Attila Aşut

yazievi@yahoo.com

7 Haziran’da ortaya çıkan seçim sonuçlarından umutlanmışken, “saray lobisi”sinin kanlı hesapları yüzünden bir anda yangın yerine döndü ülkemiz. Suruç katliamının ardından, “IŞİD’le mücadele” görüntüsü altında devrimcilere, solculara, barış yanlılarına savaş açtı hükümet. Operasyonların hedefinde IŞİD değil, PKK’nin yanı sıra legal partiler, sendikalar, cemevleri vardı…

İslamcı teröristler, işin bahanesiydi…

IŞİD hücreleri zaten MİT’in denetiminde değil miydi? Türkiye’de yuvalandıkları yerler bilinmiyor muydu?

Sözgelimi, Ankara’nın Ulus semtindeki Hacıbayram Mahallesi’nin, IŞİD’in militan devşirme merkezi olduğunu duymayan mı kalmıştı?

BirGün gazetesi, bölgede IŞİD’e katılanlarla ilgili çeşitli haberler yapmış; dahası, arkadaşımız Doğu Eroğlu, doğma büyüme Hacıbayramlı olan bir IŞİD militanı ile Haziran 2015’te bir röportaj gerçekleştirmişti. Ancak bu yayınlar hiç dikkate alınmadığı gibi, yandaşlar tarafından ağır bir dille eleştirilmişti.

Şimdi milletin gazını almak için göstermelik sortiler yapılıyor. Boş alanlar bombalanıp “Hedefleri vurduk!” diye medyaya görüntüler servis ediliyor. Havuz medyası da aşka gelip manşetler atıyor: “400 hedefe 450 füze” (Takvim), “Nokta vuruşu değil topyekûn harekât” (Sabah), “Rüzgâr eken fırtına biçer” (Akşam), “Mesaj, anladıkları dilden veriliyor” (Yeni Akit), “Şimdi onlar düşünsün” (Star)…

Bu füzeler gerçekte İŞİD’e mi, yoksa Suriye’de IŞİD’le savaşan PYD güçlerine mi atılıyor?

Nitekim PYD’nin silahlı kolu YPG’den açıklama gecikmiyor: “TSK, IŞİD’i değil bizim mevzilerimizi vuruyor!”

Tersini düşünmek saflık olur zaten. Kısa süre öncesine değin, “IŞİD bir terör örgütü değil, öfke ile bir araya gelmiş insanlar topluluğudur” diyen Davutoğlu değil miydi?

• • •

7 Haziran seçimlerinden bu yana iki ay geçti. Türkiye, iktidardan düşmüş bir hükümetle yönetiliyor hâlâ! Muhalefet partileri “bekle gör” politikasıyla zaman yitiriyor. Müstafi hükümet de muhalefetin bu zaafından yararlanarak koalisyon görüşmelerini elinden geldiğince uzatmaya, savsaklamaya çalışıyor…

Ülkemiz saray entrikalarıyla savaş ortamına sürüklenirken, TBMM’nin tatilde olması kabul edilemez! Kurtuluş Savaşı’nı bile Meclis eliyle yürütmüş bir parlamento geleneğimiz var bizim. Muhalefet partileri, bu olağanüstü koşullarda Meclis’i çalıştırmak için yeterli çabayı göstermiyor. Oysa yüzde 60’lık muhalefet blokunun AKP iktidarına her gün kök söktürme olanağı var! Ülkenin yazgısına Meclis eliyle el koyma, başta seçim barajı olmak üzere yasalardaki antidemokratik hükümleri ayıklama, yargıyı demokratikleştirme şansları var. Ama onlar işlevsiz milletvekilleri olarak iki aydır hiçbir şey yapmadan bekliyorlar!

Kuşkusuz MHP’nin tutumu, muhalefetin Meclis’te etkin görev yapmasını engelliyor. Devlet Bahçeli, baştan beri AKP’ye destek politikasını sürdürüyor, adeta hükümetin gizli ortağı gibi davranıyor. TBMM Başkanlığı ve RTÜK seçimlerinde, terör olaylarını araştıracak Meclis Komisyonu kurulması konusunda hep hükümetten yana tutum aldı.

HDP’ye gelince… Saray ve çevresi, seçim sürecinde “Seni Başkan yaptırmayacağız!” diyen Selahattin Demirtaş’tan şimdi intikam almak istiyor. PKK’nin de yanlış politikalarla HDP’nin elini iyice zayıflattığı görülüyor. Suruç katliamını izleyen zincirleme PKK saldırıları, AKP’nin ve MHP’nin ekmeğine yağ sürdü. Askerler ve polisler hain pusularda öldürülünce ellerini ovuşturanlar var.” HDP bugün PKK ile devlet arasında sıkışıp kalmıştır. Bu partinin “Türkiyelileşme” çabaları ve Demirtaş’ın içtenlikli barış çağrıları, ne yazık ki savaş ortamında yeterince karşılık bulmuyor.

Tayyip Erdoğan ile PKK şahinlerinin stratejik hedefleri bu aşamada örtüşmüş görünüyor. PKK, her kesimden yükselen güçlü tepkilere karşın, barış sürecini dinamitleyerek Saray politikalarına hizmet ediyor. Unutulmasın ki, bu çılgın döngüde yitirdiğimiz her can, Kürt ve Türk halkları arasındaki psikolojik kopuşu daha da derinleştirecek ve barış umutlarını uzak bir geleceğe erteleyecektir…
“Silahlar sussun, barış konuşsun!” diyenlerin sesine bugünden kulak vermezsek, yarın çok geç olabilir…

Günün Şiiri
Vatan İçin
Neler yapmadık şu vatan için! / Kimimiz öldük, / Kimimiz nutuk söyledik.
ORHAN VELİ