İdiz, "Tüm fobiler kötüdür. Ama sorulması gereken soru Ruslara karşı yaygın bu fobi nasıl bir anda ortaya çıktı? Avrupa’da Rusya’ya karşı birikmiş korku ve endişeler vardı ki savaşla birlikte bir anda ortaya çıktı" diyor.

Yeni bir düzen doğuyor

Y. Emre Ceren

Rusya’nın Ukrayna’yı işgali sürerken bir yandan da hem doğuda hem de batıda ülkelerin tarafları belirginleşiyor. Her gün yeni yaptırım kararları gelirken Rusya bir yandan savaşı sürdürüp, bir yandan barış görüşmeleri yapıyor. “Çok uzun yıllardır Batı hegemonyasındaki dünya yerini çift kutuplu bir dünyaya bırakacak mı? Yaptırımların karşılığı var mı?” gibi konu başlıklarında Dış Politikalar Uzmanı Semih İdiz ile söyleştik.

Rusya’nın Ukrayna’ya yönelik açtığı savaşla birlikte artık tek kutuplu dünyanın sona erdiğinden bahsedebilir miyiz?
Çift kutuplu dünyadan, yeni bir soğuk savaştan söz etmek mümkün. Amerika ve Batı ile kavgalı olan ülkeler, şimdi Rusya’nın etrafında dolaşacaktır. Çin ve İran bunların başında geliyor. Çin’in ve İran’ın kendilerine has stratejik hesapları da var. Bu hesaplar bir noktadan sonra Rusya’yla örtüşmeyebilir. Yani Rusya’nın bu iki ülkeye çok uzun vadeli olarak güvenebileceğini düşünmüyorum.

Batı’dan üst üste gelen yaptırımlar sizce Rus-Çin ekonomisini sarsar mı?
Batı’dan gelen bu yaptırımların Rus ekonomisini sarsacağı muhakkak ama Çin ekonomisini sarsabileceğini pek zannetmiyorum. Sarsarsa da bankacılık sektöründeki sorunlar açısından sarsabilir. SWIFT yasaklamaları vb. Rusya ile Çin arasındaki transferleri engelleyebilir. Çin enerjiye muhtaç bir ülke, enerji girdileri daha da artabilir, daha da pahalanabilir. Her ne kadar enerjiyi Rusya’dan almaya devam edecekse de fiyatta artış Çin’i etkileyebilir. Unutmamak lazım ki Çin ekonomisi ile Batı ekonomisi ciddi şekilde entegre ekonomiler. Çin, Batı olmadan yapamaz, Batı da Çin olmadan yapamaz. Bu yüzden uzun vadede Çin kendi çıkarlarını kollar.

Batı’da petrol, doğalgaz, kömür gibi yakıt fiyatlarında artış söz konusu. Bu yaptırımlar, yaptırımları uygulayan Batı’yı etkiler mi?
Bu yaptırımlar elbette Batı’yı da etkiler. Batı bunun maliyetinin olacağını görerek bu yaptırımlara başladı. Ama görüldüğü gibi çok ciddi bir biçimde birleşti. Bu birleşme de bize Batı’nın Rusya’yı çok ciddi bir tehdit olarak gördüğünü gösteriyor. Tarafsızlık ilkesini benimseyen İsviçre, İsveç, İrlanda gibi ülkeler dahi Rusya’ya karşı bloka dahil oldular. Bu tabii ki yenidünya düzeninin alt yapısını oluşturabilecek bir gelişme.

NATO ve AB ülkelerinin Ukrayna’ya yönelik silah ve para destekleri sürerken liderlerin birbiri ardına hiçbir türlü savaşa asker yollamayacağız demesini nasıl yorumluyorsunuz? Sizce Ukrayna gözden çıkarıldı mı?
Ukrayna gözden çıkarılmadı, çıkarılsa bu kadar yardım gönderilmez, yaptırım uygulanmazdı. Ama Batı, Ukrayna için savaşmaz, savaşamaz. Çünkü Ukrayna NATO ülkesi değil, yani yükümlülüğü yok. Manevi sorumluluğuna gelince de savaşmak istese bile Rusya’yla o büyük savaşı göze alamaz. Şimdiden Putin nükleer silahlardan söz etmeye başladı. Bu şaka gibi görünebilir. Ancak gerçekten nükleer silahların kullanıldığı bir savaş ortamına girilirse bu tüm dünya için bir felaket olur. Batı bunu göze alamıyor, bu yüzden Ukrayna’ya asker göndermiyor.

