Yaşar Kemal’in memleketinde onun doğup büyüdüğü topraklarda büyük bir organizasyon ile düzenlenen Yaşar Kemal Sempozyumu’nu tüm etkinlik içinde apayrı bir yere koymak gerekiyor.

Osmangazi Korkut Ata Üniversitesi’nin yemyeşil kampusu içendeki konferans salonunda yapılan toplantı tam bir nitelik fırtınasıydı.

Adnan Binyazar’ın kaleme aldığı “Dede Korkut’tan Yaşar Kemal’e Ağıt Kültürü”başlıklı bildiriyi Ebru Onan Aksoy okudu.

Toplantıya Osmaniye neredeyse tam kadro katıldı. Başta Vali Kerem Al, Belediye Başkanı Kadir Kara, Rektör Prof. Dr. Murat Türk, Kültür Müdürü Garip Yılbaşta olmak bütün bir İl yönetimi ellerinden geleni esirgemediler.

Osmaniye’nin konukseverliğini ve Yaşar Kemal’i sahiplenmenin güzel bir örneğini gösterdiler.

•••

Sempozyumun ilk oturumunda Feridun Andaç, kendi özelinden anlatmaya başladı:

-Yaşar Kemal’in kitaplarını okuyarak, ondan etkilenmiş ve öğretmenliği seçerek Çukurova’ya 22 yaşında gelmiş biriyim. Daha sonra Yaşar Kemal’e Çukurova’daki tanıklıklarımı anlatırken bana, isim ve adresler vererek, falanca köye git, orada şunu bul, sana çok güzel Karacaoğlan türküleri söyler demişti.

Daha sonra Yaşar Kemal ile olan yakınlığından çok özel bir bölüm aktardı. O’na “Anılarını yazacak mısın?” diye sorup aldığı yanıtı paylaştı:

-Deli miyim? Benim yaşamım romanlarımda zaten!..

Prof. Dr. Sedat Sever okumanın insanı insan haline getirdiği söyledi. Demokrasi kültürünün de ancak böyle oluşabileceğini sözlerine ekledi.

Kitap okumadığını her fırsatta içtenlikle açıklayan yöneticilerimizin bulunduğu memleketimizde Sedat Hocanın sözleri gayet “iç açıcı” oldu!

Hoca, Homeros, Shakespeare, Kafka ve Hemingway gibi Yaşar Kemal de insanı temel aldığı için ölümsüzler arasına girdiğini sözlerine ekledi.

“Yaşar Kemal Araştırmaları Nasıl Yapılmalı?” başlıklı ikinci oturumu Usta’nın eşi Ayşe Semiha Baban Göğceli yönetti. Prof. Dr. Kenan Mortan ve Prof. Dr. Onur Bilge Kula konu hakkında manifesto niteliğinde iki tebliğ sundular.

Mortan, öncelikle barış temasının en öne alınması gerektiğini söyledi. Yaşar Kemal’in tüm yaşamı ve eserlerinde öne çıkan temanın bu olduğunu belirtti.

Sonra Yaşar Kemal’ın Türkçe’ye 780 kelime kazandırdığını, araştırmalar bu konu üzerinde olmalıydı. Bu kelimelerin gündelik hayata sokulması için neler yapılabilirdi.

Bir de Yaşar Kemal’in romanları, hikayeleri, röportajları dışında tüm yazdıkları bir araya toplanmalıydı. 1960’lardan itibaren siyasetin içinde olan Yaşar Kemal’in gazetelerde sayısız makalesi bulunduğunu söyledi.

Onur Bilge Kula ise konuya bir başka açıdan yaklaşarak, Yaşar Kemal Araştırmalarının eksiksiz olabilmesinin koşullarını sıraladı.

Onur Hoca “örneğin” diyerek başladı:

-İnsanın insanlaşmasından önce barış kurulamaz. İnsanın özgürleşmesidir Barış. Anadolu’nun çok katmanlı dili kültürü atlanarak Yaşar Kemal araştırılamaz. Aynı şekilde çok dillilik, çok dinlilik, çokkültürlülük de atlanamaz.

Onur Hoca, Yaşar Kemal edebiyatında “Trajik Ahlak”a dikkat çekti:

-İnce Memed başına gelecekleri bildiği halde çıktığı yoldan dönmez!

•••

Yaşar Kemal Buluşmaları O’nun köyü Hemite’de Uçurtma Şenliği ile devam etti. Köyün çayırına kurulan büyük sahnede, değerli sanatçılar Mazlum Çimen ile Nida Ateş ve Mehmet Kekse görkemli bir konser verdiler. Onları dinleyenler arasında Hemite Köylüleriyle birlikte Zeynep Oral, Zuhal Olcay, Turgut Kazan, Fahri Aral, Yalvaç Ural, Melih Güneş, Murat Akman, Metin Celal, Faruk Şuyun, Ali Eyüboğlu ile Abdurrahman ve Arif Keskiner kardeşler gibi tanınmış isimler bulunuyordu.

Katılanların ortak yargısı şu idi:

-Yaşar Kemal ile yıkanıp paklandık!

NOT: Çekimlerini geçen ay yaptığımız FATSA’NIN SOYADI TERZİ FİKRİ belgeseli bu akşamdan itibaren hafta boyu Digitürk İZTV’de ekrana geliyor.

24 Nisan Pazartesi: 23.05

25 Nisan Salı: 11.05

27 Nisan Perşembe: 16.40

29 Nisan Cumartesi: 10.25