Yaşamak zor değil, imkânsız
Depremde yıkılan kentler 2 senedir ayağa kaldırılmadı. Tarifi zor acılar yaşayan depremzedeler yaşama tutunmak için hâlâ mücadele ediyor. Sorumluların istifa etmemesi bir yana iktidarın vaatleri havada kaldı.

İlayda Kaya
ilaydakaya@birgun.netMaraş merkezli depremlerin üzerinden bugün itibarıyla 2 sene geçti ancak afetzedelerin sorunları ilk günkü gibi aynı. Depremin ardından iktidarın ve bakanlık yetkililerinin sorumluluk almaması ve istifa etmemesi bir yana verilen cezalar yetersiz kalıyor. Hatta depreme ilişkin açılan pek çok dosya soruşturma aşamasında kalıyor, davalar bile açılmıyor.
Eğitimden sağlığa, rezerv alan sorunundan istihdama dek pek çok sorun bulunuyor. En çok da ‘barınma’ sorunu çözüm bekliyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın depremin ardından “1 sene içinde teslim edeceğiz” dediği konutların büyük kısmı ise ortada yok. Depremzedelere vaat edilen 650 bin konutun yarısı dahi bitirilmedi. Depremzedeleri sokakta bırakan iktidar, yaptığı yardımları ise bir bir kesiyor.
GEÇİM DERDİ SÜRÜYOR
Barınma, 11 kentteki en büyük sorun. Konutlar bir yana; esnaf ve sanatkârlar tek tek kepenk indirir halde. Binlerce çalışanın faydalandığı mücbir sebep hali bir uzatılıp, bir kesilerek adeta oyuncak haline getirilmiş. Kira yardımları, maddi yardımlar ise sessiz sedasız son buluyor. “Hayatta kalmak zor değil, imkânsız” diyor bölgede yaşayanlar… “Geçinemiyoruz. Para geldiği gibi gidiyor” diyerek isyan ediyor. Emekliler geçim derdi yaşayan en geniş kitle. Hatay’da konteynerde kalan emekli bir öğretmen, evinin yıkıldığını anlatıyor. Hayatları oradan başlıyor sanki. İlk bahsettikleri an orası oluyor. Evi olmadığını ve konteynerde yaşam mücadelesi verdiğinden bahsediyorlar. Hastalıklarını sıralıyorlar peşin sıra. Bölgeye giden kalmamış artık. Gelip sağlıklarına bakan yok, ilgilenen yok diye dert yanıyorlar.

Çocuklar ise yardıma en çok ihtiyaç duyan kesim. Yapılmayan yollar, yeni yeni kaldırılan enkazların arasında ulaşım sağlamaya çalışan öğrenciler aynı binada birkaç okul olarak eğitim görüyor. Ücretsiz öğün ise verilmiyor. Hayatta kalmak yeterince zor değilmiş gibi bir de gelecek kurma hedefindeler bu yalnızlıkta. Yeni doğan çocuklar için ise hayat daha en başından çetrefilli. Sağlıklı gıdaya ulaşamadıkları için bodurluk ve obezite giderek artıyor. Hekimlerin yaptığı açıklamaya göre; 5 yaş altındaki çocukların yüzde 6,2’si bodur, yüzde 8,9’u zayıf, yüzde 4,4’üyse aşırı kilolu. Bunca sorunun içinde psikolojik destek de görmüyorlar.
Depremzedelerin üçüncü kışı... Soğuk bir başka mağdur etti. Yağmur suları bastı, lağımlar taştı. Bu döngünün içinde ısınmak için yakılan ateşler de birer birer tutuşturdu çadırları, konteynerleri. Mağduriyetlerini haykırsalar da duyan olmadı. Duydularsa da göstermediler, gizlediler duyduklarını. Maraş’ta yaşayan Sema S. şu cümleyi kurarak özetliyor: “İmkânsızda yaşamak ne demek bilir misiniz?”
