‘Çeyiz Devesi’, düğün evlerinde herkesin ilgi odağı olurken, daha çok çocuklar için bir görsel şölene dönüşüyor; etrafında halkalar oluşturuyorlar.

Yaşatılan düğün gelenekleri

Nevzat Çağlar TÜFEKÇİ

Pandemiyle ilgili kısıtlamaların kalkmasıyla, düğünler de serbestçe yapılmaya başlandı. Düğünlerde bazen, eski gelenekler de yaşatılmaya, eski usul görsellikler de sürdürülmeye çalışılıyor. Eskiden gelinin at üzerinde gezdiği törenler olurdu. Bu gelenek, Milas’ın bazı köylerinde az da olsa devam ettiriliyor. Geleneksel düğün görsellerinden birisi de çeyiz devesi örneği. ‘Çeyiz Devesi’ geleneği çok yaygın olmasa da, Bodrum’da düğün öncesinde, damat evinden gelin evine gönderilen hediyelerin sunumu için bu gelenek sürdürülüyor. ‘Çeyiz Devesi’, düğün evlerinde herkesin ilgi odağı olurken, daha çok çocuklar için bir görsel şölene dönüşüyor; etrafında halkalar oluşturuyorlar.

Bodrumlu Sosyolog Elif Somay Kara, Çeyiz Devesi'nin Bodrum’un geleneği olduğunu belirterek, “Düğünden yaklaşık bir hafta önce damat evinden gelin evine deve ile ‘ağırlık’ adıyla bilinen bir takım çeyizlikler getirilir. Damadın ailesi ve davul zurna eşliğinde gelinin evine yürüyerek getirilen devenin üzerindeki küfelere helva, kuruyemiş, kahve vb. konurken; diğer tarafa genellikle sandık yerleştirilir. Gelinlik, ayakkabı, diğer kıyafet ve gereçler; bu sandığın içindedir. En üste de bir el dokuma halı konulur. Gelin evi de gelen konuklara yöresel yemekler ikram eder; birkaç saat, küçük bir düğün havasında geçer. Milas’taki bu düğün, mutlaka Bodrum bağlantılı olmalı. Milas’ta at figürü vardır; bazı gelin alma törenleri at üzerine gelin bindirilerek olur” dedi.

Ağaçlıhöyük köyünden Zeki Çalar, çocukluk yıllarında böyle bir adet olduğunu hatırladığını belirtirken, Mehmet Karaca da, Çeyiz Devesi'nin Bodrum ve yöresinde Yörüklerin çeyiz taşıma geleneği olduğunu söyledi. Milas Çamovalı köyünden Turgut Asar ise şunları söyledi: “Bizim Yörüklerin bir geleneğiydi düğünden bir hafta önce perşembe günü, gelinin çeyizleri develerle davul zurna eşliğinde alınıp, yeni evine getirilirdi.Aynı develerle düğünün ekmeklik buğdayları için tahıl öğütmek üzere un değirmenine gidilirdi. Kervanı korumak amacıyla silahlı üç beş kişi bulunurdu. On-onbeş dakika ara ile kurusıkı atarak çevreye duyurulurdu. O develer dönüşte düğün kış mevsimindeyse, ormandan odun taşırdı. Düğünler iki gece üç gündüz sürerdi. İki gece düğün ateşi yanardı. Duvak cuma günü yapılırdı. Salı akşamı başlayan düğün, cuma günü akşamüstü biterdi bu süre içinde gelen giden misafirlere yemek ve isteyene alkolde verilirdi.”