‘Nostaljiyle Bar İşletilmez’ fazlaca tepki aldı, beğenenler oldu beğenmeyenler oldu. Onun üzerine biraz daha kalem oynatılması gerektiğini düşündüm ben de…

Yeni grup duymak için yeni mekânlar lazım

Geçen hafta yazdığım ‘Nostaljiyle bar işletilmez’ yazısı üzerine devam etme kararı aldım. Hem de o yazının paylaşıldığı gün. Çok okundu, hakkında çok yazıldı çizildi. Bazı noktalarına katılanlar, bazı noktalarına katılmayanlar ya da tümden beğenmeyenler oldu. Herkesi memnun etmek zor elbette, kaldı ki böyle bir derdim yok. Benim tek derdim daha iyi nasıl yazılır oldu her zaman. Çünkü emin olun bir mecrada yazıları yayınlanan yazarların, çoğu yazılarını beğenmediğine neredeyse eminim. Her yeni yazıda “daha iyi yazabilirdim” kuruntusu mutlaka vardır. Bende çok olur en azından. “Acaba o cümle yerine bu cümleyi yazsam daha mı şık olurdu daha mı anlatırdı derdimi” hep düşündüğüm bir şeydir. Geçen hafta Shaft’ın kapanması sebebiyle yazdığım yazım için de çok kez gittim gittim geldim ama sonunda derdimi anlattım.

İletişim senin ne anlatmak istediğinle karşıdakinin ne anladığı arasında bir yerde duruyor ve buradaki en önemli değişken senin kendini nasıl anlattığın. Ben bazı noktalarda yanlış anlaşıldığımı düşündüm ve ek açıklamalar yapmam gerektiğine inandım. Ek açıklama yapman gerekiyorsa iyi yazmamışsın demektir. Konu bu kadar basit.

Yazıya gelen her eleştiriye yer vermeyeceğim fakat bazıları dikkate değer. Bir eleştiri Twitter ortamından geldi. Beyoğlu’ndaki değişimin aslında belediyenin bir hükümet politikası olarak ilçeyi Arap turistlere yönelik ucuz eğlence ortamına çevirme adına mekânlara bilerek gerekli belgeleri/izinleri vermediği ve bu yolla mekânları baltaladığından bahsediyordu. Buna kesinlikle bir itirazım yok. Yazıda hükümet politikalarına değinmiş ama detaylandırmamıştım. Bu ne kadar benim tercihim olsa da eleştiri hakkı her zaman var.

İkinci bir itiraz ise Çağlan Tekil’den geldi. Sevdiğim saydığım bir müzik insanı kendisi.

Memlekette sevdiğimiz gruplardan Sattas ve Korhan Futacı ve Kara Orkestra gibi grupların menajerliğini üstlenen sevgili müzik insanı Burçin Özdemir’in Facebook’ta yazımı paylaşması üstüne Tekil ile önce hararetli sonra orta yolu bulan bir muhabbete başladık. Hararet bu işin olmazsa olmazı. Çağlan Tekil ile her konuştuğumuzu buraya yazıp yazıyı şişirmeyeceğim ama bir yorumu var ki çok haklı: “...derdim mekânları eleştireceksek kapanmadan eleştirelim. Tüm bu saydığım mekânlardaki barmen ve garsonların vasatlığı ve suratsızlığı üzerine bir yazı yazılabilir mesela. Konser yapıyorsa kapasitesinden fazla insan alarak insanları koyun yerine koymaları, tam konsere konsantre olmuşken “bira ister misiniz?” diye önüne geçen garson sorunsalı, biran bitip istediğinde 1 saat sonra gelmesi, tuvaletlerin leşliği gibi ayrıntılar da yazının süsü olur.”

