Türkiye, tarihinin değil ama yakın tarihinin en büyük göç akınıyla karşı karşıya. Bu göçler, bireysel göçlerde olduğundan çok daha sert ve şiddetli çatışmalardan kaynaklanıyor. Ancak bütün göçler, şu veya bu şekilde bir çatışma ve güvensizlik ortamı algısı ile başlar. Bu, can havliyle Avrupa’ya ulaşmaya çalışan Suriyeli için de böyle, daha hesaplı yaşam tarzı için Akdeniz ülkelerine göç eden emekli Alman için de böyledir.

AFAD ve BMMYK kaynaklı resmi kayıtlara göre, 2016 başı itibariyle Türkiye’de kayıt altına alınmış Suriyeli mülteci sayısı 2 milyon 560 bini geçmiş. 300 bin kadar da Suriyeli olmayan mülteci söz konusu. Tahminimizce bunların 3’te biri kadar da, kayıtdışı, düzensiz göçmen vardır. Bunun bir kanıtı, geçen yıl Türkiye’den Avrupa’ya ulaşmış olan toplam mülteci sayısının bir milyon dolayında olması ve bunların sadece küçük bir azınlığının Türkiye’de kayıtlarının bulunmasıdır.

2011 ilkbaharında başlayan Suriye krizi ile tetiklenen bu büyük göç, aynı zamanda yoğun bir bilgi kirliliğine de yol açtı. Hasbel kader okur yazar olan herkes Suriye ve göç uzmanı olmuş durumda. Bunların bir kısmının ciddi desteğe ihtiyacı var. Yani amme hizmeti olarak yazıldı bu yazı.

O nedenle, bazı noktaların altını çizip bir kaç istatistik ve tarihsel gerçeği paylaşmak istedim. Bunların bir kısmı, kendi yaptığım araştırmalara dayanıyor, bir kısmı ise resmi istatistiklere ve başka araştırmacıların bulgularına.

Göç bize yabancı değil

Türkiye veya Anadolu kabaca 70 bin yıldır bir göç güzergahı olagelmiştir. Cumhuriyet döneminde de yaklaşık 2 milyon kişinin yer değiştirdiği zorunlu nüfus değişimi ile başlayan kitlesel göç akınları, irili ufaklı pek çok başka göçle devam etmiştir.

1970’lerden bu yana sırasıyla Afganlar, İranlılar, Iraklı Kürtler, Bulgar Türkleri, Bosnalılar ve bugün de Suriyeli ve Iraklılar Türkiye’ye geldi.

Yani sanılanın aksine bu topraklarda çok göçmen kökenli var. Yurtdışından gelmeyenlerin önemli bir kısmı da büyük ihtimal ülke içinde göç etmiştir.

Kabaca her 10 aileden biri de yurtdışına göçmen göndermiştir. Bu oran Kürt ailelerde 10’da üçe çıkmaktadır.

Suriyeliler

İstatistikler ve kayıtlar tam ve doğru tutulamıyor da olsa tahminlerimize göre, Türkiye’de ikamet izinli, mülteci, “misafir” ve düzensiz yani yeterli veya geçerli izne sahip olmadan kalan yabancıların toplam sayısı muhtemelen 5,5 milyon dolayındadır. Bu sayıya Suriyeliler dahildir. Bu hesapla Türkiye’nin nüfusu da gayri resmi olarak kabaca 83 milyon dolayında olmalıdır.

Suriyelilerle ilgili kaygılar yaygın ve cok ciddi bir düşmanlık ta hızla gelişiyor gibi. Ancak tavırlar kesimden kesime değişiklik gösteriyor.

Türkiye’ye gelen Suriyelilerin yarısı çocuk ve gençlerden oluşuyor ve bu Suriye’nin iç savaş öncesi nüfus yapısını yansıtıyor. Ancak özellikle sınır şehirlerinde bu yoğun çocuk nüfus eğitim ve bakım hizmetleri açısından kriz yaratabilecek durumda. Onun dışında genel olarak Suriyeli nüfus Türkiye nüfusunun içinde kaynayıp gidebilecek sayı ve nitelikte.

Mültecilerin Türkiye’ye çok maliyet getireceği yönündeki kaygıları anlamakla birlikte altından kalkılmayacak bir durum olduğunu düşünmüyorum. Toplam Suriyeli mülteci nüfus Türkiye nüfusunun yüzde 3’ü, bunların bütçeye etkisi de yüzde 3 dolayında. Ya da devede kulak. Bunun yanında gelenler hem ekonomiye hem kültüre katkıda bulunuyorlar. Bazı sektörlerde ucuz emek sömürüsü bayramı yaşanıyor büyük ihtimal. Bu konuda acil önlem alınması lazım. Suriyeliler bazı sektörlerde rekabeti artırmış olabilir ama bunu önlemenin iyi yolu bütün çalışanları, kökenine bakmaksızın korumak.

Hacettepe’den Murat Erdoğan’ın Ankara’da bir toplantıda belirttiğine göre 500’den fazla Suriyeli üniversite hocası mülteci varmış Türkiye’de. Öğretmen de, doktor da, mühendis de vardır. Suriyeli tutuklu sayısı da toplam tutukluların sadece yüzde 1’i kadarmış.

Bunun yanında şu veya bu şekilde AB ve diğer ülkelerin milyarlarca dolarlık hibe destekleri de geliyor. Ama yine de şikayetçiyiz. Bu durumda aynayı kendimize tutmalıyız.

Gurbetçi Türkiyeliler

Yurtdışında yaşayan Türkiye vatandaşı veya Türkiye doğumlu insan sayısı da 5 milyonun üzerindedir. Çoğu Avrupa’da olmak üzere bir milyondan fazla Türkiyeli başka ülke vatandaşlığına geçmiştir.

BMMYK ve OECD verilerine göre 1980 askeri darbesinden 2015’e dek 1 milyondan fazla Türk vatandaşı sanayileşmiş ülkelerde sığınma başvurusu yapmıştır.

İngiltere İçişleri Bakanlığı verilerine göre son 10 yılda 5 bin dolayında Türk vatandaşı girişimci, işadamı ve serbest meslek erbabı İngiltere’de iş kurmuştur.

Avrupa’da yaşayan Türkiyeliler arasında işsiz olanlar ve devletin verdiği sosyal yardımları alanları oranı o ülkelerin ‘yerli’ vatandaşlarına kıyasla daha yüksektir.

Avrupa’da yaşayan Türkler göç ettikleri ülkelerde kendi dilleri, kültürleri ve gelenekleri çerçevesinde yasamaktalar. Bu ülkelerde yüzlerce cami, köy derneği ve benzeri toplum kuruluşları oluşturmuş ve hatta döner kebabı bazı ülkelerde popüler hale getirmişler.

Özetle bir kaç milyon Suriyeli akrabalarının yanına gelmiş ve Arapça konuşup shawarma (Arap döner dürüm) yemiş olabilir. Dünyanın sonu değil. Sevgililer gününüz mutlu olsun.

İyi pazarlar ve bol şanslar.