Yardımcı Ders Kitabı 101: Her yer haziran, her yer şiir!
Fotoğraf: Depophotos

Şiir Dersi

DERSİMİZ Şiir

KONUMUZ Şiirden söz ettiğimizde sözünü etmediklerimiz:

Şiir evden çıkınca başlar, eve dönünce tamamlanır: Şairler, yerliler, yersizler, karamsarlar, iyimserler, hülyalılar, dalgınlar, şaşkınlar, akşamcılar, sabahçılar, dindarlar, tanrıtanımazlar, kuşkudakiler, yolcular, yabancılar, aşıklar, ayrılanlar, gurbetçiler, özleyenler, kavuşanlar, konuşkanlar, suskunlar, neşeliler, üzgünler, canı sıkılanlar, ağlayanlar, gülenler, yavaşlar, hızlılar, sakinler, öfkeliler, ayyaşlar, marjinaller, halsizler, kolsuzlar, dalsızlar, arkasızlar, kimsesizler, yoklar, yoksullar, dostlar, düşmanlar, uykucular, uykusuzlar, nişanlılar, evliler, evsizler, barksızlar, mülksüzler, yalnızlar, adembabalar, berduşlar, haneberduşlar, serseriler, sokaktakiler, kimsesizler, yuvasızlar, göçmenler, mapuslar, sürgünler, hayat kadınları, bilim insanları, dardakiler, zordakiler, yoldakiler, uçtakiler, içerdekiler, dışardakiler, ötekiler, ötedekiler, beridekiler, haşarılar, uslular, cimriler, cömertler, eliaçıklar, gönlübollar, cebiakrepliler, gaziler, şehitler, askerler, siviller, noterler, yolsuzlar, çulsuzlar, çapulcular, sürtükler, sürtük olmayanlar, adamlar, kadınlar, eşcinseller, biseksüeller, translar, herkesler, bisikletliler, yayalar, cadılar, masumlar, mahzunlar, sessizler, dilsizler, susturulmuşlar, ümmiler, tahsilliler, cahallar, kentliler, köylüler, kasabalılar, taşralılar, burjuvalar, şeherliler, kitapsızlar, imansızlar, barbarlar, uçmuşlar, sürünenler, kalmışlar, piyadeler, malumatfuruşlar, heccavlar, dalgacı mahmutlar, avare bulutlar, kaldırım mühendisleri, cesurlar, korkaklar, beyazlar, siyahlar, sarılar, yavuklular, rindler, zahitler, batıniler, kalenderler, dervişler, çileciler, hazcılar, kışçılar, yazcılar, kibarlar, hoyratlar, sivridilliler, uzgörülüler, bıkmışlar, bu daha başlangıç diyenler, takmayanlar, yalnayaklar, baldırı çıplaklar, göçmenler, mülteciler, sınırtanımayanlar, ağaçlar, bulutlar, nehirler, çöller, göller, dağlar, ovalar, ay, güneş, yıldızlar, sabah, akşam, ikindiler, güzler, baharlar, birler, üçler, yediler, kırklar, talipler, abdallar, canlar, cem-i cümle, meraklılar, aldırışsızlar, eskiciler, kuşlar, balıklar, kediler, köpekler, atlar, koyunlar, keçiler, kuzular, kirpiler, tosbağalar, kargalar, eşekler, karıncalar, domuzlar, yabanlar, kainatın tüm canlıları, tüm sesleri, yerler, gökler, denizler, kiraz, ayva, üzüm, nar, erik, domates, patlıcan, yerelması, karpuz, kavun, havuç, öğrenciler, öğretmenler, avukatlar, doktorlar, kayıplar, bulamayanlar, yoksuzlar, yoksunlar, varsızlar, duyarlılar, aklıkarışıklar, zülfüdolaşıklar, dünyayla kavgalı kendisiyle barışıklar, çalışkanlar, tembeller, avare bilgeler, boşvermişler, dolular, deliler, direnenler, çalanlar, söyleyenler, mırıldananlar, göğe bakanlar, remil atanlar, fal açanlar, oynayanlar, dertliler, divaneler, gamlı baykuşlar, gamsızlar, kaygısızlar, uykusuzlar, kenardakiler, ortayurttaşlar, çerçiler, terziler, yerliler, yersizler, abdallar, çingeneler, esmerler, mahirler, denizler, ibolar, üç fidanlar, yoldaşlar, haziran, ali İsmail, berkin, ethem, ekmek, şarap, gül, karanfil, postacılar, hastalar kardeşlerim, sağlar, ölüler, diriler, araftakiler, dikler, uslular, melezler, mücella abla... Şiir hepimizin evidir, evinize hoşgeldiniz!

ANA DÜŞÜNCE Şiirden söz etmek, her şeyden söz etmektir.

YARDIMCI KİTAP İmgeler Atlası, Hayrettin Orhanoğlu, Ketebe Y, 2022

Haziran Dersi

DERSİMİZ Haziran

KONUMUZ Bu daha başlangıç!”

Haziran ders olamayacak kadar güzeldir! Yaşam ve ölüm doludur. Sevdiklerimizin merkez istasyonudur. Sanki yaşam ve ölümün dağıtım noktası, daha doğrusu buluşma noktası orasıdır, hazirandır. Cümlede yineleme pahasına söylüyorsam, ki çok söylemişimdir daha da söyleyeceğimden başka, haziran demek büyüden söz etmek gibi geldiği içindir bana. Bir tek bana mı, sanmam, kim haziranın farkına varsa benimle aynı şeyleri düşünür, aynı duyguları yaşar tastamam! Görüldüğü gibi haziran der demez daha, bir de şiir sökün ediyor ki ardından, insan komik olduğunu, hatta pek sıradan olduğunu bilse de bu inadına uyaklı ve şiire özenen cümleleri kurmaktan kendini alamıyor, o kendini alamayan da bizzat ben kendim oluyorum burada, alamıyorum hazirandan ruhumu, gözlerimi, hislerimi ve bunun gibi daha nicelerimi!

