'Yemeyelim birbirimizi' çağrısı
Türkiye’de yeni rejimin merkezinde duran Zaman gazetesi, dünkü sayısında devletin zirvesindeki çatışma için...
MİT-EMNİYET-YARGI KAVGASI. İKTİDAR NİMETLERİNİ TEKRAR AKILLARINA GETİRDİ
'Yemeyelim birbirimizi' çağrısı
Türkiye’de yeni rejimin merkezinde duran Zaman gazetesi, dünkü sayısında devletin zirvesindeki çatışma için kapsamlı bir itidal çağrısı yaptı. Sürmanşetine Fethullah Gülen’in Erdoğan için verdiği geçmiş olsun mesajını koyan gazete sembolleri Ekrem Dumanlı ve Ali Bulaç aracılığıyla da hükümet ve Cemaat’e yemeyelim birbirimizi çağrısı yaptı.
Cemaat’e ve Gülen’e en yakın isimlerden Ali Bulaç ‘Fitne’ başlıklı yazısında bugün çatışan güçlerin kaynakları adil bölüşmeleri durumunda sorunun kalmayacağını işaret etti. Bulaç iktidara, ‘Yönetim sanatını bilen yöneticiler, adaletle, estetikle ve erdemle iktidarı paylaştırırlar (…) "Rabbenâ hep bana" diyen tüccar bir-iki defa kazanır, ama eninde sonunda kaybeder. Siyasette de sürekli kazanmanın yolu, katılımı sağlamak, kaynaklar üzerinde tekel kurmaktan, temellükten kaçınmaktır.’ sözleriyle seslendi ve çatışmasızlığın formülünü yazdı.
Bulaç, cemaat ve tarikatların siyasal sisteme katılımıyla Türkiye’de yeni bir demokrasi deneyimi (!) oluştuğunu, AKP’nin geçmişteki Milli Görüş çizgisini gözden geçirerek, cemaat ve tarikatların desteğiyle iktidarı elde ettiğini yazdı. AKP’nin iktidar olma sürecinde siyasal İslam (AKP) ve sosyal İslam’ın (cemaatler) ittifak yaptığını vurgulayan Bulaç, bu birlikteliğin Türkiye’yi ekonomik, bölgesel ve sivil siyaset alanlarında başarıyla buluşturduğunu ifade etti.
Yazısının başlangıcında işaret ettiği ‘hep banacılığı’ ‘fitne’ olarak adlandıran Bulaç, AKP ve Cemaat’in bugün bu fitneden uzak durarak birlikte ve dayanışma içerisinde yürümesinin zorunlu olduğunu söyledi ve “Kardeşçe, adaletle, paylaşarak ve fedakârlık yaparak yolumuza devam etmekten başka seçeneğimiz yok” sözleriyle yazısını sonlandırdı. Bulaç’ın Türkiye’de bugün iktidarda olan siyasi ittifak zemininin Ortadoğu’nun geleceği açısından da kritik olduğunu söylemesi dikkatten kaçmadı.
‘DÜŞMANLARIMIZI SEVİNDİRMEYELİM’
Zaman’ın Genel Yayın Yönetmeni Ekrem Dumanlı da benzer bir çağrıyı ‘Aman dikkat’ başlıklı yazısında yaptı. Ortaya çıkan sorunun Cemaat-AKP kavgası olarak anılmasının yarattığı psikolojik baskıyı üzerinde taşıdığı gözlenen Dumanlı, ‘Yok, böyle bir şey! Bazıları suret-i haktan görünüp çoktan beri arzu ettikleri 'cemaat-parti kavgası'nı körüklemek istiyorlar. İyi niyetli olmasına rağmen heyecanına kapılıp bu derin plana kendini teslim edenler çıkabilir, ama aslolan güncel telaşlara kapılmamaktır. Meseleye akılla vicdanla yaklaşınca karşımızda bir tuzak olduğunu herkes görecektir.’ dedi.
Dumanlı, MİT-PKK ilişkisinin bugün ortaya çıkmadığını, sorunun AKP’den kaynaklanmadığının altını da kesin bir dille çizdi: ‘MİT-PKK ilişkisini kuran da, yaşatan da AK Parti değil. Dolayısıyla, sanki bu tablonun sorumlusuymuş gibi tanıtılması ve süreci sahiplendirilmesi Türkiye'yi yanlış bir yere doğru savuruyor.’ diyen Dumanlı, böylece son günlerde Cemaat’e yakın kesimlerde MİT-PKK-AKP ekseninde yapılan tartışmalara da bir bakıma set çekti. Bulaç’a benzer barış istemini tekrarlayarak yazısını bitiren Dumanlı, ‘Aman dikkat! Ortaya çıkan manzaraya en çok sevinenler, AK Parti ve cemaate karşı öteden beri düşmanlık besleyenlerdir. Onları bu kadar derin sevince boğmanın hiç kimseye faydası olamaz...’ dedi.
“TEMİZLİK, ANKARA’YA RAĞMEN SÜRECEK”
Emniyet-MİT ilişkileri denkleminin içinde biri olan Taraf yazarı Mehmet Baransu ise dün yazdığı yazısında, her şeye rağmen MİT içindeki temizliğin devam edeceği görüşünü savundu. Baransu yazsında; “Bu süreç aslında MİT içindeki derin yapıların temizlenmesini engellemeye yönelik çabadan başka bir şey değil. Ve bu temizlik, Ankara’ya rağmen devam edecek diye düşünüyorum?” dedi.
Mehmet Baransu, Uludere katliamı sonrası MİT'le ilgili iddiaları ortaya atan kişiydi. Bu süreçte Başbakan Erdoğan'la yaşadığı tartışma kamuoyu önünde cereyan etti. Şimdi ise daha temkinli davranarak doğrudan başbakanı suçlamaktan kaçınıyordu. “Çok iyi biliyorum ki Sayın Erdoğan’ın dünya lideri olabilmesi için yıllarını harcayan birçok kişi bu durumdan çok rahatsız. Bu rahatsızlıklarını da bana iletiyorlar. Ama aralarında var olan iletişim sorunu nedeniyle bunlar sadece kalplerinde kalıyor ve kendisine söyleyemiyorlar. Eğer bir yıllık süreç acemiler kadrosu yapılanması değilse, Truva atı olması sadece partiyi, Başbakan’ı değil, ülkeyi de felakete götürür. Derin devletin istediği tam da bu” diyerek “temizliğin” devam edeceğini iddia ediyordu.
SAVAŞMA PAYLAŞ
Hükümet ve Cemaat arasında bugün yaşanan kriz, eski rejim tasfiye edilirken ittifak kuran kesimlerin yeni rejimde iktidarı ve kaynakları ne şekilde paylaşacağında düğümleniyor. Geçtiğimiz hafta yine Cemaat’in temsilcilerinden Hüseyin Gülerce de köşesinde krizin iktidarın paylaşılmasına dair olduğu yorumunu destekleyen bir yazı yazmıştı. AKP’nin cumhurbaşkanlığı yetkilerinin ne olduğuyla ilgili net görüşünü ortaya koyması gerektiğini ifade eden Gülerce, bunun çözüm noktası olarak da yeni anayasa sürecini adres göstermişti. Önümüzdeki günlerde krizin seyrini, tarafların yetki ve kaynakların, siyasi ve ekonomik rantın nasıl paylaştırılacağı hususundaki yaklaşımlarının belirleyecek olduğu görülüyor. BirGün