Suudi Arabistan ile Birleşik Arap Emirlikleri’nin (BAE) başını çektiği koalisyon güçlerinin Yemen’in kuzeyindeki Sada iline yönelik hava saldırısında çocukları taşıyan bir otobüsü vurup çoğu çocuk 50 kişiyi öldürmelerine bakalım dünyadan ne tepki gelecek? Suriye’de sonradan gerçek olmadığı ortaya çıkan onca yalan katliam haberleri için harekete geçen dünya vicdanı (!) bakalım Suudi-BAE katilliği için de sızlayacak mı?

Bunun yanıtı bence malum, hiçbir şey olmayacak. Olmayacak çünkü Yemen’deki son katliam dahil yaşanan trajedide başta ABD-İngiltere olmak üzere tüm Batı sorumlu. 2015’te Suudi Arabistan öncülüğündeki koalisyon güçlerinin Yemen’i işgaline ABD’nin başından beri istihbarat paylaşımı yapıp, hava yakıt ikmali sağlayıp, mühimmat verip desteklediğini, İngiltere’nin Suudi Arabistan’a Yemen’de kullanılmak üzere silah sattığını, Yemen’deki işgal güçlerini eğittiğini bilen herkes son katliama da göz yumulacağını bilir.

Önce şunu netleştirelim; hava saldırılarının liderliğini Suudi Arabistan yapmakta ama şu sıra Yemen’de inisiyatif tamamen Birleşik Arap Emirlikleri’nde (BAE). Buradan Suudi’nin bu işte parmağı olmadığı sonucu çıkmasın, ancak Suudi Arabistan, Yemen’deki kirli işlerini artık BAE’ye yaptırmakta. Yemen’in güneyinde 1.000’den fazla Emirlik kuvveti var. Güneydeki yerlileri eğiten de BAE. BAE’nin Kolombiya’dan kiraladığı paralı askerleri de Husi güçlerine karşı kullandığı sır değil. Suudi Arabistan’ın Sudan’dan asker getirtip savaştırdığı gibi yani. BAE liderliğindeki güçler, Husiler için çok önemli olan Hudeyde limanını ele geçirdikten sonra Husi bölgelerinde ciddi bir kıtlık sorunu da baş gösterdi. Çıbanın başı Suudi ise, alt tarafı da BAE’dir.

Biz son müdahaleyi biliyoruz ama Suudi Arabistan’ın Yemen’e müdahalesi yeni değil. İki ülke 1943’te bir de sınır savaşı yaşadı. Bu sınır anlaşmazlığı 1990’lara kadar çatışmalar halinde devam edegeldi hep. 2000 yılında yapılan bir anlaşmayla sözümona sonuçlandı bu çatışmalar ama 2015’te İran etkisini bahane ederek Suudi Arabistan müttefikleriyle beraber yeniden ancak bu kez çok vahşice çullandı bu güzel ülkeye. Suudi krallığının Vahhabi ideolojiyi yaymak için okullar, medreseler açmasına rağmen Husileri etkisizleştirememesi ilk etken tabii.

İran’ın yönlendirdiği iddia edilen Husilerin İran çıkarları için faaliyet gösterdiği gerçek değil. Husiler, hem Sana’nın kendilerini yok sayan politikalarına hem de Suudilerin hem ülkeyi hem de kendilerini Vahabileştirme projesine isyan ettiler. 2011’de patlak veren “Arap Baharı”nın Yemen’de bir iktidar değişikliği gerçekleştireceğine yönelik umutlarını yitirdiklerinde de silaha sarıldılar.

BAE destekli kuvvetlerin silah, sayı ve para konusunda muazzam bir avantajı var, ama Suudi-BAE’nin bir zafer kazanmasına yine de olanak yok. Husiler Yemen nüfusunun çoğunun yaşadığı topraklarda hâlâ çok güçlü. Herkes kabul ediyor ki Husiler gerilla savaşında da düzenli ordulara kök söktürecek bir başarı sergiliyor. O nedenle krizin siyasi müzakereden başka çözümü yok. Bunu özellikle işgal ettikleri günden bugüne çok sayıda kayıp veren Suudi-BAE ikilisi iyi bilmekte.

Bu iki ülkenin Yemen işgali tam bir başarısızlık oldu. Yemen bu ikili için tam bir bataklık durumunda. Hadi iktidarda değil, müttefikleri birbiriyle savaşıyorlar, ayrıca El Kaide de yeniden güçlenmiş durumda. İran’ın emirleriyle hareket etmemelerine rağmen Husiler İran’dan elbette destek alıyorlar. Bu destek Riyad’a askeri anlamda her geçen gün güç kaybettiriyor.

Yarısı siviller olmak üzere 20 bin kişi savaşta yaşamını yitirdi. Hastalık, kıtlık ileri düzeyde, artık bir insani felakete dönüşmüş durumda. Geçen yıl açlıktan, hastalıktan ölen çocukların sayısı 50 bini geçti. Birleşmiş Milletler’e göre, Yemen nüfusunun yüzde 75’inin yardıma ihtiyacı var,11 milyondan fazla insan “akut ihtiyaç” kategorisine giriyor. Yemen geçen yıl dünyanın en büyük kolera salgınını yaşadı.

Suudi-BAE insan hakları örgütlerince, sivil toplum kuruluşlarınca insan hakları ihlali yapmakla suçlandılar defalarca. BM bu konuda kılını bile kıpırdatmadı. İngiltere’de Suudilere verilen silahların Yemen’de kullanıldığını söyleyip baskı yapan milletvekillerine, İngiliz hükümetinin verdiği yanıt “Suudilere satılan silahlar silah satış politikamıza uygundur” oldu sadece.

Bunlar mı durduracak Yemen’deki kıyımı? Ya da Ahed Tamimi’nin saçıyla başıyla uğraşan, Yemen’deki savaşa kendi mezhebinden bakan İslamcılar mı? Bunların varoluşları zaten bütün savaşların nedenidir, ne durdurması?

Dünyayı aklı havada olanlar değil, sol yumruğu havada olanlar kurtaracak.

Bir gün mutlaka.