Sol'un teorik birikimi, büyük ayrılıklara yol açan Avrupa Komünizmi ya da MDD mi, sosyalist devrim mi tartışmaları gibi zorlama ama büyük güç kaybına yol açmış tartışmaları sona erdirdi. Post Marksizm türünden savrulmalar ise etkisiz kaldı. Bir anlamda sosyalist sistemin yıkılışı da, olumsuz gelişmeden olumlu sonuç çıkarmak anlamında “yeni baştan ama kaldığımız yerden değil geldiğimiz yerden devam” anlayışını güçlendirdi. Şimdi siyaseti tartışmak, yeniden siyasi bir güç olabilmenin koşullarını yaratmak için konuşmak, tartışmak gerekiyor.

Yeni dönemde yeni anlayış

Bir terörist çıktı,İslamcı Cemaat örgütü kurdu, memleketin ordusuna, polisine, yargısına, siyasetine, okullarına sızdı; iktidara tek başına sahip olmak için darbe örgütledi; “yurtta sulh” dedi 251 kişinin canını aldı. Sık sık “Dünyada sulh” diyen egemen güç ise her gün biraz daha Dünya savaşları öncesine benzeyen uluslararası gerginliklerin arttığı bir zamanda, anlaşılması mgüç adımlar atarak sallanan iktidarını kurtarmak derdinde. İşe yarar mı? Yarayabilir; ama sonucun “ameliyat başarılı, hasta öldü” fıkrasına benzeme ihtimali de var.

Peki, burada başarının ölçüsü nedir? Seçim çağrılarını elinin tersiyle itip, krizistabil hale getirerek, yani dondurarak iktidarını en azından 2023'e kadar korumak bir ölçü sayılabilir. Bu arada üzerinde çalıştıkları proje giderek daha belirginhale geliyor. Ana hatları şöyledir: şeriatçıları hoşnut edecek adımlar atmak; “milli davalar” icat ederek muhalefeti peşine takmak; rejimin rotasında yeni bir düzeltme yaparak, siyaset biliminin kavramlarıyla fiilen (de facto) ve sonra hukuken (de jure) yeniden kurgulamak, Carl Schmitt düzenine geçmektir. Bunun yapılabilmesi için ustaca kullanılan malzeme ise din, hamaset ve demagojidir.

Ustalık bunun neresinde derseniz, örneğin bir gün NATO karşıtı söylemle S-400lerle kafa tutmak, ertesi gün NATO savunucusu olarak piyasada boy göstermek böyle bir şeydir. Türkiye'nin “en muhteşem demokratik ülke” olduğunu ulusal, uluslararası her düzeyde iddia ederken, ne kadar seçilmiş Kürt belediye başkanı varsa görevden almak, hapishaneleri aydınlarla, gazetecilerle, politikacılarla doldurmak da böyle bir şeydir.

Bu arada benim “Carl Schmitt düzeni” dediğim rejimin tahkim edilmesi işlemi de başarıyla ilerlemektedir. Üniversiteler boşaltılmıştır, Meclis devreden çıkartılmış, başkanlık kararnameleri ile yasama yürütme tekleştirilmiş, yargı ise ufak tefek itirazlar olsa bile cübbelerinde düğme arayan “hukukçulara” teslim edilmiştir. Önümüzdeki aylarda bu alandaki son pürüzler de son atamalarla giderilmiş olacaktır. Bu arada kimi siyaset fukarası liberalin hevesini canlı tutmak için yeniden “2002 yıllarına dönülüyor” propagandası canlandırılarak, yeni kurulacak partilerin önü kesilmek, aynı zamanda politikayı yalnızca mecliste söz söylemekle sınırlandırmış muhalefetin sesi orada bile kısılmak istenmektedir.

SİYASETİN GERÇEĞİ?

Tablo böyleyse, bu gidişe dur demek isteyen, en azından bu gereksinimi dile getiren Sol ne yapacak, nasıl bir rota izleyecek? Bunu için birkaç temel noktanın tartışılması gerekiyor. Önce bir durum saptaması yapalım: Siyaset, olmayan hayali güçlerle ya da var olanlarda olmayan yetenekler varsayılarak yapılamaz. Malzeme neyse o. Özeti; “CHP niye böyle yapıyor?” diye yakınmak ya da “eyvah Kürtler ABD'nin ya da iktidarın oyununa mı geliyor?” diye hayıflanmak işe yaramaz. CHP'nin her “milli davadır koşun” çağrısında iktidarın peşine takılmak ya da hayat Kürt siyasetçilerle ortak tutumu dayattığında korkuyla sokaktan genel merkeze sığınmak gibi zayıf noktalarını bilerek hesap yapmak gerekiyor.

