“Hakimler ve savcılar, görevlerini yerine getirirken adaletin en hassas ve doğru şekilde dağıtıldığından emin olan, mesleki sorumluluk içinde davranan, (…) insanlardır. Anayasa ve kanunlardan aldıkları yetki çerçevesinde, hür vicdanları ile evrensel değerleri şiar edinerek bağımsız ve tarafsız olarak görevlerini yürütürler…” şeklinde bir giriş ile başlayan ve her biri, “Hâkimler ve Savcılar” öznesi ile başlayan 8 […]

“Hakimler ve savcılar, görevlerini yerine getirirken adaletin en hassas ve doğru şekilde dağıtıldığından emin olan, mesleki sorumluluk içinde davranan, (…) insanlardır. Anayasa ve kanunlardan aldıkları yetki çerçevesinde, hür vicdanları ile evrensel değerleri şiar edinerek bağımsız ve tarafsız olarak görevlerini yürütürler…” şeklinde bir giriş ile başlayan ve her biri, “Hâkimler ve Savcılar” öznesi ile başlayan 8 bölüm ve 61 maddeden oluşan Türk Yargı Etiği Bildirgesi (TYEB), 11 Mart 2019’da yayımlandı. Bölüm başlıkları şöyle: Hâkimler ve savcılar;

  • İnsan onuruna saygılıdır, insan haklarını korur ve herkese eşit davranırlar.
  • Bağımsızdırlar.
  • Tarafsızdırlar.
  • Dürüst ve tutarlıdırlar.
  • Yargıya olan güveni temsil ederler.
  • Mahremiyeti gözetirler.
  • Mesleğe yaraşır şekilde davranırlar.
  • Yetkindir ve mesleklerinde özenli davranırlar.

Sonuç: “Bu bildirge, Türkiye Cumhuriyeti hâkimleri ve savcılarının takip edecekleri etik ilkeleri belirleyen bağlayıcı bir belgedir.”

BİLDİRGE VE ÖTESİ

Türkiye, “Bangalor Yargı Etiği İlkeleri” (BM, 2001) ve “Yargı Etiği Tavsiyeleri” (Avrupa Konseyi, 2010) başta, birçok uluslararası bildirgeye taraf.

TYEB, ulusal renk verilmeye çalışılan bir belge. Hukuki güvenlik, insan haklarına dayalı devlet ve yeterli gerekçe vb. temel kavramlar yer almakla birlikte, dikkat çeken sorunlar, üç başlık altında toplanılabilir.

Anayasa, uluslararası hukuk ve adil yargılama yükümlülüğü.

ANAYASA

Anayasa’nın bağlayıcılığı ve üstünlüğünden mahkemelerin bağımsızlığına kadar birçok norm yürürlükte iken, “Anayasa ve kanunlardan aldıkları yetki çerçevesinde” kaydı ile geçiştirilmesi, Anayasa’da yeterli kurallar yokmuş veya anayasal kurallara uyulduğu halde adil karar verilemiyormuş gibi yanlış izlenimlerin yanı sıra, yargı etik ilkeleri, sadece savcı ve yargıçların sorunu imiş algısı da doğuyor.

Oysa en ciddi sorun, Anayasa’nın, “yürütme-yargı ve yasama” üçlüsünde sürekli ihlal edilmesidir. Emredici ve yasaklayıcı Anayasa hükümleri sürekli ihlal edildikçe, bir değil bin bir TYEB hazırlansa işlevsel olamaz.

ULUSLARARASI HUKUK

Mecelle tanımını kalkış eşiği kabul eden TYEB, “medeniyetimizin ve evrensel kabulün bir tezahürü olarak, insan onurunu esas alır” ifadesi ile evrensele kapı aralamış olsa da, Türkiye’nin, insan hakları uluslararası hukuku alanındaki yüz yıllık kazanımları göz ardı edilmiştir. Avrupa Sözleşmesi’ni en çok ihlal eden devletlerin başında olmanın, “yürütme-yasama-yargı” üçlüsünün yürürlükteki hukuku sürekli ihlalinden kaynaklanıyor olması da…

ADİL YARGILAMA YÜKÜMLÜLÜĞÜ

TYEB’de kavram olarak yer alsa da; adil yargılanma hakkının ancak, “sav-savunma-hüküm” üçlüsünde gerçekleşebileceği olgusu göz ardı ediliyor. Haliyle, avukatlar, diğer meslek mensupları olarak görülüyor.

Anayasa ve insan hakları uluslararası hukuku alanındaki kazanımlar, kalkış eşiği olarak alınmadığı için, adil yargılanma hakkının asgari gerekleri geçiştiriliyor. Oysa bunlar, Anayasa ve Avrupa Sözleşmesi’nin amir hükümleri.

Yasalaştırılan OHAL KHK’leri mevzuattan ayıklanmadıkça âdil yargılanma hakkının sağlanamayacağı da bir gerçek.

“SİYASİ TARAFGİRLİĞE DÜŞMEYECEK”

TYEB’nin iskeletini oluşturan, bağımsızlık ve tarafsızlık, bir statü ve erdem sorunu. Yürütme’nin güdümündeki Hâkimler ve Savcılar Kurulu (HSK)’nun anayasal yapısı ile bağımsızlık sağlanamaz. Haliyle, “siyasal tarafgirliğe düşmeyecek” ilkesi de havada kalıyor. “İktidardakilerin hakareti serbest, muhalefetin eleştirisi yasak” anlayış ve uygulamasında, yargının Anayasa ihlali belirleyici değil mi? CHP lideri Sayın Kılıçdaroğlu hakkında hazırlanan fezleke, bunun güncel örneği.

Unutmayalım: hukukun olmadığı yerde, ahlak ve etikten söz edilemez; inançtan ise, asla!