İstanbul Caz Festivali direktörü Harun İzer, “Yeni ve ilk albümünü çıkarmış sanatçılardan birbirinden güzel ve başarılı işler çıkıyor son dönemlerde. Bu bizlere gelecek için büyük bir ümit veriyor” diyor

Yeni müzisyenler geleceği aydınlatıyor

IŞIL ÇALIŞKAN

İstanbul Kültür Sanat Vakfı (İKSV) tarafından düzenlenen İstanbul Caz Festivali’nin 27’ncisi 27 Haziran-14 Temmuz tarihleri arasında gerçekleştirilecek. Festivalde yıldız isimlerden yeni keşiflere 250’yi aşkın yerli ve yabancı sanatçının İstanbul’un 25 mekânında ağırlanacak. 27. İstanbul Caz Festivali sahnelerinde müzikseverleri karşılayacak isimler arasında derin ve yoğun sesiyle sahneye çıktığı anda izleyiciyi etkisi altına alan Gregory Porter ve Türkiye ziyareti dört gözle beklenen, indie rock’ın ‘sahne canavarları’ Foals bulunuyor. Festival, bir dönemin caz müziğine enstrümanlarıyla hayat veren dört yıldız ismi, saksofonda Joshua Redman, piyanoda Brad Mehldau, basta Christian McBride ve davulda Brian Blade’i bir araya getiren çok özel A Moodswing Reunion buluşmasını da müzikseverlerin beğenisine sunuyor. Festivalin ilgi çeken etkinliklerinden Caz Vapuru ve Parklarda Caz da bu yılki programa dâhil. Sözü daha fazla uzatmadan festivalin direktörü Harun İzer’e bırakalım.

►Oldukça kalabalık bir program açıkladınız yine. Nasıl bir hazırlık sürecinden geçtiniz?

Süreyi çok uzatmadan, enerjisini kaybetmeden ama dolu dolu bir festival programı yapmak istedik. Aslında ilk yazışmalar bir önceki festival bitmeden başladı ama esas hazırlık, geçtiğimiz Eylül ayından bu yana geçen dönemde oldu. Genelde öncelikle festivalde yer almasını istediğimiz uluslararası sanatçıların ajansları ile haberleşmeye başlıyoruz, onu eş zamanlı olarak bütçe ve mekân hazırlıkları izliyor. Özellikle yılbaşı öncesi dönemde birçok uluslararası seyahatte hem bir sonraki dönemin önemli turne ve sanatçı bilgilerini toparlıyoruz hem de müzik dünyasının kalbinin attığı çeşitli uluslararası etkinliklerde yeni ve gündeme gelecek sanatçıları takip ediyoruz. Türkiye’den de çeşitli sanatçılarla görüşmelerimiz çok gecikmeden bu dönemlerde başlıyor. Yılbaşı sonrası ise bütün bunları belli bir dengeye oturtup programın son hatlarını belirliyoruz.

►“Ama bu caz değil” diyenler için cevabınız ne olur? Bir süredir bu anlamda eleştiri aldığınızı biliyoruz. Bu yılki dönüşler nasıl?

Evet, festivalde yer alan bütün sanatçılar caz sanatçısı değil, bu doğru. Ve bu bilinçli olarak tercih ettiğimiz bir yol. Bir kere aslında bu soruyu “Peki caz nedir?” sorusu ile yanıtlayabilirim. Caz müziği kendi içinde yüzlerce alt yeni-muzisyenler-gelecegi-aydinlatiyor-710151-1.dala ayrılıyor. New Orleans’da yaşayan Amerikalı bir bandonun yaptığı ile İngiltere’den Emma-Jean Thackray veya Türkiye’de Cenk Erdoğan’ın yaptığı müzikler birbirinden oldukça farklı ama aynı başlık altında yer alabiliyorlar. Kökenlerini cazdan alıp bambaşka yerlere gelmiş birçok müzik tarzı var. Bir yerden sonra ne cazdır, ne değildir belirlemek çok kolay değil, belki gerekli de değil. Zaten günün sonunda bütün bunların kendi yaptığımız tanımlar olduğunu unutmamak lazım. Esas olan müziktir, güzel, iyi müziktir. Caz bizim için dönüp nereden yola çıktığımızı gördüğümüz bir başlangıç noktası gibi daha çok. Ben de evde oturup sabahtan akşama caz dinlemiyorum, neden izleyiciden bunu bekleyeyim ki?

YAZ FESTİVALİ OLMANIN DEZAVANTAJI VAR

►Programı belirlerken hassasiyetleriniz neler oluyor? Popülerlik skalanızı neye göre belirliyorsunuz?