Aynı zamanda Kürt siyasi hareketinin karşılaştığı ağır baskıyı ve bu koşullarda hem iç hem dışarıda yanlış, kararsız politikaların kurbanı olabileceklerini hesaba katmak ama onların önemli bir siyasi güç olarak Türkiye siyasetinde etkin olduklarını, olacaklarını, olmaları gerektiğini bilmek gerekmektedir. Özetin özeti; Sosyal demokrasi ve Kürt siyasi hareketini oldukları gibi görmek, onların değişimin rotasında yer almaları için çaba harcamak Sol'un siyasi eyleminin önemli bir unsurudur, yaşamsaldır.

SOLUN ETİ NE BUDU NE Mİ DİYECEĞİZ

Peki, ama Sol bunu yapabilecek güce sahip mi? Olmadığını hepimiz biliyoruz. Teorik olarak kurtuluş reçetesine sahip
olmak, böyle bir reçete yoksa bile en azından bu reçete için gerekli teorik donanıma sahip olmak bir şeydir ama yetmez. Siyasi bir güç olabilmek için bundan daha fazlası gerekiyor. Bu yönde çabalar oluğunu görüyor, duyuyor, biliyoruz. Teorik tartışmayı artık sona erdirme
zamanı geldi geçiyor. Bu konuda var olan farklılıklar siyaseti etkileyecek büyük farklılıklar değildir.

Teoride yenilenmenin zaman içinde genel ve özel koşullarda olabileceği de artık bilinen bir gerçektir. Sol'un teorik birikimi, büyük ayrılıklara yol açan Avrupa Komünizmi ya da MDD mi, sosyalist devrim mi tartışmaları gibi zorlama ama büyük güç kaybına yol açmış tartışmaları sona erdirdi. Post Marksizm türünden savrulmalar ise etkisiz kaldı. Bir anlamda sosyalist sistemin yıkılışı da, olumsuz gelişmeden olumlu sonuç çıkarmak anlamında “yeni baştan ama kaldığımız yerden değil geldiğimiz yerden devam” anlayışını güçlendirdi. Şimdi siyaseti tartışmak, yeniden siyasi bir güç olabilmenin koşullarını yaratmak için konuşmak, tartışmak gerekiyor. Bu yönde çabalara mütevazı başlangıçlar arasında, Halkın Türkiye Komünist
Partisi'nin Türkiye İşçi Partisi olarak yeniden örgütlenme çabası, Özgürlük ve Dayanışma Partisi ÖDP'nin bir yenilenme kongresi toplamaya karar vermesi, kongre öncesinde geniş bir görüş alışverişi çabasına girişmesi, öteki hareketlerde ve partilerde çok yönlü arayış çabalarının öne çıkması sayılabilir. TİP, işçi partisi olarak siyaset sahnesinde yer almanın, bu alana cesaretle girmenin, parlamentoda çalışmanın, teoriden siyaset sahnesine başarılı bir geçiş için temel ilkelere sahip çıkmanın, teoriyi eylemde tutucu değil ilerletici bir açıklıkla kullanmanın önemini vurguladı. Şimdi ÖDP'nin de yeni bir durum saptaması yaparak, eski politikalarla devam edilemeyeceğini açıklaması, yeni bir program gereksinimini ortaya koyması da bu anlamda önemli bir gelişmedir. Belki burada bir parantez açarak farklı siyasi hareketlerin, partilerin “birleşmelerinin” gerekli, zorunlu olmadığını da söylemek yerinde olur. Önemli olan siyasi bir güç olarak Sol'un varlığını öyle ya da böyle ortaya koyabilmek, günün sorun ve sorularına, iktidarın hamlelerine teorik tartışmanın girdabında yitip gitmeden ortak siyasi stratejilerle yanıt verebilmektir.

BÜYÜK BİRİKİM YOLU AÇAR

Bir başka önemli olgu ise Türkiye'nin düşünürlerinin siyasette bir çıkış yolu bulmak için gece gündüz demeden çalışıyor olmalarıdır. Ekonomide politikada çıkış yollarını gösteren, Sol'un teorik politik birikimini yazıya ve eyleme zamanın süzgecinden geçirerek döken bu büyük çabanın değerini bilmek, iktidarın akademisyen kırımıyla elde etmek istediği sonucu tersine çeviren gelişmelerle zenginleştiğini saptamak öncelikli iş olmalıdır.

Yeni dönemde bu birikimin, siyasette yenilenme çabalarını kolaylaştırıcı, güçlendirici, ufuk açıcı bir misyonla devrede olduğunu dikkate almayan, küçümseyen siyasi şekillenmelerin başarı şansı olmayacaktır. Son yıllarda ekonomide politik stratejide ustalarımızın gösterdiği çaba ve ürün pek çok alanda siyaset sahnesinde etkin olma niyetindeki sola paha biçilmez bir birikim olarak armağandır. Hep hariçten gazel okumanın kolay olduğunu, bu nedenle de onlara fazla kulak asmamak gerektiği fikrinin savunucusu oldum. Ama yine de hariçten gazel okumaktan kendimi alamadım.

Affola...

cukurda-defineci-avi-540867-1.