Rusya yönetimi Rusya etrafında kümelenen NATO ablukasına karşı olduğunu belirtmişti. İsveç ve Finlandiya’ya yönelik üstü kapalı tehditlerde bulunmuştu. Sizce Ukrayna’dan sonra Rusya’nın NATO ablukasını gerekçe göstererek savaşı sürdürme planı var mı?
Savaşı sürdürme planı olsa bile, dünyanın Ukrayna savaşında gösterdiği tepki karşısında Putin’in bunu defalarca düşünmesi gerekecek. Ayrıca Finlandiya, Ukrayna, Belarus, Moldova gibi ülkeler Rusya Federasyonu’nun parçası değiller. Finlandiya hariç bu ülkeler Sovyetler Birliği’nin bir parçasıydı. Yani Putin’in bu tehditleri Batı’da aynı zamanda klasik çizginin ötesine geçen tehditler olarak algılanıyor. Batı da buna karşı daha sıkı kenetlenecek. NATO buna karşı kendisini daha güçlü kılmaya çalışacak. Bugüne kadar NATO üyesi olmamış olan eski Doğu Blok ülkeleri, NATO üyesi olmak için daha fazla çaba göstereceklerdir. Dolaylı olarak bahsettiğim şu Putin NATO’yu güçlendiren bir adım attı. NATO tehdidini gerekçe göstererek savaş ilan etti, ama çevresinde NATO çemberini daha da güçlendirdi, sıkılaştırdı. “Batı kendi arasında anlaşamıyor, ben Ukrayna’ya girerim, kimse ses çıkarmaz” diye düşünmüş olabilir. Karşılaştığı görüntü ise bunun tam tersini gösteriyor, Putin stratejik bir hata yapmış olabilir.

Dünyanın geri kalanında bu kutuplaşma nasıl olur?
Buralarda da kutuplaşma kötü seyredecek. Ortadoğu, Libya gibi yerlerde yürütülen vekâlet savaşları daha da şiddetlenebilir. Türkiye’nin Kuzey Suriye’deki varlığını ciddi bir şekilde düşünmesi gerekebilir. Çünkü Rusya’yla İdlib gibi yerlerde karşı karşıya gelebilme ihtimali var. Rusya ile Ukrayna krizi sırasında yürüteceği diplomasinin yansıması orada da olacak. Türkiye şu anda denge politikası uygulamaya çalışıyor, Rusya’yı gocundurmamaya çalışıyor. Ancak bunu ne kadar sürdürebilir muamma. Türkiye, NATO üyesi olarak Batı safındaki yerini iyice belli ettikten sonra, Rusya ile Suriye’deki durumunda gerginlik tırmanabilir.

Çin ve Rusya’ya yönelik yürütülen Batı ablukasında ABD, Çin’i Pasifik’te tutmaya niyetlenmişti, AB’den de Rusya’yı karşılaması beklentisi oluşmuştu. Gelinen noktada AB yeteri kadar bir reaksiyon gösterebildi mi?
AB’nin kolektif bir askeri gücü yok, bu yüzden gösteremedi. Ukrayna savaşıyla birlikte AB bugüne kadar göstermediği kadar kenetlenmiş durumda. Bosna Savaşı’nı hatırlayacak olursak AB ikiye bölünmüştü, hepsi Bosna tarafında değildi, Sırbistan’ı destekleyenler de vardı. Şimdiki duruma bakıldığında AB yekvücut davranıyor. Kendi içinde tek bir çatlak ses çıkmıyor, böylelikle siyasi varlığını hissettirmiş oluyor. AB’nin yaptırımları da ABD yaptırımları kadar Rusya’nın başını ağrıtacak yaptırımlar.

Bu yaptırımlar biraz siyasi şova, taraf almaya dönüştü. Bunu Rus fobisi olarak yorumlayabilir miyiz?
Tüm inançlara, kültüre ve uluslara yönelik fobiler kötüdür. Ama sorulması gereken soru kolektif bir biçimde Ruslara karşı bu fobi nasıl bir anda ortaya çıktı? Demek ki Avrupa’da Rusya’ya karşı birikmiş korku ve endişeler vardı ki savaş ilanıyla birlikte hepsi bir anda ortaya çıktı. Münih Senfonisi’nin bir şefi işten atması, Bolşoy ile ilişkilerin kesilmesi gibi şeyler sanatı savaşa bulaştırmak... Bunlar kabul edilemez gelişmeler. Ama sorulması gereken Rus aleyhtarlığı neden bir anda bu kadar kolektif olarak ortaya çıktı. Araştırılması gereken bu.

Savaşı, Türkiye açısından nasıl değerlendiriyorsunuz?
Gelişmeler izlenmeli. Dünya bir dönüm noktasında, bu süreç Türkiye’yi de etkileyecek. Hükümet Sözcüsü Ömer Çelik, Türkiye’nin Avrupalılığını ve Türkiye’nin NATO’nun kilit taşlarından birisi olduğunu vurguladı. Bunlar önceki dış politikalara dönüleceğini, Cumhuriyet’in Batı’ya dönük diplomasisine dönüleceğini gösteren gelişmeler. Son yıllarda izlenen dış politikalar Türkiye’yi yalnızlaştırdı. Şimdi Türkiye’nin yenidünyada nasıl bir konumda yer alacağını düşünmeleri gerekecek. Bunun için dünya açısından olduğu kadar Türkiye açısından kritik bir noktadayız. Ancak oyun yeni başladı, nükleer silahlardan vb. söz ediliyor olması kurulan oyunun hem ne kadar tehlikeli olduğunu hem de kısa sürede bitmeyeceğini gösteriyor.