“İMKÂNSIZDA YAŞAMAK” TARİFİ NE ZOR ONLAR İÇİN.
Yazı ise ayrı zor geçti enkazların arasında. Haşereler, yılanlar bastı etrafı. Fareler çıktı çadırlardan. İlaçlamalar eksik kaldı. Bu kez de hastane yollarını tuttular. Hastanelerin çoğu yerinde olmasa da ekipman eksiklikleri arasında depremzede hekimlerin yardımlarıyla iyileştiler. Yeterli olmadı ama. Konteynerde yaşamın sıcağı soğuğu bir yana düzeni hiç olmadı ki. 20 metrekarelik alanda kalabalık aileler… Hijyen yok, su yok, elektrik yok. Suya ulaşmak için sıraya girmek zorunda kaldılar. Ulaştıkları kimi zaman pis aktı musluklardan. Elektrik ise uzun aralıklarla kesildi. “İlk günkü karanlığa gömüldük” diyerek isyan etti depremzede, yetkilisi ise “Faturayı öde” dedi sadece.
KAYIPLAR BULUNAMADI
Hatay’da Rönesans Rezidans’ta yaşayan 3 yaşındaki Mustafa Kemal Koşar ve kardeşi 1 yaşındaki Mehmet Akif Koşar… Maraş’taki Ebrar Sitesi’nde yaşayan Alya Kılınç… Depremin ardından kaybolan ve bulunamayan çocuklar onlar. Onlarcası hatta yüzlercesi hâlâ bulunamadı. Ölümden daha zor diyerek gözyaşlarıyla anlattı yakınlarını kaybedenler. Hatta Erdoğan’ın konvoyunun peşinden koştu kaybolan Tuğba Koşar’ın annesi Suna Öztürk. “Mezarı olsun nerede olduğunu bileyim ona bile razıyım” diyerek seslerini duyurmaya çalıştılar. Ancak süreci yönetenler kendi aralarında bile çelişti. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Göktaş, kayıp çocuk kalmadığını iddia etti. Birkaç ay sonra ise İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya 30’u çocuk 75 depremzedenin arama çalışmalarının devam ettiğini duyurdu. Bir umut diyen kayıp yakınları yine girişti aramaya. 750 kişi var dediler. Bulun diyerek seslendiler. Ancak bir daha konusu dahi açılmadı. Tek gerçek kaldı geriye. O kayıpların izine bile rastlanmadı.
UMUT IŞIĞI YAKTILAR
Yıkılan binalar, rezerv alan, enkaz… Son ayların en büyük gündem maddeleri oldu. Evi olsun isteyen depremzedeler, hakkı için adliye koridorlarını aşındırdı. Adalete ulaşamayınca bu kez sokaklarda birleşti. Gündemi değiştirmek isteyenlere inat bir arada durarak haklarını haykırdı. Mücadele zincirinin birer halkası olarak gördüler kendilerini. Hatta acılarını unutup “Başkalarının canı yanmasın” diyerek direndiler omuz omuza. Onları görmeyenlere inat yaktılar umut ışıklarını. Depremin ilk saatlerinde enkaz altındakilere yöneltilen “Orada kimse var mı?” sorusunu şimdi kalanlar için söylüyorlar. Yaşamak için, hayatı yeniden kurmak için sesleniyorlar: “Dışarıda kimse var mı?”
∗∗∗
PROTOKOL İÇİN SÜSLEDİLER
Depremde en büyük yıkımı yaşayan Hatay’da 6 Şubat öncesi protokol hazırlıkları yapıldı. Anayollara asfalt dökülürken Atatürk Caddesi başta olmak üzere birçok sokak ve konteyner kent girişi ışıklandırıldı. Peyzaj düzenlemesi yapıldı. Törenler öncesi protokol karşılaması için yapılan çalışmalar nedeniyle anayollar yurttaşlara kapatıldı. .Depremzede 2 yıldır halk için yapılmayan yolların protokol için yapılmasına tepki gösterdi.
