Yargı, insanlığa karşı suçtan IŞİD’i beraat ettirdi: Gar Katliamı’na göz yumanlar korundu
10 Ekim Katliamı davasında sorumlu kamu görevlileri sanık sandalyesine oturmazken tutuklu 10 sanık hakkında ağırlaştırılmış müebbet cezası verildi. Davada hiçbir sanık “insanlığa karşı suç”tan ceza almadı. Avukat Kaya, “IŞİD insanlığa karşı suçtan beraat ettirildi” dedi.
Haber Merkezi
Ankara Tren Garı’nda 10 Ekim 2015’te IŞİD’in saldırısı sonucu 103 kişinin yaşamını yitirmesine ilişkin görülen davada katliamın adım adım gelmesini izleyen sorumlular cezasız bırakıldı. Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davanın karar duruşmasında mahkeme heyeti, sanıklar hakkında ağırlaştırılmış müebbet cezası vererek dava bir çırpıda kapatıldı.
Mahkeme, sanıklar Yakup Şahin, Hakan Şahin, Resul Demir, İbrahim Halil Alçay, Hacı Ali Durmaz, Erman Ekici, Talha Güneş, Hüseyin Tunç, Metin Akaltın’a “insan öldürmekten” 101'er kere ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verdi. Erman Ekici hakkında “insan öldürmeye teşebbüs” suçundan 379 kere ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası veren mahkeme, “insanlığa karşı suçtan” beraatına hükmetti.
Dosyanın firari sanıklar yönünden ayrılmasına karar verilirken Ekici hakkında “insanlığa karşı suç işlemek” suçundan beraat kararı verilmesi yaşamını yitirenlerin yakınları ve avukatları tarafından alkışlarla protesto edildi.
YARGI KALKAN OLDU
Davanın avukatlarından Gülşah Kaya, mahkeme heyetinin verdiği kararın bir bütün olarak devlet politikasının devamı olduğu ve özelinde 9 yıldır süren 10 Ekim yargılamasının açık yüzü olduğuna dikkat çekti. “Bu memleketin rejim değişikliğinin başlangıcı olarak kabul edebileceğimiz en kanlı katliamının davasını sürdürüyoruz yıllardır” diye konuşan Kaya, “Herkesin gözleri önünde gelen bir katliamlar silsilesi ile bu ülkede koltuk sağlamlaştıran bir iktidar var. Dönemin başbakanından çete liderlerine kadar herkesin bir şeyler bildiğini söylediğine tanıklık ettik. Yargılama içinde bugün ceza alan sanıkların uzun yıllar boyunca ve hatta katliamdan birkaç gün öncesine kadar nasıl takip edildiğini telefonlarının dinlendiğini ama önlem alınmadığını belgelerle gördük” ifadelerini kullandı.
Yargılama süresince hiçbir kamu görevlisinin sanık sandalyesine oturmadığına dikkat çeken Kaya son olarak şunları aktardı: “Ancak bu yargılamada tek bir karakol polisi bile yargılanmadı. Devletin sorumluluğunu ortaya koyan her noktada yargı kalkan kaldırdı. Bugün aynı yargı insanlığa karşı suçtan IŞİD'i beraat ettirdi. Mahkeme zabıtlarında ne yazarsa yazsın, herkes gerçeği biliyor. Ancak bilmek değil, yargılamakla adalet gelecek. O nedenle gerçek failler yargılanıp ceza alana kadar, insanlığa karşı suç kabul edilene kadar hukuk mücadelemiz sürecek.”
ÖFKE BİZİ VAR ETTİ
Kararın açıklanmasının ardından adliye önünde yapılan açıklamada konuşan 10 Ekim Derneği Eş Sözcüsü İshak Kocabıyık, “IŞİD’li katilleri neden savunuyor Türkiye yargısı? Neden hâlâ yasımızın devam ettiğini kulak arkası yapıyor? Gün gelir o öfkeli gençlerin öfkesi onlara döner. Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesi bizim adalet mücadelemizin biteceğini düşünüyorsa yanılıyor. İki elimiz yakalarındadır, bizim adalet mücadelemiz sonlanmasından sonra yakalarını tutmaktan vazgeçmeyeceğiz” dedi.
Ardından söz alan 10 Ekim Derneği Eş Sözcüsü Mehtap Sakinci, “Son, yeniden başlangıçtır. 9 yıldır bizi duymayan bir mahkeme heyetine dil döküp gerçek adalet talep etmişiz. Bizi kimse duymamış, görmemiş. Çok öfkeliyiz. Cehennem azabı yaşatan bu sistemin şunu anlaması gerekiyor: Kimse 'adalet' demekten vazgeçmeyecek. İnsanlığa karşı suçu yok saydılar. Bizi öfkemiz var etti. Ailelerimiz, vazgeçmeyin. Biz vazgeçtiğimiz zaman bu dava bitmiş olacak. 90 yıl da olsa herkes bir bir hesap verinceye kadar bu davanın neferleri olmaya devam edelim” diye konuştu.