Kendisine katılıyorum. Bundan sonra mekânlar hakkında daha çok şey yazalım. Değerleri korumak önemli. Yalnız bazı şeyleri de düşünmüyor değilim hani. Bulutsuzluk Özlemi’ni, Teoman’ı, Athena’yı, Murder King’i veya Özge Fışkın’ı bir bar sahnesinde izlemiş pek çok insan vardır müzik yapmaya karar veren. Şimdi geçen hafta anlattığım durumlardan ötürü mekânlar azaldıkça yeni isim duymaz olduk. O kültürün bitişi bu kültürün gelişimini de yavaşlattı. Hatta belki durdurdu. O yüzden memlekette yapılan müzik festivallerinde aynı isimler sahne alıyor. Tam da bu yüzden “Amatör isimlere destek verin de bilet sattıracak hale gelsinler, kemik bir kitleye sahip olsunlar” diye kalem yoruyoruz. Yeni grupları pişirecek bir ortam yok maalesef. Var tabi var olmasına ama çok az. Su elbet yolunu bulacaktır o ayrı. The Ringo Jets de bir Hayal, Shaft, Kemancı tedrisatından geçmedi ama yolunu gayet iyi buldu. Buldu ama çok istisna bir grup kendileri. Onlar gibi pek çok grup var ve sahne istiyorlar. Şahsen artık nostalji yapmak için bile olsa aynı mekânda 10 yıldır çıkan bir ismi dinlemeye gitmeye üşeniyorum. Elbet onlar sahneye çıkabilirken altında bir yeni gruba yer verilebilir. Ama mekân sahipleri isim olmuş müzisyene bile para vermek istemediği için siz de adı sanı duyulmamış isimleri sahnede zor görüyorsunuz. Büyük isme vermeyen onlara hiç vermez. Evet, bildiğimiz tınıları duymak güzel bir his ama insan yeni bir şeylere özlem duyuyor. Bu konu böyle uzar gider. Çağlan Tekil konusuna geri dönersek. Kendisiyle yaptığımız muhabbette çuvaldızı kendime de batıracağımı söylemiştim. Bundan sonra hangi mekâna gidersem gideyim asık suratlı garsondan, pis tuvalete, kötü ses sisteminden dandik havalandırmaya kadar ne görürsem buraya yazacağım. Kimse alınmasın gücenmesin. Amacımız elimizdeki değerlere sahip çıkmak.

Bir not:Burayı tekzip olarak algılayabilirsiniz. Geçen haftaki yazımda bir anlık dalgınlıkla Shaft’ı Beyoğlu’nun imza markası gibi yazmışım. Kabul edilebilir bir dalgınlık değil. İnternette düzeltmiştik fakat gazetede düzeltmek bu haftaya kaldı haliyle. Hatamdan ötürü özür dilerim.

*****

yeni-grup-duymak-icin-yeni-mekanlar-lazim-299402-1.Ben demiştim

Biliyorum, başlık çok çirkin. “Ben demiştim” duyulduğu anda kendinden nefret ettiren bir cümle fakat “Ben demiştim.” Manchester’da Ariana Grande konseri sırasında yaşanan patlama sonucunda pek çok insan hayatını kaybetti ve pek çok izleyici de yaralandı. Bunun sonucunda bizde her şey susar, insanlar korkutulur ve dışarı çıkmalara bir süre ara verilirdi. Onlarda bu işin böyle yürümediğinden bahsetmiştim. Dediğim çıktı. Ölü ve yaralıları anmak için sokağa çıkılmasının rica edilmesi üzerine Manchester Polisi insanları koruyacaklarından emin olunmasını istedi. Ariana Grande, geçen hafta pek çok sanatçıyla birlikte bir anma konseri yaptı ve saldırıdan etkilenen herkesin ailesine dağıtılmak amacıyla 2 milyon pound toplandı. Bizde olsa 1 yıl boyunca tüm kültür sanat etkinlikleri durdurulmuştu futbolda da sahaya bir pankartla çakılmış ve konu kapanmıştı.

Teşvik, kararlılık ve davranış gibi davranış. Sonuç ortada.