Çağlayan Adliyesi’nde yaşanan “dram”, dünya basınında olduğu gibi İsveç basını tarafından da izlendi. İsveç Devlet Haber Ajansı TT’nin, AFP ve Reuters’i de haber kaynağı göstererek servis ettiği haber metni, İsveç yazılı basınının çeşitli yayım organlarında, üzerinde pek bir oynama yapılmadan aynen görüldü. 31 Mart’ta ilk duyurulan haberlerde “Bir Türk savcı aşırı sol bir grup tarafından rehin alındıktan sonra yaralarından dolayı öldü. Savcıyı rehin alan iki kişi, polisin binaya yaptığı baskın sonucu vurularak öldürüldü” dendi. İsveç haberciliğinin soğuk ve düz dili tüm metindeydi.

Metinde ilk haberlerin saat bir sularında gelmeye başladığı söylendi. “İnsanlar mahkeme binasından çıkartıldı ve geniş güvenlik önlemleri televizyon karelerine yansıdı. DHKP-C, aşırı solda olan bir grup saldırıyı üstlendi. Grup, Savcı Mehmet Selim Kiraz’ın kafasına silah tutulmuş bir resmini internete koydu. Güvenlik güçleri binaya baskın yapılması için harekete geçirildi ve savcıyı rehin alanlar öldürüldü. Hastane kaynakları o gece savcının da aldığı yaralardan dolayı vefat ettiğini duyurdu. Savcı politik olarak hassas bir konuyu incelemekteydi. 15 yaşındaki bir çocuğun ölümü.”

Berkin’in adı haberde hiç kullanılmadı. Berkin Elvan’ın yaşadığı acı süreç aktarıldı. “Çocuk, 2013 yazının hükümet eleştirilerinin yürütüldüğü eylemlerde yaralandı ve 269 gün komada kaldı. DHKP-C, hükümetteki Ak Parti’yi çocuğun ölümünden sorumlu tutuyor. Grup, bu olaylara karışan polislerin suçunu televizyonda itiraf etmelerini ve mahkemeye çıkartılmasını istiyordu” denildi.

Çağlayan Adliyesi baskını haberi aktarılırken o gün boyunca yaşanan elektrik kesintilerine bir atıf yapıldı ama İsveç basının kesintiler için yorumu farklı oldu. “Ülkede oluşan elektrik kesintilerinin bu olayla herhangi bir bağlantısı olduğunu ortaya çıkartan bir kanıt bulunamasa da kesintilerin savcıyı rehin alan kişilerin metal detektörleri geçmesini sağladığı raporları geliyor” denildi. Son olarak da “Amerika, Avrupa Birliği ve Türkiye, DHKP-C’yi bir terör örgütü olarak tanımlıyor” ifadesi kullanıldı.

Terör örgütü ifadesiyle aşırı sol grup tek bir cümlede yan yana düştü. Haber metni boyunca savcıyı rehin alan kişiler, terörist diye tanımlanmadı. Direkt çevrildiğinde “rehin alıcı” anlamına gelen bir birleşik sözcük kullanıldı. Berkin Elvan, bir çocuk olduğu için adı haberde hiç geçirilmedi. Kodlanarak dahi verilmedi. “15 yaşındaki bir çocuğun ölümü” cümlesi, isim yerine haber dili unsuru yapıldı. Yaşanan bütün bu olan biten “dram” olarak tanımlandı. Haberin devamı olarak yapılan tutuklamalar da ayrı bir haber olarak sonrasında aktarıldı.

İsveç basınını yeterince özgür, bağımsız, eşitlikçi bulursunuz bulmazsınız, Kuzey ülkelerinde yapılan gazeteciliği, haber yokluğundan “sıkıcı” diye geçiştirirsiniz geçiştirmezsiniz yine de bu “soğuk” basın, sıkı sıkıya geleneklerine ve kendi basın ahlakına bağlı. Haberin içerisindeki olaylar “dram” olarak geçiyorsa bu durumun sorumlusu insanlar ölü veya diri isimleriyle deşifre edilmiyor. Mağdurlar, yaşlarına ve mağduriyetlerine bağlı olarak açık isimle veriliyor. Soruşturmalar tamamlanmadan kimse terörist, olmuyor. Yine de habercilik, haberciliktir. Bu haberin görselinde savcının kafasına silah dayanmış fotoğraf karesi İsveç’in “çok temkinli” “bir kısım basını” tarafından da kullanıldı.