“Synthetic Vision” albümünü yayınlayan Güç Başar Gülle seçimlerle ilgili "Sadece ülkemiz için değil dünya için de umutluyum. Siyasi ve sosyal olarak form ne olursa olsun hakiki olan daha fazla net görünür olacağı, sahte olanların ise hayatta yer bulamayacağı bir döneme giriyoruz" diyor.

“Yeni dönemde sahte olana yer yok artık”

Gizem ERTÜRK

Türk müziği, caz ve klasik batı müziği hakkındaki birikimini çeşitli projelerinde ortaya koyan besteci, müzik teorisyeni ve performans sanatçısı Güç Başar Gülle, Synthetic Vision Reverse Perspective’in devamı niteliğinde olan yedinci albümü “Synthetic Vision” Bubinga Records etiketiyle yayınladı. MIAM stüdyolarında kaydedilen albüm, Güç Başar Gülle prodüktörlüğünde 2 ayda tamamlandı. Albümün mastering ve mix’i ise Cem Çatık’a ait. Albümdeki tüm beste ve düzenlemeler Güç Başar Gülle’ye ait. Gülle; “Synthetic Vision” yani Bütünsel Görü’nün insanların kalplerindeki hayata tutunma gücüne destek olması için bir vesile olmasını umuyor.

Synthetic Vision’in sevgi ve hakikat arasındaki ilişkiyi kaybeden modern bireyin kendini tekrar var edebilmesi için çağrı niteliğinde bir albüm olduğunu söyleyen Güç Başar Gülle; kalbimizde hakikatin titreşimine yer açabilmemiz için sessiz bir çığlığın mecaz ifadesi olduğunu sözlerine ekliyor. Synthetic Vision’in duygusal, zihinsel ve fiziksel  olarak hayat ile bütünleşme haline ait  bir görü olduğunu ifade eden Gülle; “Bu görü sayesinde tecrübe ettiğimiz estetik zevk eksikliklerimize rağmen hayat ile tatminkar ilişki kurmamıza zemin hazırlıyor. Bu zemin olanın olduğu gibi göründüğü ve hakikat ile bilgi arasındaki gerçekliğin organik bir şekilde kurulduğu bir nokta. “Synethetic Vision”, bu noktanın caz müziğindeki kurgusu olarak tasvir ediliyor.

Reverse Perspektif albümünden sonra Synthetic Vision’in kendisini çok etkilediğini söyleyen sanatçı, tüm felsefelerin aynı şeyi sorguladığını keşfetmiş. İnsanın olanı olduğu gibi nasıl gördüğü sorusu… İşte bu soru albümdeki aşamalara da esin kaynağı olmuş. Synthetic Vision’i “hakikat ötesi çağda hakikate çağrı” olarak adlandıran Gülle; zamanın ruhuna ilişkin ise “gerçeklikten kaçma” dönemi olarak tanımlıyor. Dijital dünyanın bir süre buna izin verdiğini söyleyen sanatçı bu dönemin de sona ermeye yakın olduğunu ve hakikatle yüzleşmekten başka bir çaremiz olmadığını ifade ediyor.

Caz ve modern müzik diliyle çok boyutlu bir sonsuzluk algısını dinleyicilerine aktarmaya çalıştığını söyleyen Gülle, modern müzik diliyle modern algının formunu aşan bir ifade yaratmaya çalışıyor. Dönüşüm ve kendini yenileme fikrinden ilham aldığını söyleyen sanatçı bahsettiği yenilenenmenin yeni şeylerle değil varolana başka bir bakış açışıyla bakarak olabileceğine inandığını sözlerine ekliyor.Üretim sürecinde ise herhangi bir onay alma ihtiyacı olmadan kendini sürece bıraktığını ve bundan haz duyduğunu söylüyor.

Belirsizlik ve bilinmezliğin hayatın bir parçası olduğunu söyleyen sanatçı Goethe’nin “keyfi ve kibri olan her şey tıkanmaya mahkûm.” Sözünün kendisi için önemli bir ifade şekli olduğunu vurguluyor.

Çok uzun süredir kurumsal, endüstriel ve entelektüel kimliklerimden sıyrılmanın yollarını aradığını söyleyen müzisyen; Yaklaşık 14 senedir Modern, İslam, Rönensans ve Antik Yunan felsefe geleneklerinde hakikat ve bilgi arasında kurulan bağın nasıl bir organik zeminde yer aldığını anlamaya çalıştığını dile getiriyor.    

Yaklaşan seçimlere dair ise beklentilerini şu şekilde dile getiriyor sanatçı; “Sadece ülkemiz için değil dünya için de umutluyum. Siyasi ve sosyal olarak form ne olursa olsun artık hakiki olanın daha fazla net bir şekilde görünür olacağı sahte olan şeylerin ise hayatta pek yer bulamayacağı bir döneme girdiğimizi düşünüyor ve hissediyorum. Bu dönemin belirleyecileri olan kişilerin kendisiyle yüzleşme sürecini daha şeffaf bir şekilde yönetmiş kişiler olacağını hissediyorum.”