Haziran, Tekrar diye vaktiyle yazmışlığım vardır, hatta abartıp içinde başka günlerin, ayların, yolculukların da olduğu mektuplarla dolu bir kitap da yazmışlığım vardır ve adına da, “her yer haziran, her yer iyilik” şiarı gereği diyeyim Haziran, Tekrar demişliğim de bundandır. Her yer haziransa, “her yer Gezi, her yer direniş” demek de şiire ve iyiliğe en başta sayılması gerekenlerin de başında gelir!

Senden gördüğüm kışı, başkasının baharına değişmem” dizesi ilk bakışta pek ağdalı, pek ‘şairane’ bulunabilir ama kışı yalnızca insanda, yakınlıkta, uzaklıkta görmeyiz ki, bazen de en olmayacak olanda görürüz, haziran gibi. Haziran iki bahar arasıdır, iki baharın ilkinden iyiliğin ekmeğini, ikincisinden iyiliğin üzümünü toplar. Ekmekle karpuz, ekmekle üzüm yemediyseniz hemen başlayın, başlayın ki iki baharda da aziz olun, olamasanız da yudum olun, tane olun, mis olun, buğu olun, yeter ki iki bahar arasında bağ kurun, bağban olun...Haziran böyle konuşturur insanı işte, aklına, düşüne gelmeyen şeylerin bir incecik ateş gibi başladığını, bir su gibi aktığını ve bir ağaç gibi düşündüğünü görür ve kendine şaşırır insan, haziran işte o şaşkınlık, hayret ve sevinçtendir. Arkadaş’ın dediği gibi “Sevdadandır” bir de!

İyiliktir haziran, iyilik haziranda başlar, sonraki hazirana kadar sürer, iyiliğin devridaim olduğu yere de haziran derler...Şimdi bunları yazmaya başlayınca, kendimi bir an okullar kapanınca haziran okulunda ders vermeye başlamış, ‘atanamayan’ bir öğretmen gibi hissettim! Olsun dedim, hazirana atandım ya, hem de devlet tarafından filan değil, asıl yerinden, tabiattan atandım hazirana, hatta vekil öğretmen bile olurum dedim, yeter ki haziran olsun, bahçede olsun, ağaçlara komşu olsun, yeter demiş miydim, yeter, daha ne olsun!

Haziran böyle hisli aydır işte. Ekimde mi desem sislenmeyen, haziranda hislenmez, hislenemez! (Bunu saymayın, ‘rastgeldi uyak’ derler bizim oralarda buna, öyle olunca uyduruverdim işte!) His deyince süzülüveren yaşlar yalnızca kederden gelmez sevinmekten de gelir, hal böyle olunca da haziranın bahçesindeki ağaçlardan birkaçına hemen selam vermek gerekir: Günün bol olsun haz ağacı, dalgalanıp da durulasın his ağacı, çocukluğun tutsun huş ağacı, gam çekme haline, yaprakların döner gelir yine hiç ağacı, demek seni gönül alıcı tutmuşlar hoş ağacı... Böyle böyle hoş gelişler ola denir hazirana!

Haziran gülüşü süreklidir, bi kez haziran gülüşünü dudağının kıyısına bir çiçek gibi iliştirmeye görsün kişi, hep gülüşlü, sevinçli olur onun işi! Biz öyle bildik, nereden derseniz, eski hazirandandır bildiğimiz. Haziranda bildiğini bir daha da unutmaz insan. Haziranda şiir mi yazdın, o artık senden çıkıp herkesin şiiri olur ki ne güzel olur, şiir de budur, olup olacağı da budur. Haziranda yola mı çıktın, Marco Polo’nun dediği gibi olacak, ikinci kahveni eve döndüğün sonraki haziranda içeceksin demektir. Haziranda aşık mı oldun, işte tam 17’sinde haziranın “biz hiç olmaz mıyız aşık/olduk efendim” diyerek olduğuna yeniden olacaksın aşık haziran 17’dir her diyerek... Ve haziran deyip bunu üç kere söylersen, bak şubatı da, ağustosu da, kasımı da güneşli pazartesiler gibi ve kadar seveceksindir, unutma!

Haziran en sevdiklerimiz, en çok özlediklerimiz, canlarımız, yoldaşlarımız, karagözlülerimiz içindir, gelenler, gidenler hep hazirana birikmiştir, buluşmadır haziran. Nazım Hikmet, Ahmed Arif, Cahit Zarifoğlu, Orhan Kemal, Hasan Hüseyin, Halil, Nazan, 17... Turgut Uyar’ın “Temmuz tam bu işe göredir bana kalırsa/hadi gel bağışlayalım birbirimizi” dizelerini okumuştum, ama bana bildirme ‘jest’inde bulunan canım Adnan Azar’dı. Seni de hazirana yazdım Adnan, sevdiklerimizin hepsini, Ahmet’i, Behçet’i, Seyhan’ı, İskender’i... “Haziran tam bu işe göredir bana kalırsa” dedim ve haziranı iyiden iyiye sevdim, güzelledim.

ANA DÜŞÜNCE Hazirandır, iyilik gibi aşkın ortasındadır!”

YARIMCI KİTAP Haziran, Tekrar, Haydar Ergülen, Kırmızı Kedi Y.