Pehlivan, Saray'da gerçekleşecek adli yıl açılış törenine ilişkin görüşlerini BirGün’e yazdı. Pehlivan: "Yargı ile ilgili temel konuların görüşülmesi, yürütme müdahalesinden uzak mekân ve koşullarda yapılmalı".

AYŞE SARISU PEHLİVAN

YARGIÇLAR SENDİKASI BAŞKANI

Yargı reformu stratejisinin sayın Cumhurbaşkanınca açıklanmasının hemen ardından çıkan adli ve idari yargı kararnamesinin önceki kararnamelerden farklı olmaması hayal kırıklığı yaratmış, söylenen sözlerin hamaset içerdiği, söylem ile eylemin örtüşmediği ortaya çıkmıştır.

Söylem ve eylemin uyuşmaması ve halin ifşası açısından şu konu önemlidir; Türk Yargı Etik Kuralları hali hazırdaki HSK tarafından açıklanmış ve kurallar içerisinde ne yazık ki yargının yürütmeden bağımsızlığına dair herhangi bir kurala rastlanmamıştır. Bangolar Yargı Etik İlkeleri 2010 öncesi dönemde görevli olan HSYK tarafından imzalanmıştır. Bangolar Yargı Etik İlkelerinin Bağımsızlık ilkesinin 1.3 maddesinde “Hakim yasama ve yürütme organlarıyla uygunsuz bağlantılardan ve bu organların etkisinden bağımsız olmalı ve ayrıca makul bir şekilde gözlemlendiğinde de bunlardan bağımsız görünmelidir.” şeklindedir. HSK ise bu konuyu yayınladığı Türk Yargı Etiği Bildirgesindeki kurallar içerisinde ayrıca düzenleme ihtiyacı duymamıştır. Bu husus küçük ancak önemli bir detaydır.Zira Mevcut HSK’nun imzaladığı Türk Yargı Etik Kuralları, Bangolar Yargı Etik Kurallarından sayıca daha fazla olup daha ayrıntılı kurallar belirlemişken, yargını yürütmeden bağımsızlığına dair bir kural içermemesi dikkat çekmektedir.Buradan HSK’nun yürütmeye bağımlı bir yargıdan rahatsızlık duymadığı sonucuna varılabilir.Tıpkı HSK gibi yargının Cumhurbaşkanlığına bağlı görünmesinden rahatsızlık duymayan Yargıtay Başkanlığı’da aynı şekilde düşünmüş olacak ki 2019-2020 dönemi Adli Yıl Açılış Töreninin Cumhurbaşkanlığı Kongre ve Kültür Merkezi'nde yapılacağına dair ilgili kuruluşlar ve Barolara bildirilerek davet göndermiş, ancak, çok sayıda Baro Başkanlığı, törenin yapılacağı yer ile ilgili kaygı ve endişelerini dile getirerek toplantıya katılmayacaklarını bildirmişlerdir.

Bir süredir Adli Yıl açılış törenleri ile hakim-savcı adaylarının kura törenleri de aynı merkezde yapılmaktadır. Geçmişte Adalet Bakanlığı ve Yargıtay gibi kuruluşların toplantı salonlarında yapılırken, artık böyle bir tercihin öne sürülmesi ve adeta zorunlu hale getirilmesi başlı başına bir sorun niteliğindedir. Yapılan Anayasa değişikliği ile, siyasi parti başkanı olabilen Cumhurbaşkanı huzurunda bu tür törenlerin gerçekleştirilmesi, öncelikle ve kesin olarak yargı bağımsızlığı ilkesine aykırıdır. İktidar partisi başkanı ve yürütmenin başı konumunda olması dolayısıyla, Cumhurbaşkanlığı'na ait bir mekanda ve onun katılımı ile toplantının yapılması, geçtiğimiz yıl gazetelere yansıyan fotoğraflarda görüldüğü üzere yargıç ve cumhuriyet savcılarının minübüslerle aramalardan, taramalardan geçirilerek saraya taşınmaları, konuşmaların el patlatılırcasına alkışlanması, aynı kareye girmek için çaba sarfedilmesi, orada bulunan hakim ve savcılar yönünden ciddi bir tarafsızlık kuşkusu doğuracak nitelikte olduğu gibi, yürütme ile yargının birlikteliği gibi bir görüntüye neden olacağından ayrıca sakıncalıdır. Bu yüzden, bu hususları vurgulayarak törene katılmayacaklarını bildiren Baroların çekincelerine katılarak, bu konudaki görüş ve yaklaşımlarını ve bugün basın haberlerinde okuduğumuz habere konu olan Yargıtay üyesi 20 kadar meslektaşımızın da adli yıl açılış törenlerine katılmama yönündeki kararları değerlidir.Zira ilk başta yüksek yargı üyelerininin etik kurallara uyması gerekliliğini hatırlayan ve hatırlatan bir tutumdur. Yargıtay üyesi meslektaşlarımızın adli yıl açılış törenlerine yargı bağımsızlığını ve tarafsızlığını zedeleyecek görüntü vermemek adına verdikleri davete katılmama kararını kutlamak ve desteklemek ,hukuku ve hukuk devleti olmak isteyenlerin yapması gerekenlerindendir.

Yargı ile ilgili tüm temel konuların görüşülmesinin adli yıl açılışı kutlaması da dahil olmak üzere yürütme müdahalesinden uzak ve yargı bağımsızlığını zedelemeyecek mekan ve koşullarda yapılması gerektiğini, her kişi ve makamın buna özen göstermesinin zorunlu olduğunu HSK tarafından yayınlanan etik bildirgesinde de var olduğu bilgisi ile bir kez daha hatırlatıyorum.