Ayrıca SOL Parti tarafından yapılan açıklamada şu ifadeler kullanıldı: "Biz bitti demeden bitmez. 10 Ekim’in gerçek sorumluları yargılanana kadar mücadelemiz sürecek."
GÖZ YUMDULAR
Mahkeme heyeti sanıkların savunması öncesinde duruşmaya katılanların beyanlarını dinledi. Duruşmada şunlar söylendi:
• Mehmet Murat Akçalı: “Her eylemde polisler otobüsün önünü keser ve kimlik araması yaptıktan sonra eylem aracının önüne geçerek eskortluk yapardı. Ancak o gün Ankara’da bir tane polis yoktu. Dikkatimizi çekti ama aklımıza böyle bir katliamın tasarlanacağı gelmedi. Vücudumda 20 şarapnel parçası var. İnsanlar ölürken siper oldu, o yüzden ben buradayım. Olayda polis üzerimize gaz sıktı. Bir yerden sıçramadı, üzerimize sıktı. Kurtulanlar da şans eseri kurtuldu. Biz orada can çekişirken yaşandı bu. Biz bu ülkede kimse ölmesin diye gittik o mitinge. Kimsenin yaptığı yanına kâr kalmadı demek istiyorum”
• Seyfettin Sarı: “Vücuduma dört şarapnel parçası geldi. Devletin polisi alana sağlıkçıları sokmadı. İnsanlar ölmedi diye bir de gaz sıktılar.”
• Gülistan Özgan: “Güvenlik alınmadı. Göz göre göre öldürüldüler. Yaralılara yardım etmek yerine gaz atıldı. Destek sunulmadı ise bizi katledilirken neden engellenmedi. Neden gülenler oldu. Davutoğlu neden ‘oylarımız arttı’ dedi. Onlara yarıyorsa sorumlular da onlardır. Vicdanlara sesleniyoruz. Bu mahkemeler neden bizi göz ardı ediyor.”
• İzzettin Çevik: “Beklentimiz asıl sorumluların buraya getirilmesiydi. Kızımı, kardeşimi öldüren zihniyet şu an devam ediyor. Benim eşim daha tedavi oluyor. Bu ülke, bu mahkeme değişti. Benim görevim iyi insan yetiştirmekti. Suruç'ta hemşerilerim, burada ailem öldürüldü."
• Ayla Eyüboğlu: “Dönemin İçişleri Bakanı, Ankara Valisi, Ankara Emniyet Müdürü… Bunların hepsinin yargılanması gerekiyor. Bir tane polisin olmadığı bir mitingde gaz atmak için yüzlerce polis ortaya çıktı. Bu işbirliğinin göstergesidir.”
SAVUNMA YAPTILAR
Sanık avukatlarının beyanları sonrası mütalaaya karşı son kez savunmasını veren sanık Hakan Şahin, önceki ifadelerinin geçerli olduğunu ve beraatini istediğini söyledi.
Duruşmada savunmasını yapan sanık Resul Demir, dönemin başbakanı Ahmet Davutoğlu’nun “Konuşursam kimse gün yüzüne çıkamaz” sözlerini hatırlatarak “Kendisi de ikiyüzlü herhalde ki insanların yüzüne bakabiliyor. Bunu devlet kendi eliyle kasten yapıyor. İştirakten ceza alanların hepsi silah ve patlayıcıdan ceza aldı. Sadece patlamadan ceza alan ben ve Halil var. Hiç mi fark etmedeniz” dedi.
Sanık Halil İbrahim Alçay ise, “Yunus Durmaz’ın itirafnamesinde benim ve Resul Demir’in beraat gerekirdi. Şu an siz Nemrut’a özeniyorsunuz ama Nemrutların sonunun ne olduğunu herkes çok iyi biliyor” dedi. Alçay, savcının ve mahkemenin patlamaya ilişkin bir tane bile soru sormadığını belirterek “Bunca zaman boyunca ne polis ne hâkim ne de savcı patlamayla ilgili bir soru sormaz mı? Huzeyfe ben değilim” ifadelerini kullandı.
