İkaros, Daidalos’un oğlu. Baba-oğul Helen mitolojisinin ünlü kahramanlarından. Baba mimarlık ve mühendislik başta olma üzere türlü hüner sahibi bir figür.

Girit kralı Minos’un emrinde çalışırken, kralı kızdırmışlar. Her iktidar gibi kral,  sonuçta mitolojide de olsa mutlak bir iktidar. Daidalos ve oğlunu cezalandırmış. İçeri konulanın bir daha çıkamayacağı ve labirente adını veren “Labyrinthos”a ikisine kapattırmış.

Daidalos ustalıkları olan bir kişi. Bilindiği gibi, kendisi ve oğlu için kanatlar yapmış. Bu kanatları balmumu ile kollarına bağlayıp, labirentten uçarak kaçmayı başarmış. Öykünün burasında İkaros’a olumsuz bir anlam yüklenir. Çünkü babasının sözünü dinlememiştir. Babası ona, yere yakın olmamasını, aynı zamanda da çok fazla yükselmemesini, güneşe yaklaşmamasını söylemiştir. İkaros babasını, yani otoriteyi dinlemediği için cezalandırılmıştır. Çok yükseldiği için güneş balmumunu eritmiştir. Denize düşüp, boğularak ölmüştür. Daidalos’un oğluna yaptığı uyarıyı biz de gençliğimizde anamızdan babamızdan çok dinledik; “Öne çıkma asılırsın, geride kalma basılırsın!”

Aslında insanı boğan otoritedir. İnsanı bozmakla kalmaz, dünyayı da bozar otorite. İkaros’un özgürlük tutkusu ve otoriteyi dinlemez tavrı günümüzde de sayısız örneklerle her gün yaşanıyor. AKP iktidarı tekçi anlayışı ile kendisini gökteki güneş gibi tek gördükçe, kendisine karşı çıkan İkaros’ları yakmaya girişiyor. İktidarın ve onun gölge ortağı/ gölge koalisyonu Cemaat’ın tavrını Ahmet Şık zaten “Dokunma Yanarsın” diyerek özetlemişti.

Roboski köylülerinin tazminatı reddetmesi de bir İkaros öyküsüdür. Artık, egemen kültürün öngördüğü anlamda bir olumsuzlama yoktur yeni öykülerde. Aynı köylüler, tazminatı reddettiği gibi, devlet tarafından kendilerine verileceği söylenen maaşı da red ederek, balmumu ile tutturulan kanatlarıyla iktidara meydan okumayı bilmişlerdir. Bu yeni öyküde, otoriter iktidar ateşi balmumunu eritememiştir. Böyle bir devlet vahşetinde, sorumluların derhal hesap vermesi yerine devletin “para” ile sorunun ötmeye çalışması artık balmumu ile gerçeğin güneşine uçmak demektir.

İktidar, aynı “tersine İkaros uçuşunu” Canik’te yaşanan ve on canın yittiği sel felaketinde de gösterirse şaşmamak gerekir.

Bu arada mitolojiden aldığım bu öyküde labirent nerede?  Labirent, iktidarın sıklıkla uyguladığı Torba Yasası uyanıklığında. Torba Yasası, Labyrinthos’tan daha karışık bir kurnazlıkla kuruluyor. Öyle ki labirentin içine “özgürlük hakimi” gibi parlak ünvanlı çözümler sokuluyor. Yandaş basının alkışladığı çözümlerle özgürlüğü gasp edilenlerle dalga geçiliyor; tahliye talepleri kabul edilmiyor. Torbanın için bir labirent gibi örülüp, özgürlük filan denirken, madenler de arada özelleştiriliveriyor. Bu arada tüm siyasi tutuklulara da yeni labirentler örülüyor. Özel yetkili ağrı ceza mahkemeleri de bölge ağır ceza mahkemeleri olarak yeni bir tabela ile karşımıza çıkarılıyor.

Yaşadıklarımıza şöyle bir bakınca, kötücül mitolojik öyküler kadar inanılmaz görünüyor. Ve bunlar mit değil, gerçek!
 
Haftanın dizesi; “üşütür içini yalnızlığın çektiği at” (Betül Tarıman, kar merdiveni, YKY)