Yaşanası dünya için

Tacim Çiçek

Komünist İmam denilince Hasan Kıyafet akla gelir. Dile kolay 45 yılda 58 baskı. Bir tür destandır benim gözümde İnce Memed, Keşanlı Ali Destanı gibi.

Bir yanıyla Emiliano Zapata, bir yanıyla Köroğlu, bir yanıyla da Pir Sultan’dır Umur. Ama daha çok da kendisidir. Dediklerimin kimi özelliklerini toplasa da kendisinde… Zapata’ya daha yakındır ve bir yerden sonra da aşar onu kendi roman gerçekliğinde. Çünkü katıldığı eşkıya grubunu kırsalda devrimci mücadele sürdüren bir örgüte dönüştürür. Halkı, köylüleri bilinçlendirir yaşanası güzel bir ülke ve dünya için.

‘Kardeşçe hayat’
Eşkıya İnce Memed gibi öldürmekle yetinmez, ağaların düzenini yıkıp yerine ‘kardeşçe hayat’ içerikli bir düzen koymaları gerektiğini anlatır. Bunun için hayatını koyar ortaya Umur. İşte 50’nin üstünde yapıta imza koyan Hasan Kıyafet, halen bir yanıyla Umur gibi mücadelesini sürdürüyor. Bir çeşit Don Kişot da olan Komünist İmam’ı okumayan yok ya da en azından adını bilmeyen/duymayan.

İşte sosyalist ve emekten yana, halkların kardeşliğini ustalıkla yapıtlarında içselleştiren yazar Hasan Kıyafet, son öykü kitabıyla bizi, bir yandan Dört Kutsal Kitap’ta yeri olan Hevsel Bahçeleri’yle yedi kat göklere çıkartırken, bir yandan Diyarbekir Zindanları havalandırma boşluğunda yüksekten dökülen ışıkla, yedi kat yerlerin dibine sokuyor. Bir yandan inşaatın yedinci katından gördüğü yerdeki Kırmızılı Kıza âşık olan Mirzali’yle aşkın gücünü kanıtlarken, öte yandan burjuva geleneğidir diye sevgilisinin doğum günü pastasını tepeleyen devrimci Ferhat’la tokatlıyor.

Kısacası yazar, düşüncenin eylemle, emekle gerçeğe dönüşebileceğinin simgesi sayılan dev gövdeli, küçük başlı ölümsüz mitolojik Yunanlı Herakles’le biz ölümlüleri bir yarışa, sınava sokuyor. Dahası yaşadığımız şu cinayet ortamında zihnimizi güncelleyip, payımıza düşenle hepimizi bir hesaplaşmaya davet ediyor.

Hasan Kıyafet’in yaşananlardan ve yaşayan kişilerden yola çıkarak kendi gerçekliğini ustalıkla okuruna sunduğunun kanıtıdır bu öyküler. Ve son bir şey söylemekte sakınca görmüyorum, ilk romanından son kitabına kadar Hasan Kıyafet bizim insanların tek ve kocaman bir romanını bize (okura) parça parça ( kitap kitap ) sunmuş gibi geliyor bana.