Önceki duruşmada savunması alınamayan sanık Erman Ekici’nin avukatı karar duruşmasına tekrar mazeret gönderdi. Mahkeme heyeti, mazeretin “yargılamayı uzatmak için” olduğunu değerlendirerek reddederken Ekici’ye CMK’den avukat atanmasına karar verdi. Ekici savunmasında şunları aktardı: “Bu dosyanın en baştan ele alınması gerekiyor.”
∗∗∗
KATLİAMDAN ÖNCE VE SONRA NELER YAŞANDI?
GÜVENLİK ÖNLEMLERİ YETERSİZDİ
Ankara’da geçmişte ve günümüzde düzenlenecek olan eylemlerde, mitinglerde sıkı güvenlik önlemleri alan, kente girişlerde arama noktaları koyan iktidar, katliamın yaşandığı gün arama noktalarını kaldırdı. Sıhhiye Meydanı’nda yaklaşık 2 bin polis görevlendirilirken toplanma alanı olan Ankara Tren Garı’nda ise yalnızda 129 polis bulunuyordu.
SALDIRININ GERÇEKLEŞECEĞİNDEN HABERLERİ VARDI
Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat ve Terörle Mücadele Daire Başkanlığı, IŞİD’in saldırı yapacağına dair günler önce istihbarat aldı. Katliamdaki ihmallere ilişkin yürütülen idari soruşturmada Emniyet Müdürlüğü ile MİT'in, IŞİD'in saldırı düzenleyeceğine dair 62 ayrı istihbarat notu geçtiği ortaya çıktı. Ancak katliamı engellemek adına bir adım atılmadı.
IŞİD ÜYELERİ ANKARA’YA SORUNSUZ ULAŞTI
Saldırıyı gerçekleştiren kişiler, 9 Ekim 2015’te Antep’ten Ankara’ya doğru IŞİD’in Antep sorumlusu Yunus Durmaz’ın yardımcısı Halil İbrahim Durgun’un kullandığı araçla yola çıktı. Yakup Şahin’in kullanımda olan başka araç ise eskortluk ediyordu. Şahin, Adana’da iki kez çevirmeye yakalandı, ancak durumundan şüphelenilmedi ve geçişine izin verildi.
11 GÜN ÖNCEKİ İSTİHBARAT GÖRMEZDEN GELİNDİ
Şahin’in saldırıdan 11 gün önce Antep’te amonyum nitrat almaya çalışması Emniyet’e ihbar edildi. 1 Ekim’de ihbar Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanlığı’na ulaştırıldı. Hakkında gözaltı kararı çıkarılmayan Şahin, saldırganlara eşlik etti. Şahin katliamdan 3 gün önce Emniyet tarafından dinleniyor ve fiziki olarak takip ediliyordu.
DAVA BİR YIL SONRA AÇILDI
Katliama ilişkin yürütülen soruşturma kapsamında aralarında IŞİD’in Türkiye emiri olduğu ifade edilen İlhami Balı’nın da olduğu toplamda 35 kişi hakkında dava açıldı. Sanıkların 16’sının firari olduğu davada 19’u tutuklu yargılandı. 2018’de Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesi dosyayı kapatarak 9 sanık hakkında 101 kez ağırlaştırılmış müebbet cezası verdi.
İHMALİ OLAN KAMU GÖREVLİLERİ KORUNDU
Dava süresince olayda ihmali bulunan kamu görevlilerinin de yargılanması talep edildi. Müfettiş raporunda dönemin Ankara Emniyet Müdürü, İstihbarat Şube Müdür Vekili, TEM Şube Müdürü, eski Güvenlik Şube Müdür Vekili ve TEM Şubesi C Büro amirinin ihmali olduğu aktarıldı. Ankara Valiliği söz konusu kamu görevlileri hakkında soruşturma izni vermedi.
AYM KATLİAMA SUSTU
Anayasa Mahkemesi, 10 Ekim Ankara Gar Katliamı’nda ihmalleri bulunan kamu görevlilerinin yargılanmasına dair dosyanın kapatılmasına ilişkin “ihlal” kararı vermedi. Anayasa Mahkemesi ayrıca katliamda yakınlarını kaybedeler ile saldırıda yaralananların bireysel başvuruları ise “bireysel başvuru usulü” gerekçesiyle “kabul edilemez” buldu.
İSTİFA EDEN OLMADI
Dönemin Başbakanı Ahmet Davutoğlu, "Terörle mücadele konusunda defterler açılırsa birçok insan, insan yüzüne çıkamaz. İleride bir gün Türkiye Cumhuriyeti tarihi yazıldığı zaman en kritik dönemlerden biri 7 Haziran- 1 Kasım arasındaki dönem olacaktır" dedi. Ancak katliamın ardından ne bir bakan istifa etti ne de kamu görevlileri yargılandı.