∗∗∗
MAĞDURİYET YARATAN İKTİDAR!
Depremin ardından Erdoğan bölgeye giderek barınma sorununa karşı çözüm önerilerini sıralasa da hepsi havada kaldı. "650 bin konut teslim edeceğiz" sözünü tutmadı. İktidar, onca acının üstüne yeni rant projesinin hazırlığına girdi. Milyarlarca liralık konut ihaleleri iktidara yakınlığıyla bilinen müteahhitlere verildi. Kentsel Dönüşüm Yasası kapsamında yapılan değişikliklerle mahalleleri rezerv alan kapsamında göstererek çökmeye çalışıldı. Çevre Bakanı Murat Kurum, mağduriyet yaratmayacakları sözünü verse de durum söylenen gibi olmadı. Bazı mahallelerde evlerine tebligat asılarak boşaltmaları istenen afetzedelerin elektrik sayaçları söküldü. Suları kesildi. Hatta sağlam evlerine giden Bakanlık yetkilileri zorla karot örneği dahi aldı. Bazı mahallelere sabahın erken saatlerinde dozerler sokularak çevik kuvvet eşliğinde binalar yerle bir edildi.
Hatay’ın Odabaşı Mahallesi’ndeki Ekin Apartmanı bu sürecin son örneği. Ekin Apartmanı mahkeme süreci devam etmesine karşın bir sabah ansızın gelen ekipler tarafından yerle bir edildi. Yıkımın ardından apartman sakinlerinden biri sürecin haksızlıklarla dolu olduğunu adeta haykırdı. Bakan Kurum’un rezerv alana ilişkin “Vatandaşımız istemiyorsa orada dönüşümü biz yapmayacağız” sözüne rağmen bir binanın yıkılmasına isyan eden apartman sakini gözyaşlarıyla “Ne yapacağız? Çocuklarımla nereye gideceğiz” isyan etti.
Bu bina tek örneği olmadı elbette hukuksuz süreçlerin. “TOKİ’ye yol yapacağız” diyerek zeytin ağaçları söküldü, güzergâh üzerindeki evlere bile göz dikildi.
Yapılan TOKİ konutları ise ayrı bir sorun oldu. TOKİ kuralarından ev çıkan yurttaşlara evleri istememesi halinde belirsizliklerle dolu feragatname imzalatılmak istendi. Bunlara karşı yurttaşlar eylemler yaptığında ise polis ekiplerinin müdahalesiyle karşılaştı. Yargı süreçlerindeki belirsizlikler, alınmayan önlemlerin ardından bu durumun ardından canlarından olan insanların yakınları şimdi hayata tutunmaya çalışırken yeniden çürük binalara mahkûm edildi. TOKİ konutlarının bazılarında çürük yapılaşma yerle bir olan güne götürdü. “Bize seçenek bırakmıyorlar. Taşınmak zorunda kalıyoruz o binalara. Çıkmasak evlerimizden vazgeçmemizi istiyorlar. Eve girsek, çürük ve eksik. Ayrıca istenen ücret ise bizi sorumlu tutan cinsten. Ben evimi yurdumu yakınlarımı kaybetmişim. Bir de para vererek eve çıkıyorum üstelik olanak da sağlanmıyor” diyerek süreci özetliyor isminin paylaşılmasını istemeyen bir depremzede. “Kamu personeliyim adım geçmesin” diye ekliyor can havliyle. İşinden olma korkusuyla konuşurken bile tedirgin aslında. Hakkını ararken bile…
∗∗∗
İHALELER HEP YANDAŞA
Çevre Bakanlığı’nca 6 Şubat 2023 ile 7 Eylül 2024 tarihleri arasında 114 milyar 482 milyon 193 TL’lik deprem konut ihalesi yapıldı. İhaleler iktidara yakın şirketleri zengin etti:
• Rönesans Holding’in aldığı ihaleler 15 milyar 400 milyon TL’ye ulaştı. Erdoğan’ın sarayının müteahhidi.
