Yargıyı sürekli deforme edip [çirkinleştirip, biçimini bozup] “yargı reformu yaptık” diyebiliyorlar ya… Sebebi tabii ki kontrgerillanın ikiz kardeşi kontrpolitikadır, başka bir şey değil. Kontrpolitika, basit anlamıyla düzenin reformlar ile restorasyonu değildir, basit anlamıyla demagoji yöntemlerinin uygulanması değildir. En son Çubuk’taki linç girişimi ve gazeteci dövme ile ivme kazanan kontrgerilla tarzıyla etkisizleştirmek istenilen muhalefeti, kontrpolitika ile […]

Yargıyı sürekli deforme edip [çirkinleştirip, biçimini bozup] “yargı reformu yaptık” diyebiliyorlar ya…

Sebebi tabii ki kontrgerillanın ikiz kardeşi kontrpolitikadır, başka bir şey değil. Kontrpolitika, basit anlamıyla düzenin reformlar ile restorasyonu değildir, basit anlamıyla demagoji yöntemlerinin uygulanması değildir. En son Çubuk’taki linç girişimi ve gazeteci dövme ile ivme kazanan kontrgerilla tarzıyla etkisizleştirmek istenilen muhalefeti, kontrpolitika ile ehlileştirmek, muhalefetin taleplerini elinden alarak, iktidara karşı muhalefeti talepsizleştirmektir. İktidardayken sanki muhalefetteymiş gibi de yapmaktır.

Bu da kim bilir işte böylesine kaçıncı yargı reformu…

***

Baksanıza bundan yedi yıl önce de, 02.07.2012 tarihinde, onlar yine bir gün Yargı Reformu (!) yaparlarken, bu köşede şunları yazmıştım:

Sabah gazetesindeki habere göre, ‘malum şahsın’ hukukçu kurmaylarıyla yaptığı toplantıda, tutukluluk, teknik takip gibi kararların ‘özgürlük hâkimi’ tarafından verilmesi benimsenmiş. Yani? Özel yetkili hâkim ve savcılar gidiyormuş, ama ne geliyormuş? Özgürlük hâkimi geliyormuş! Bir daha söyleyin: Özgürlük hâkimi geliyormuş! Özgürlüklerimize hâkim olmayı, tepemizde ceberut egemen olmayı kafaya koymuşlar bir kere. Çünkü düsturları belli: Hâkimiyet kayıtsız şartsız malum şahsındır. O ki artık mutlak hâkimdir, her şeye hâkim olmalıdır. Tanıma bakın hizaya gelin: Özgürlük hâkimi! Tam da bilinçaltlarında yatanı dile getirmiş olmadılar mı? Oysa özgürlük, dişe diş mücadeleyle sahip olunan bir şey; ona hâkim olmaya çalışmak ise özgürlük isteyenleri zapturapt altında tutmak. Evet, niyetleri zaten böyle. ‘İleri demokrasi’ dediler. Demokrasinin kırıntılarını dahi yiyip bitirdiler. Ne diyorlarsa tersini yapıyorlar. Artık tek hakikat, onların yalanları…

***

Lütfen “özgürlük hâkimi makamı hâlâ var mı” diye sormayın. Niye olsun ki? Çünkü bugüne dek ne dedilerse tersini yaptılar, ne yaptılarsa tersini dediler, öyleyse son reform deformasyonunu biz de asıl haliyle okuyalım: “İfade özgürlüğünü demokrasinin en önemli şartı olarak görmüyoruz. Tutuklama tedbirinin ölçüsüz kullanılmasına yönelik yeni adımlar atıyoruz. Hak ve özgürlüklerin gaspının güvence altına alınması, adil yargılanmamanın temini gibi birçok konuda önemli yenilikler getiriyoruz. Tutuklu yargılamayı asıl yöntem olarak görüyoruz.”

Gerçi böyle ironi yapmaya da gerek yok. Çünkü asıl ve acı ironiyi (!) taammüden kendisi yapıyor: “Son altı yıllık süreçte ifade ve medya özgürlüğünün geliştirilmesi üzerine önemli adımlar attık!”

Bırrrrrrrr.

Gazetecileri ha bire hapse göndereceksin, ana muhalefet lideri Kılıçdaroğlu’nu yumruklayan İnek Hırsızı Osman kahraman muamelesi görüp serbestçe dolanırken, mesela türbanlı bir kadına hakaret etti diye bir kişiye 1 yıl 9 ay hapis cezası verip içeri atacaksın. Yargı reformu şey ettim diyeceksin.

Bundan âlâ kontrgerilla ve kontrpolitika ittifakı, namı diğer MHP-AKP ittifakı olur mu?

Yargı reformuymuş. Hukuku bitirdiler! Yeni reform şeyine göre derhal hâkim veya savcı yardımcısı yapılmak üzere hukuk fakültesinden mezun olmuş bir AK gence okulunu sorduğunuzda alacağınız “Hukuk’u bitirdim!” cevabı artık cuk oturacak.

Başka bir AK genç de, İmamoğlu işin aslını videoyla anlatırken “Dinlemek istemiyorum” cevabını verecek ve üstüne İçişleri Bakanı “İmamoğlu o gence tokat attı” diyebilecek!

Mehmet Y. Yılmaz bu son olay hakkında şöyle diyordu: “Olayın gelişme seyri, Türkiye’nin Siyasal İslamcılarının insani karakterlerinin temel çizgilerini ortaya koyan ve kafalarının nasıl çalışmakta olduğunu sergileyen bir laboratuar deneyi sanki.”

İyi de, böyle böyle bizi ne yaptılar? Delirttiler!

Deliliğin keyfini çıkaralım. Deliye sadece yarın değil her gün bayram nasıl olsa…