Türkiye’de geçerli olan, tam tamına bir terör rejimi. Hiç sorgulamadan bunların peşine takılan da sersem. Terör değil, tedhiş. Baş tedhişçi ise, ‘cumhurbaşkanına hakaret’ davası üzerinden insanların ruhuna dehşet salıp sözünü söyleyemez, yapacağını yapamaz hâle getirme, kısacası yıldırma peşinde olanlar.

Erdoğan terörizmi sistemik bir terörizm, yani tedhişçilik: Avukat kılıklı teröristin talebi üzerine soruşturma açmayan savcı biliyor ki, despotun yalakalarına karşı tavır alırsa, değil mesleki, hukuki, mali ve cismî açıdan da tehdit altında Hürriyet’e saldırının başındaki sergerde şimdi ‘Bakan’ yardımcısı. Ali İsmail Korkmaz’ın katili alçakların da kimin himayesi altında oldukları açık. Kimden cesaretin de ötesinde talimat alıyor sokakta sigara içeni 9 günlük komaya sokup da polisten serbest bırakılan ödlek şerefsiz, Firuzağa canileri, daha evvelsi gün tek bir insanın evine palalarla satırlarla yirmi kişi saldırıp polisin kılına bile dokunamadığı sapık Ensarîler.


Bütün bu alçaklıkların kaynağı kim; söylesek içeri atılırız; ama, sırf bu laftan ötürü de bizi içeri alacak/attırtacak bir şerefsiz kesinlikle çıkar.

İşte bunları hissettirtmek insana, başlı başına terör, yani tedhiş; bu rejim de doğrudan doğruya tedhişçi: Türkiye’de tedhişle/terörle mücadelenin tek bir içeriği vardır; o da, Erdoğan rejimine karşı mücadele etmek.

“Ben sana (ikinci tekil şahıs) sen (ikinci tekil şahıs) demiyorum ki, sayın diyorum” diyen biriyle karşı karşıyayız. Böylesi bir canlıyı “bugün söylediği, dün veya geçen gün/ay/yıl söylediğini tutmuyor” diye eleştirmek, hakikaten geri zekalılık ve de böylesi birini -istemeden de olsa- iktidarda tutmanın sihirli formülü: Elemanımızın bir cümlesi diğerini değil, kurduğu cümlenin başı ile sonu da değil, bir önceki kelimesi ile bir sonraki kelimesi birbirini tutmuyor; ki, böyle bir canlının çıkarttığı sesler üzerinden muhalefet yapmak, kediye “iyi/güzel miyavlayamıyorsun” diye tarizde bulunmaktan daha etkili olamaz.

RTÜK, doğrudan doğruya sistemik bir terör aparatıdır; Hurşit Külter nerededir, bunun cevabı, olmadı hesabı verilmelidir; Tahir Elçi zavallı bir alçağın kurşunuyla can vermiştir; ama katili kolektiftir, Erdoğan terörizminin birer dişlisi ve/veya maşası olarak iş gören -savcısından RTÜKçüsüne- bir aparatçikler yığını.

Ama yine de şunu kaydetmeden bitirmeyelim: Şebnem Korur Fincancı gibi bir teröristi hücreden salıverirsen, tabiî ki IŞİD’ci kılığına girmiş ‘paralel’ciler de bundan cesaret alıp hava limanında katliam yaparlar, yerli işbirlikçilerinin desteğiyle; sırf Bahçeli genel başkanlıktan düşsün diye. Saçmaladığımı sanmayın; Metiner veya ‘jöleli’ gibi bir şey olsaydım, bu cümlenin ardından, “biliyorsunuz, Hitit’ler de Titanic’i batırtmışlardı sırf benim saçlarım dökülsün diye” de diyebilirdim.