Yaş ayrımcılığı giderek artıyor
Yetkililer hep bir ağızdan yaklaşık 2 senedir hayatımızda olan salgının sorumlusu olarak yaşlıları gösterdi. Bu söylemler yaş ayrımcılığını tetikledi ve 65 yaş üzerindeki insanlara karşı ayrımcı davranışları artırdı.
HABER MERKEZİ
Çocukluk ve gençlik gibi yaşlılık da insan yaşamında doğal ve kaçınılmaz bir evreyi ifade ediyor. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK ) 2020 verilerine göre ülkede 65 ve daha yukarı yaştaki nüfus 2020 yılında 7 milyon 953 bin 555 kişiye ulaştı ve toplam nüfus içindeki yaşlı nüfus oranı yüzde 9,5’e yükseldi.
İnsan Hakları Derneği İstanbul Şubesi ve Emekliler Dayanışma Sendikası Dünya Yaşlılar Günü nedeniyle basın açıklaması gerçekleştirdi. Emekliler ve yaşlıların özellikle salgının sorumlusu olarak aktarılmasının birçok hak kaybına neden olduğu vurgulanan açıklamada “Yaşlılar sürecin sorumlusu olarak ilan edilerek, en yetkili ağızlardan yaş ayrımcılığı (ageism) yapılmış, toplumun diğer kesimleri 65 yaş üzerindeki insanlara karşı ayrımcı davranışlarda bulunmaya yönlendirilmiştir” denildi.
Açıklamada, salgın önlemlerinin yaşlılar üzerinden yürütülmesinin birçok sorunu beraberinde getirdiği kaydedilerek pandeminin etkileri şöyle sıralandı:
•Ekonomik yaşamın dışına atılmış, sosyokültürel ilişkileri kısıtlı, topluma yük olarak görülen yaşlılara karşı geliştirilen bu tutum, yaşlıların ruhsal sağlığını bozdu, psikososyal sorunlar yarattı.
•Bu süreçteki resmi politikalar ile tutum ve davranışlar yaşlanmaya karşı fobi ya da yaşlılığa karşı nefret ve korku anlamına gelen ‘gerontofobi’nin yaygınlaşmasını, yaşlılara karşı önyargıyı, ayrımcılığı ve yaşlılıkta insan haklarının göz ardı edilmesini besledi.
•Human Rights Watch’un eylül ayında yayımladığı raporda "Yaşlı insanlara uygulanan ayrımcılık tüm ülkelerde her yanı sarmış durumda. Yaşlılara karşı ayrımcılık dünya çapında yaygınlaşıyor ve hakları tehlikeye atıyor" denilerek bu durumun yaygınlığı ortaya kondu.
“Yaşlıya Aileleri Baksın” söylemlerinin bir devlet politikası olamayacağı vurgulanan açıklama şöyle devam etti: “Ekonomik sosyal olanaksızlıklar nedeniyle aileleri tarafından sokağa terk edilen yaşlı sayısında her yıl artış yaşanıyor. Yaşlıların toplumdaki ve aile içerisindeki konumlarını korumak ve güçlendirmek için özgün koşullar dikkate alınarak yaşlı bakımı için kamu hizmeti çeşitlendirilmeli, artırılmalı, bakım hizmeti veren kurumların denetimi sağlanmalı. 2012-2014’te açıklanan Orta Vadeli Program’da “Yaşlılara yönelik sosyal hizmetler çeşitlendirilecek, artırılacak. Tamamlayıcı emeklilik ve sağlık sigortası modelleri geliştirilecek. Tasarruf tedbirleri artırılacak” denmiş ancak, zorla tasarruf olan, sigorta şirketlerini besleyen Bireysel Emeklilik Sistemi (BES) uygulaması yaygınlaştırıldı. Yüzde 80’i yoksulluk sınırının altında aylık alan emeklilerle, asgari ücretin üçte birinin altında yaşlı aylığı alan yaşlılar piyasa koşullarının insafına terk edildi.”