Yasakların gölgesinde Nilüfer Müzik Festivali
Fotoğraf: BirGün

2-3-4 Eylül tarihlerinde “Dünyayı sev, geyiği öp, festivale gel” sloganıyla, Bursa’da Balat Atatürk Ormanı’nın inişli-çıkışlı ve bol ağaçlı doğasında düzenlenen üç günlük Nilüfer Müzik Festivali, bizleri alıştırmaya çalıştıkları bir dizi olaylar silsilesi içinde geçti. İçinde yüzeysel bakınca karamsarlık, iyi incelenince umut taşıyan olaylar silsilesi...

***

15 yıl öncesinde ormanlık bir arazi, boş arsalardan oluşan bir bölgeydi Balat. Kısa zaman içinde normalin çok üzerinde bir hızla büyümüş; ilki 2015 yılında yapılan festivalden bu yana bölgenin nüfusu yaklaşık beşe katlanmış; aynı süreçte sayısız yeni site ve alışveriş merkezi açılmış, çok katlı binalar dikilmiş. Modern şehir ve metropol hayatının tüm parçaları tamamlanmış, eski Bursa’da Heykel ne ise, burası adeta onun yerini almış. Tek fark şu ki, insan malzemesinin çeşitlenmesi kültürel dokunun değişmesine (bozulmasına) yol açmış. Festival alanının etrafı şimdi insan ve beton iler kuşatılmış, önünden tek şeritte çift yönlü akan bir trafik ve festival zamanı mütemadiyen sıkışık. Buna bağlı olarak da ciddi bir otopark sorunu mevcut.

Görünen o ki tüm bu gelişmeler festivalin refah içinde yapılması koşullarını bir nebze zora sokmuş olsa da organizasyon çözüm konusunda elinden geleni esirgememiş. Peki, bu güzel festivalin tek sorunu bu mu? Tabii ki değil!

***

Kapıların açılmasına sayılı saatler kala, kamp ve alkol yasağı gelince, festivalin kamburu artmıştı. Yasaklar konusunda Nilüfer Kaymakamlığı ve Nilüfer İlçe Emniyet Müdürlüğü aralarında top çevirmiş, sonradan emrin tepeden geldiği ortaya çıkınca topu taca atmışlardı. Bir dizi müdahale ile kamp yasağı kaldırılmış ama yükselen tansiyon esnasında festivalin sponsorlarından olan bira firması tası tarağı toplayarak alandan çıkmıştı.

İçeride içki bulunmadığından insanlar (bilhassa konser aralarında) alan dışına çıkarak, yol kenarına ve çimenlere yayılıyor burada içmek zorunda kalıyordu. Bu da çirkin bir görüntü yaratıyor; yeni yasakların gelmesi için davetiye çıkarıyordu. Yasakları koyan zihniyetin amacı da etmek istediği şey de zaten bu görüntüydü. İleride yapılması ihtimal dâhilinde bulunan değişik provokasyonlar için gerçekten iyi bir bahaneydi. İlk ipuçları arozözlerle gençleri sulayan polis araçlarından gelmişti.

Bu yıl altıncısı düzenlendi bu festivalin 31 sanatçı arasında (The Blaze, The Editors ve Lola Marsh olmak üzere) yabancı isim oranı ilk kez bu kadar azaldı ve yüzde onun altına indi. Program eklektik; buna bağlı olarak da her kesimden insan kalabalığı vardı içeride. Özellikle The Editors için farklı şehirlerden hatta ülkelerden gelenler vardı. 2 bin 500 çadır kuruldu, toplam katılımcı sayısı gün başına 20 binin üzerini gördü. Aslında bunlar yasakların festivalin reklamını yaptığının ve katılımcı sayısının arttığının göstergeleriydi.

***

Bu gerçekten deli işi; yangın yerine döndürülmüş bir ülkede böylesine güzel ve idealist bir şey yapmak büyük cesaret gerektiriyor. Bu taşın altına el koymak ve alnının akıyla çıkmak da Nilüfer Belediyesi’ne artı puanlar kazandırıyor. Hatta sadece bu ilçeye değil, Bursa’ya uluslararası ölçekte büyük katkı sağlıyor.

Bırakın diğer belediye festivalleri ile mukayese etmeyi, tüm dallarda yapılan etkinlikler arasında çıtayı bu yıl da biraz daha yükseltti Nilüfer Müzik Festivali; Bursa gibi eski bir “rock city”nin amiral gemisi olarak…

Önümüzdeki yıl daha aydınlık bir ülke ortamında festivaller yapmak ümidiyle…