Fakir Baykurt 2021 Ödülü’nü alan Emre Ergel, “Kitaba ismini veren öykümün kahramanı Vietnam’ın gerçek tarihi ile birlikte özel tarihiyle yüzleşiyor” dedi.

Yazarken ödeşiyor ve hesabı kapatıyorsunuz

Anıl VARLI

Boğaziçi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi’nden mezun olan Emre Ergel, uzun yıllardır finans sektöründe yönetici. Profesyonel iş yaşamıyla birlikte edebiyatla bağı da sürmüş. Öyküleri edebiyat dergilerinde yayımlanmış. Bu yıl ‘Yiyader’ adlı öyküsüyle ‘Yetişkin’ dalında Fakir Baykurt Öykü Yarışması Birincilik Ödülü’nü kazandı. Pandemi süreci onun için yazmaya daha fazla vakit ayırdığı bir süreç olmuş. 15 öykünün yer aldığı ilk kitabı “Saygon’da Kızarmış Kurbağa” Darlion Yayınları’ndan çıktı. Ödül alan öyküsü de bu kitapta… Ergel, sorularımızı yanıtladı.

Uzun yıllardır yazıyorsunuz sanırım. Salgın sürecinde çalışmalarınızı basılı hale getirmek için bir fırsat mı oldu?
Bernard Shaw’e bir kokteylde ‘Mesleğiniz nedir?’ diye sorulur. ‘Yazarım’ der. ‘Kitabınız var mı?’ diye sorulunca ‘Henüz hiç yazmadım’ der. Sanırım yazı kendi kendine konuşmakla insanın kafasında başlayan bir süreç. Kabuk bir yerde çatlıyor. O zaman yazdıklarınız somutlaşıyor. Ben de, ilk gençliğimde şiirle başladım yazmaya. İlk kitabım yayımlanana dek uzun yıllar öykülerin sahneleri ve kahramanlarını kafamda kurdum, evirdim çevirdim. Pandemi sürecindeki kapanmalarda “İşte fırsat” dedim. Plot dediğimiz olay örgüsünü, dramatik kurguyu ve kahramanları ne kadar somut kurgularsam öykü o kadar hızlı çıkıyor ortaya.

Kitabınız ismi ilginç. Kapakta da foto muhabiri Eddie Adams’ın Pulitzer ödüllü fotoğrafından çizgiler kullanılmış. Neden Vietnam?
Kitabımda her kesimden okuyucunun kendinden bir şey bulacağı öyküler yer alıyor. Kitaba ismini veren öyküde zenginleşen bir adamın sonrasında yaşadığı pişmanlıklar ele alınıyor. Vietnam’ın tarihiyle yüzleşirken kendi özel tarihinin açmazlarına çarpıyor, tabağına gelen kurbağa ile.

Kitapta yer alan ‘Yiyader’ adlı öykünüzle Yetişkin dalında Fakir Baykurt Birincilik Ödülü’nü aldınız. Bu öykü günümüzün en kritik sorunlarından genç işsizliğini de ele alıyor değil mi?
Seçici kurul ödülün verilmesinin gerekçesini “Fantastik öğeler içeren farklı kurgusuyla, öykülemedeki başarısı, yalın, içtenlikli anlatımı, iyi dil kullanımıyla; ironik toplumsal göndermeleri, akılda kalıcı, canlı karakterler oluşturabilmesi” olarak açıklamış. İşsizliğin giderek can yaktığı bir düzene düşüyoruz. Öyküm, genç işsizliği temasını odağına alıyor gibi görünmekle birlikte ülkenin ve dünyanın giderek istihdam yaratmaktan uzaklaşan, grotesk, karanlık atmosferine parlak, fantastik sonuyla dil çıkartıyor.

Karakterlerinizi yaratırken elinizdeki en büyük güç nedir?
Hayatın içinden, sıradan karakterler gibi görünmekle beraber ortak özellikleri farkındalıklarının yüksek, algılarının açık olması. Tarkovski’nin dediği gibi, “çocukluğunun erken dönemini anımsamak” sanatçıya eşsiz ufuklar açıyor. 1,5 yaşımdan sonrasını iyi anımsamam kahramanlarımın geriye dönüşlerinde elimi kuvvetlendiren bir destek sağlıyor.

Yazmanın size sağladığı en önemli katkı nedir?
Yazmanın sağaltıcı bir etkisi var. Ödeşiyor ve hesabı kapatıyorsunuz. Empatide en sınır noktaya gidip kamp kurabiliyorsunuz. Size en zıt karakteri yaratırken bir anda David Lynch’in filmlerindeki gibi karakter geçişimi yaşayabiliyorsunuz. Dönebiliyorsanız, sorun yok. Ben oyunculuktan esinlenerek türettiğim metot yazarlığı yöntemiyle yazıyorum. Karakterlerime uzaktan bakmıyorum, gidip bir süreliğine onların içine giriyorum. Okuru yakalayan bir içtenlik varsa, nedeni bu olsa gerek.