Antalya’nın Manavgat ilçesine aynı anda dört ayrı yerde birden başlayan orman yangınları bütün ülkeyi etkisi altına aldı.

Başlama tarihi 28 Temmuz 2021, kesin bir veri olarak biliniyor. Ancak yangınların sayısı, yakılan orman alanlarını boyutları, tahrip olan tarım alanları, ölen evcil ve vahşi hayvanların sayıları, yanan evler, ahırlar, çiftlikler bilinmiyor.

Tabii bilinmeyenler arasında en ön sırada “kim?” sorusu var:

-Yangınları kim çıkarttı?

Ardından da şu soru geliyor:

-Neden çıkarttı?

İlk yangından iki gün sonra “Ateşin Çocukları” isimli örgüt sözcülerinden üç kişinin videosu sosyal medyada yer aldı. Eylemi üstleniyorlardı ama üstlendikleri eylemin boyutlarını bilmiyorlardı!

Son bilgilere göre 34 şehirde 160 yangın çıkmıştı. Bu kadar büyük bir operasyonu şimdiye kadar adı hiç duyulmamış bu örgütün yapmış olabileceği konusunda hiç kimse ikna olmadı.

Bu kadar büyük çaplı eylem için gözler devlete döndü. İstihbaratı var, polisi var, jandarması var, özel harekâtı var; bunların işlevselliği ve etki gücü konusunda tartışılmaz bir güven söz konusu.

Yangının ilk çıktığı bölgede 56 noktada 117 mobese kamerası bulunuyor. Hepsinden öte Tarım Orman Bakanı Bekir Pakdemirli 13 Temmuz 2021 günü Türkiye Gazetesi’nde yer alan Ebru Karatosun imzalı haberde şöyle diyordu:

-Çakmak çaksalar yakalıyoruz!

Bakan, Savunma Sanayi Başkanlığı’ndan alınan 4 adet İHA (İnsansız hava araçları) ile 24 saat görev yaptıklarını söylüyor. Ve ek bilgi olarak da 776 gözetleme kulelerinin olduğunu belirttikten sonra iftiharla ilan ediyor:

-Türkiye yangınlara erken müdahale konusunda lider ülke konumuna yükseldi!

İnanalım! Ama ardından da soralım:

-Neden erken müdahale etmediniz?

Manavgat Belediye Başkanı Şükrü Sözen, telefonla ilgili bakanlara, daire müdürlerine ulaşamayınca bulunduğu yere çöktü ve çaresizlikten ağladı.

Yangınlara erken müdahale edilmemesinin “başka amaçları” olabilir mi? Başka yangınların fitili olarak mı düşünüldü?

Yangının başlamasından üç gün sonra (31 Temmuz 2021) Konya’da Dedeoğlu aileden 7 insan öldürüldü. Yetkililer katliama değil de tepki gösterenleri hedef alan açıklamalar yaptılar:

-Bunu bir Türk-Kürt çatışması şeklinde istismar etmek isteyenlere fırsat vermeyeceğiz!

İyi de ölenlerin tamamının Kürt olması rastlantı olabilir mi?

Yangından üç gün sonra 31 Temmuz 2021 cumartesi günü Antalya’nın Elmalı ilçesindeki Bayralar köyünde mevsimlik işçi olarak gelmiş bulunan 26 kişilik Kürt grubu ırkçı saldırıya uğradı. Kendilerine “Siz Kürt’sünüz topraklarımızı terk edin” denildi. Onlar da Jandarma eşliğinde köyden ayrıldılar. Jandarmanın “Elimizden bir şey gelmiyor” şeklinde üzüntüsünü belirttiği de haberlerde yer aldı.

Konunun spekülatif olduğu kabul edilmelidir. Yangınların ardından sorumlu mevkilerde olanlar hiçbir ciddi açıklama yapmadılar.

En ciddi olanı ise AKP’li Gündoğmuş Belediye Başkanı Mehmet Özeren’e aitti:

-Eski evleri olanlar keşke benim de evim yansaydı diyecekler!

Yangınlar sürerken TOKİ “Köy Evleri Projesi” ile ortaya çıktı. Yanan köy evleri için TOKİ bir iki gün içinde konut projesini hazırlamış evlerin mimari çizimleri de bitirilmişti!!!

Önceden hazırlandığı aşikâr bir toplu konut projesi olduğu çok belli…

Geç müdahaleler ile AKP ülkeyi boydan boya “yangın yerine” çevirdi. Yangınlara karşı seferberlik halinde ormanlara koşup elleriyle alevlere karşı savaş verenler ise Ataol Behramoğlu’nun Madımak Otelinde yakılanlar anısına yazdığı şiirindeki gibiydiler:

“Yaşamak görevdir yangın yerinde!”