Bizim için çok yönlü olabilmek esas. Ama festivalin yaz aylarında, şehirde herkesin dışarıda sokaklarda olduğu bir dönemde gerçekleştiğini de unutmamak lazım. Bir yaz festivaliyiz en nihayetinde ve bunu da dikkate alarak olabildiğince dış mekânları, şehrin keyifli köşelerini seçmeye çalışıyoruz. Diğer taraftan güncel cazın en önemli isimlerine de festivale yer vermek konusunda iddialıyız. Gregory Porter veya o muhteşem dörtlü, Joshua Redman önderliğinde Brad Mehldau, Christian McBride ve Brian Blade’den oluşan MoodSwing Reunion konseri böyle işler.

Kabul edelim ki bu yaz festivali olma durumunun bazı dezavantajlar da var. Mesela düşünsel yönü güçlü, biraz daha konsantrasyon gerektiren işlere istediğimiz kadar geniş yer veremiyoruz. Ama bu da direkt bu alanı anında terk ettiğimiz anlamına gelmiyor. Mesela bu yıl Şevket Akıncı yönetimindeki Aura: Musing Orkestrası projesi bizi en çok heyecanlandıran konserlerden biri oldu, Alper Maral’dan Elif Canfeza Gündüz’e, Tolga Tüzün’den Sumru Ağıryürüyen’e Türkiye’de çağdaş müzik adına en önemli isimlerin toplandığı ilginç bir iş olacak.

►Döviz kurundaki artış isimleri belirlerken bir kısıtlamaya sebep oldu mu? Ekonomik durumların etkisi size nasıl yansıyor?

Program ve sanatsal zenginlik bizim için neredeyse en önemli başlık ama bütçe ve sürdürülebilirlik de güzel işler yapmaya devam edebilmemiz için gözden kaçırmamamız gereken bir konu. Son yıllarda döviz kurlarındaki değişiklikler bizi oldukça zorluyor. Ancak biz de buna verili şartlarda en güzel festivali nasıl yapabiliriz diye bakıyoruz. Hani hep söylerler ya, kısıtlamalar ve imkânsızlıklar insanı daha yaratıcı yapar diye, bu festivaller için de geçerli.

Ekonomi demişken, İstanbul Caz Festivali bilet gelirleri kadar sponsorluklar ile de ayakta duruyor. Böyle zamanlarda bizimle yıllardır beraber olan kurumların desteği çok değerli. Bunların başında da 23 yıldır festivalin sponsoru olan Garanti BBVA yer alıyor. Böyle vefakâr destekçilerimiz olduğu sürece daha nice yıllar başarılı festivallerle karşınızda oluruz diye düşünüyorum. Ayrıca Türkiye’yi uluslararası alanda temsil eden bir festival olarak Kültür ve Turizm Bakanlığı’mızın destekleri de bizim için çok önemli, onlara da teşekkürlerimizi sunmak isteriz buradan.

HENÜZ KORONAVİRÜS KAYNAKLI BİR İPTAL YOK

► Geçen 27 seneye göre Türkiye’de caz müzik nerede?

Bu yıl şahsen en çok zorlandığım konulardan biri, yeni ve ilk albümünü çıkarmış sanatçılardan hangisine yer vermemiz gerektiğiydi. Birbirinden güzel ve başarılı işler çıkıyor son dönemlerde ve bu bizlere gelecek için büyük bir ümit veriyor. Bence Türkiye’de sanatçılar, dinleyicilerden daha önde ve ileride. Böyle olması çok da garip değil aslında, dinleyici tarafına da bu etkinin zamanla yayılacağını düşünüyorum, umuyorum. Ama özellikle üretimdeki bu gelişmeyi görmek bizi çok heyecanlandırıyor. Ayrıca festivalde olduğu gibi, sanatçılar tarafında da sıkça türlerin birbirine karıştığını, sınırların kalktığını görüyoruz, bu da çok değerli. Müziğin bize söylenen kalıplardan hangisine uyduğundan ziyade, içeriğin kendisinin ne dediğine bakmalıyız.

► Koronavirüs sebepli bir iptal söz konusu mu? Gelecekle ilgili nasıl bir planlama yaptınız?

İstanbul Caz Festivali bu yıl 27 Haziran’da başlayacak ve 14 Temmuz’a kadar devam edecek. Festival programında henüz koronavirüs kaynaklı bir iptal olmadı. Aslında yerli yabancı bütün sanatçılar da söz verdikleri konserleri planlanan şekilde yapmak istiyorlar. Ama iyi bir planlama ve herkesin bu konudaki önlemlere dikkat etmesi halinde yaz aylarındaki etkinliklerin bir sıkıntı yaşamadan gerçekleştirilebileceği ümidindeyiz.