• Kalyon İnşaat’a bağlı İspa, Hatay Antakya’da 4.5 milyarı geçen ihale aldı. İstanbul Havalimanı’nı yaptı.
∗∗∗
SÖZLER HAVADA KALDI
Depremin ardından AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başta olmak üzere birçok bakan verdiği sözleri yerine getirmedi. Tutulmayan sözlerin ikisi şunlar:
319 bini bir yıl içinde olmak üzere toplam 650 bin yeni konut yaparak vatandaşlarımıza teslim edeceğiz. (Recep Tayyip Erdoğan)
Projeye engel değilsesağlam binayı koruyoruz. Rezerv alan içinde de olsa her şeyi yıkacağız diye bir şey yok. (Murat KURUM)
∗∗∗
∗∗∗
DEPREMZEDEDEN MEKTUP VAR!
Antep’te evi rezerv alanda kalan depremzede: İktidarın tek derdi biz olduk. Evimizi elimizden almak için akla gelmeyecek süreçler yürütüyorlar. Mahkeme süreçleri devam ederken evlerimizi yıkmak için geldiler. Vermeyeceğiz. Sağlam evimizi vermeyeceğiz. Bizim hakkımızı bizden zorla almaya çalışanlara karşı direneceğiz.
Maraş’ta konteynerde kalan Sema T: Hijyen sorununa çözüm hiç bulunmadı. Güvenlik de hâlâ en büyük sorunlardan biri. Hayatta kalmaya çalışıyoruz. Alım gücümüz her geçen gün daha da düşüyor. Evlerimize kavuşmak için adeta gün sayıyoruz ama ne hükümet bizi duyuyor ne de diğerleri. Burada yaşam zor. Depremden önceki hayatımızı çok özlüyorum. Ne güzelmiş evimizde sevdiklerimizle birlikte bir çorba içmek. Şimdi sevdiklerimiz bir yana çorba bile pişiremiyoruz. Bu şartlarda ne kadar yaşanır. Gelsinler yaşasınlar bizim gibi. O lüks evlerinden çıksınlar da görsünler ne haldeyiz. Ev yok iş yok yardım yok para yok ailemiz yok. Sizin bu çürümüş düzeninize yazıklar olsun. Tek dileğimiz evlerimizin bir an önce teslim edilmesi.
∗∗∗
YARDIMLAR BİR BİR KESİLDİ
İktidar büyük reklamlar eşliğinde duyurduğu yardımları da bir bir kesti. Afetzedenin en büyük tepkisi ise yapılan yardımların büyük bir şatafatla duyurulup sessiz sedasız kesilmesi oldu. Depremzedelere yapılan istihdah desteği kesildi. Daha sonra elektrik ve su sayaçları okunmayarak fatura gönderilmemesi kararı iptal edildi.
∗∗∗
KALICI KONUTLAR VERİLSİN
Depremzedelerin yıllardır yaşadığı sorunlardan bazıları ve başlıklar özelinde talepleri şöyle:
• Nitelikli ve erişilebilir sağlık hizmetleri sağlanmalı.
• Psiko-sosyal destek sağlanmalı.
• Okul binalarının eğitim dışında başka amaçlarla kullanılması engellenmeli.
• Rezerv ve riskli alanlarda dönüşüm süreçlerinde halkın görüşlerine başvurulmalı
• Altyapı ve üstyapı sorunları giderilmeli.
• Çevreye yönelik tahribat engellenmeli, döküm alanlarına dikkat edilmeli.
• Depremde kaybolan yurttaşların akıbeti açıklığa kavuşturulmalı.
• Barınma, sağlık, çevre ve bilgi edinme hakları korunmalı.
• Sorumlular tespit edilmeli ve yargılanmalı.
• Deprem vergilerinin nerede ve nasıl kullanıldığı açıklanmalı.
• Kalıcı ve güvenli konutlara bir an önce ve ücretsiz erişim sağlanmalı.