Astana’yla 2-2 berabere kalarak taraftarını hayal kırıklığına uğratan Galatasaray, Başakşehir’i deplasmanda 2-0 mağlup ederek moral buldu. Aslan’ın sayılarını Podolski ve Umut kaydetti

Kazakistan deplasmanından 1 puan çıkaran (!) Galatasaray, izleyenler üzerinde işkence etkisi yaratan Başakşehir maçını son 15 dakikada kazanmayı başardı.

Ne maçtı değil mi? Kanat bindirmeleri, hücum varyasyonları, frikik organizasyonları. Ağzımızın suyu akarak izledik pozisyonları. Maçı izlemeyenler çok şey kaçırdılar. Tabii İstanbul Başakşehir-Galatasaray maçından değil, Manchester City-Newcastle United maçından bahsediyorum. Zira Başakşehir Stadyumu’ndaki maç, Lukas Podolski’nin kolunun da yardımıyla attığı gole kadar, 0-0 biten Lecce-Cagliari maçını banttan izleme havasını veriyordu. Sarı-kırmızılıların orta sahası etkisiz, Sneijder ve Podolski formsuz, kanatları işlemez ve hücum hattında da oldukça kısır vaziyetteydi. Zaten Almanya Ulusal Takımı’ndaki asıl görevi uzak forvet olan Podolski’nin ileri uçta yer alması sebebiyle hafiften bocalamasına da şahit olmuştuk. Buna rağmen Alman oyuncu, tek pasla hazırladığı 1-2 pozisyonda takımına açılış golünü getirebilirdi, ama etrafındaki Sinan, Yasin, Sneijder üçlüsü oldukça kötü durumdaydı. Burada Sinan için de bir parantez açmak lazım. Bu yazı yazılırken maç sonu demeçler henüz verilmemişti, ama Hamza Hamzaoğlu muhtemelen dün akşamdan sonra Umut Bulut’un bir seri yakaladığını (sadece 2 üst üste golle) ve Sinan Gümüş’ün ilk 11 oyuncusu olmaya hazır olmadığını düşünüyor. Dolayısıyla taraftarlar ulusal maçların ardından Sinan’ı tekrar kenarda görmek kimseyi şaşırtmamalı.

Son bir not da Başakşehir takımı için. İlk 11’de 6, kenarda 2 olmak üzere ilk 18’inde 8 tane, İstanbul’un 3 büyüklerinde oynamış futbolcuya sahipti Abdullah Avcı’nın takımı. 6 tane de yabancı oyuncu vardı kadrosunda bunlara ek olarak. Bu onların tipik profili oldu son yıllarda. Maaşların günü gününe devlet bütçesinden ödendiği, diğer takımlarda misyonunu doldurmuş ama İstanbul’dan ayrılmak istemeyen futbolculardan kurulu, ne yetenek üreten ne de futbolcu avcılığı yapan bir kulüp. Belediye kulüplerinin en başarılısının dahi ülke futboluna ne verdiği büyük bir soru işareti.