İçki, sigara, küfür yasak. Öpüşmek, sevişmek yasak. Çok fazla düşünmeyin çok fazla irdelemeyin.

İnsanların ahlaksız dediği kitaplar, insanlara kendi ayıplarını gösteren kitaplardır. - Oscar Wilde

İçki, sigara, küfür yasak. Öpüşmek, sevişmek yasak. Çok fazla düşünmeyin çok fazla irdelemeyin. Mümkün olduğunca susun. Nasıl olsa bizim yerimize düşünen, irdeleyen sonra da bizi etkileyen kararlar alan bir ‘başkaları’ var. Sen zahmet etme. Kendini yorma. Bu uyku bize iyi geldi. Uyuduk da büyüdük. Şimdi uyanma zamanı. Ülkemizin yasaklar ülkesine çevrilmesine göz yummak istemiyoruz artık! Türkiye’de varolduğuna inandırılmaya çalışılan bir demokrasiyi bu yasaklarla nasıl yaşayacak, yaşatacaksınız? Kendinizi buna nasıl inandıracaksınız? İnternetteki sitelere sınırlandırılmalar geldi, cahil muamelesi gördük; birşey yapmadık. Çoğaldıkça çoğaldı bu sınırlamalar. Daha küçük çocuklarken izlediğimiz filmlerin bazı sahneleri bile gösterilmez oldu bugünlerde, sustuk. Yani bizden beklenileni yaptık. Şimdi her yanımızı sardı yasaklar. Hem gerçek, hem sanal yaşam kısıtlamalardan ibaret. Biliyoruz ki Kuzey Kore, Suudi Arabistan ve İran gibi ülkeler sansür konusunda bayağı ilerlemiş durumda. Türkiye de bu sıralamada dereceye girmek için elinden geleni yapıyor. Sansürün hiçbir şeyin çözümü olamadığını ne zaman anlayacaklar? Serdar Kuzuloglu 19/07/2010 tarihinde yayınlanan «Tüneli açtın, Youtube'u da aç!» adlı yazısında «Biz, süt reklamındaki animasyon ineğin memesinden tahrik olup RTÜK’e şikâyet edenlerin olduğu ve RTÜK’ün şikâyeti haklı bularak reklamı yayından kaldırttığı bir ülkede yaşıyoruz» diyerek ülkemizdeki sansür mantığını muhteşem bir örnekle özetlemiş. Güler misiniz, ağlar mısınız?

Birileri bizim için neyin doğru, neyin yanlış olduğuna karar veriyor. Facebook gibi sitelerde kısa metrajlı bir filmi: «yasaklanmadan izleyin» notunu düşmeden paylaşamaz oldu insanlar artık. Sansürlerden bıktık. Nereye kafamızı çevirsek flu kareler görüyoruz, kiminle konuşsak bip sesleri bütün büyüyü bozuyor. Beynimiz sulandı. Eski bir Türk filmini bile keyifle izleyemez olduk. İnternetteki yasaklı sitelere gün geçmeden bir yenisi ekleniyor. Kimse kimsenin bilgiye ulaşma özgürlüğünü elinden alamaz. Nitekim internet alanında uygulanan engellerin birçoğu öyle çok da fazla işe yaramıyor. Çocukların cinsel istismarı, intihara yönlendirme ve uyuşturucunun özendirilmesi gibi konuların gösterimini engellemek amacıyla oluşturulan 5651 Nolu  Yasanın amacından şaştığı, gitgide bilgiye ulaşmamızı engelleyen uygulamalara yol açtığı tartışılmaz bir gerçek. Herhangi bir içerik  yüzünden internet sitesinin tamamını kapatmak akla yatan bir çözüm değil. Bilgi çağına yakışmayan yasaları kabul etmek istemiyoruz. Bu ayıbımızdan bir an önce kurtulmak, kurtulana kadar da bu konuyu sürekli gündemde tutmak zorundayız. Sansür şaşırmayacağımız bir baskıya dönüşmemeli. Susturulmak normalleşmemeli. Temel hak ve özgürlüklerimize sahip çıkalım.