Muhalefete küfreden hâkim ve savcılara ödül gibi ceza verildiğini söyleyen yargıç Köse, “Sokaktaki bireyin idam ve zinaya bakışıyla yargıçların bakışı arasında fark yok” diyor

Yargıçların sokaktaki bireyden farkı olmalı

SULTAN SOYSAL

Yargıçlar Sendikası Başkan Yardımcısı, Kayseri Yargıcı Nur Hüseyin Köse yargının içine sürüklendiği çıkmazı, yargıç ve savcıların sendikalaşma, örgütlenme sorunlarını ve FETÖ’nün yargıya nasıl sızdığını “Yargıcın Örgütlenme Özgürlüğü-Türkiye Deneyimi” kitabında anlattı. İstanbul Barosu yayınlarından çıkan kitapta Köse, “Yargıcın hangi hallerde konuşup yazabileceği, örgütlenme özgürlüğünün sınırları ve Türk yargısının son 20 yılını bir yargı örgütçüsünün gözünden anlatmaya çalıştım” diyor.

Çalışmada, dernek ve sendikaların kurulma hikâyeleri, yaşanan sorunlar, FETÖ’nün buralara sızmaları, dünyanın öteki ülkelerindeki yargıçların ne amaçla örgütlendikleri, bu örgütlerin hangi etkinliklerde bulundukları, hangi ülkelerde yargıçların sendika kuramadıkları, hangi ülke yargıçlarının siyasi parti üyesi olabildikleri, hangi ülkelerde toplu yargıç azilleri yapıldığı, azillerin akıbeti, hangi Afrika ülkesinde yargıçların darbe ve dış etkiye karşı greve gittikleri gibi sorulara yanıtlar veriliyor.

Yargıçlar da örgütlenmeli
Yargıç ve savcıların örgütlenmesinin tıpkı ifade özgürlüğünde olduğu gibi uluslararası sözleşmelerle güvence altına alınmış olduğunu belirten Köse, “Yargıçlar ve savcılar mesleği çıkarlarının korunması yargı bağımsızlığını yargı ve savcıların mesleki eğitimde kendini geliştirmesi gibi amaçlarla örgütlenebilirler. Örgütlenmedeki temel amaç aslında yargının bağımsızlığını sağlamak, yargıcın siyasetçiye, güçlü olana karşı kendini koruması açısından önemlidir” diyor.
Yargıcın siyasi baskıya maruz kalıp yeri değiştirildiğinde ya da sürüldüğünde kendisinin yargı örgütleri, yargı dernekleri tarafından ancak savunulacağını kaydederek, Alman Federal Mahkemesi bir kararında eleştiri yapmayan yargıçlardan toplumun ve devletin yararlanmayacağını ifade etmiştir. Şimdi çok önemli yargısal konular var, insan hakları sorunları var. Bunlarla ilgili hukuk bilmeyen uygulayıcı olmayan insanların mı konuşmalı sadece. Hâkimler ve savcılar da tabii ki konuşmalı. İnsan hakları, yargı bağımsızlığı konusunda yargıcın konuşması değil konuşmaması eleştirilmelidir” ifadelerini kullanıyor.

Ülkenin sorunları yargıya da yansıyor
Hâkimler ve savcıların yürütmeyi eleştiren bir yargı derneğine üye olmaktan çekindiklerini kaydeden Köse, öncelikle Türkiye’de bir yürütme sorunun olduğunu ve yargı bağımsızlığından dolayı yaşanan temel sorunların yargıç örgütlenmesine de yansıdığını söylüyor.

Yargıç Köse “Türkiye’de yasaya aykırı olmadığı halde yargıçların dernek kurmasına karşı çıkıldı. YARSAV’ın kurulmasıyla en sonunda, yargı kararıyla yargıçların dernek kurabileceği tescillendi. Akabinde yürütmeye yakın dernekler bile kurulmaya başladı. Her ne kadar biz sendikamızı kurmuş olsak da ve yürütme bizden aidat keserek ya da açtığımız davalarda husumet itirazlarını dikkate almayarak sendikanın varlığını kabul etse de yargı, yürütmede hâlâ sorunlar bazı yasal sorunlar yaşayabiliyoruz. Örneğin Danıştay’da bir sorun yaşadık. Adalet bakanlığı diğer hâkim ve savcıların maaşlarından otomatik sendika aidatlarını kesiyor dolayısıyla Adalet Bakanlığı sendikayı tanıyor. Fakat Danıştay kendi dairelerinin kararlarına rağmen Danıştay başkanlığı, bir Danıştay üyesi üyemizin aidatının otomatik kesilmesine karşı çıktı. Gerekçe ise yargıçlar sendika kuramaz. Yani Danıştay’ın yargı kanadının kabul ettiği bir sendikayı Danıştay yönetiminin idari kısmının kabul etmemesi gibi bir çelişki hâlâ yaşanıyor. Bunlar yürütmeyle ilgili sorunlar. Yargı kütüğünden olan sorunlarımız var hâkim ve savcılarımız dernek ve sendikalara üye olmaktan çekiniyorlar” diyor.

Bir bakış açısı olmalı
Yargıç örgütlenmesindeki en özgür ülkelerin Fransa ve İtalya olduğunu kaydeden Köse sözlerini şöyle sonlandırıyor: “Yargıç örgütleri apolitik ama insan hakları yargı bağımsızlığı ve yargıçların, savcıların hakları konusunda duyarlı olmalı, dirayetli olmalı ve savunmalı. Yargıç cüppesini çıkardığı zaman çıplak kalmamalı. Dünya görüşü olmalı, bir bakışı olmalı ya da bir bakış oluşturmalı. Bu konularda bir bakış oluşturmayan yargıç bir mühendis gibi değil bir teknisyen gibi yapıyordur işini. Yargıya katkı sunmuyordur. Yargıç sadece önündeki dosyalara bakarak adaleti sağlayamaz yani başında bir adaletsizlik oluyorsa ve susuyorsa bir yargıç, orada bir sorun var demektir.”

***

Ödül gibi cezalar veriliyor

Sosyal medyada muhalefete küfreden hâkim ve savcılara ödül gibi ceza verildiğine dikkat çeken Köse, sözlerini şöyle sürdürüyor: “Yargıç ve savcılar yargı kültürü konusunda yeterince eğitim almamaları ya da yetişmemelerinden kaynaklanan nedenlerle yargı örgütlüğüne çok sıcak bakmıyorlar. Örneğin sokaktaki vatandaşın idama bakışıyla hãkim ve savcının genel bakışı arasında çok fark yok. Halbuki batı ülkelerine baktığımız zaman hâkim ve savcılar bu konu hakkında daha donanımlılar insan haklarına daha saygılılar. Ama ülkemizdeki hakim ve savcıların idama karşı bakışı dışardaki adamdan çok farklı değil. Anketler her iki kesimde de yüzde 60’larda idam istendiğini gösteriyor. Hâkim ve savcılar arasında yapılan anketlerle, sokaktaki yurttaşlar arasında yapılan anketlerde “idam istiyoruz” oranları hemen hemen aynı çıkıyor. Başka bir örnek zina suç sayılsın mı sayılmasın anketi yapılıyor sokaktaki oran hâkim ve savcılardaki oranla hemen hemen aynı çıkıyor.”