilir tüm işler yapay zekâ isimli çok ucuz iş gücü tarafından ele geçirilecek bir gün. Bundan kaçış yok ne yazık ki. Sisifos’un cezası olarak gördüğümüz ve mitolojik hikâyeden bunca yıl sonra farklı şekilde de olsa yapmaya mahkûm olduğumuz anlamsız işleri bizden alacak yüzlerce (belki de binlerce) yapay zekâ modeli var şu anda piyasada. Verileri analiz etmeyi 3-4 günde değil de 3-5 dakika içinde gerçekleştiren, oluşturması neredeyse iki haftayı bulacak bir dijital resmi on saniyede yaratan yapay zekâ işçilerinin günümüz patronları için nasıl bulunmaz bir nimet olduğuna hak verirsiniz büyük ihtimalle.
Sisifos, insanlar için faydasız, işe yaramaz ve umutsuz çabalardan daha korkunç bir ceza olamayacağını düşünen tanrılar tarafından bir kayayı sürükleme cezasına çarptırılmıştı. Sonsuza kadar bunu yapacaktı. Bir nevi, işkence olsun diye, her gün ciğeri bir kartal tarafından parçalanan ve her gece ciğeri tekrar yenilenen Prometheus gibi.
Prometheus ve Sisifos ikilisinde yerimiz belli yapay zekâya karşı. Sisifos direnen taraftaydı, her gün aynı işi yapmaya devam etti boşa olacağını bilse de. Tanrıların artık bir ve sıfırlardan oluştuğu yeni dünyamızda bizi yerimizden edecek olan yeni Zeus’lar ve yeni Hades’ler olacak. Sisifoslar ise bizlerin yarattığı ve artık kullanmaya başladığımız yapay zekâlar olacak.
Karamsar görünen bir gelecek resmi çizdiğimin farkındayım. Karamsar olma zamanımız geçti, gerçekçi olmak zorundayız ve pembe rüyalara dalamayız artık. Yapay zekâ bir süre boyunca bizlerin şu anda yaşadığı gibi bir Sisifos Çağı yaşayacak, tekrarlı işlerde muhteşem başarılar elde edecek ve sonrasındaki zamanlarda söz hakkımız pek kalmayacak. Tekrarlanabilir işler dışında bir şey yapmıyorsak, gelecek bizim için çok parlak değil. Berbat bir Türkiye gündemine rağmen iyi haftalar…