Onların yeni normal dedikleri korona bahaneli olağanüstü halin sürüp gitmesi, istisnanın doğallaşmasıdır. Sosyal mesafe dedikleri yan yana gelmemeye dönüşecek, işçiler yan yana gelemezlerse, o yeni normalin baskısına karşı çıkabilirler mi?

Yeni normalin maskesi

Yürüyoruz alaca karanlıkta, sokağa çıkma yasağı başlamadı daha, sosyal mesafemize dikkat ediyoruz, maskelerimizi de takmışız. “Bak diyor, bu Covid-19 her şeyi değiştirecek, önce bir kere ulus devletler güçlenecek, ülkeler sınırlarını daha sıkı koruyacaklar.” Hani ulus devletin zamanı geçti diyordun bir ara, küresel göçü önlemek için topla, tüfekle, gazla korumuyorlar mı sınırlarını? Hadi Bey öfkeli biraz bugün; “koruyorlar ama şimdi artık göçmenlerin değil ‘normal’ insanların bir ülkeden bir başka ülkeye gitmesi de zorlaşacak; vize almak için kapsamlı sağlık raporu istenecek, o da yetmeyecek, ne işin var, neden geldin türü sorulara verdiğin yanıtları kolay kolay kabul etmeyecekler.”

Ee dedim ben de sonra, ulusdevlet güçlendi, uluslararası ticaret, finansın küresel serbestiyeti, serbestiyet çok önemlidir derdin sen hep, ne olacak o işler? “Küreselleşmenin bu sorunu bilişim çağının olağanüstü imkânlarıyla kolayca aşacağını sanıyorum” dedi, biraz burun bükerek, “paranın vizeye ihtiyacı yoktur hiç olmamıştır ve de olmayacaktır.” Ama mallar dedim bir umut, mallar internet üzerinden gidip gelebilir mi, uçaklar, kargolar, üç tır muz, sekiz tır makina aksamı falan yani. Bir an düşündü Hadi, “O olur dedi, o zor olmaz, gider gelir onlar, tır şöförleri korunaklı giyinirler, maske falan, uçaklar yıkanır, dezenfekte edilir her şey insan hariç.” Tamam dedim, yani sınırlar bize kapalı, İtalya, İspanya, Yunanistan sahilleri boş mu kalacak, bizim Antalya, turizm falan... “Bulunur çaresi dedi, ama ulus devletlerin küresel işbirliği sürer. Ulus demek sınır demektir, ulusun bekası demektir... Yeni normalimiz, yaşasın ulusların küreselliği.”

Neresi yeniymiş bunun, diye geçti içimden.

SOSYAL KAPİTALİZM İSTİSNASI

Sustuk biraz alaca karanlığında akşamın. “Boş ver bunları, dedi sonra Hadi, zaten yakın bir zamanda robotların, yapay zekanın her işi planlayacağı, bir düzen egemen olacak dünyada. Robotlara virüs bulaşmaz. Bilgisayar virüsleri deme bana, o virüsleri halletmek kolaydır, korona gibi adam pardon robot öldürmez o virüsler. Yakında her işi robotlar yapacak? Üretim robotlardan sorulacak.” Tüketim kimden sorulacak peki, diye sordum. “O da ne demek?” Her şeyi robotlar yapacak yapay zeka planlayacaksa, biz çalışmayacaksak ne yiyeceğiz? Tuhaf tuhaf baktı yüzüme. “Üretim varsa tüketim de vardır, her şey tüketmek içindir, ekonomi budur.” İyi de dedim ben artık ukalalığı ele alıp, parayı nerden bulacağız? “Para mı, dedi, güldü bir vakit, herkese az biraz ‘yurttaşlık parası’ verilecek ki karınlarını doyurabilsinler, giyinip kuşanabilsinler, tüketebilsinler.” Herkes aynı ücreti pardon parayı mı alacak diye sordum usulca. “Olur mu hiç dedi, münafıklıktan soruyorsun sen bu saçma soruyu. Kapitalizmin sonu falan diyeceksen hiç deme, ‘sosyal kapitalizm’ diyebiliriz belki.” Hitler’in ‘nasyonal sosyalizmi’ gibi mi dedim. “Uzatma istersen, işçi sınıfına elveda diyeceğiz, patronlara demeyeceğiz, yan gelip yatacak işte insanlar”

İyiymiş dedim, ne güzel!..

Peki dedim sonra, bulmuşken bırakır mıyım, bu değerli bilge dostumu, bu yeni normalde ulus devlet güçlenirken, devletin yapısında da değişiklikler olacak mı? Durdu, döndü, “işte benim adamım” der gibi baktı; “Elbette dedi sonra, bu konuda yeni normalin şimdiden belli olmuş algoritmaları gereğince, insanların makul bir sistemde rıza ile otorite arasında dengeli bir ilişki kuracakları, dünyanın olağanüstü halinin, istisnanın sürekliliği konusunda yeni bir toplumsal sözleşmenin gerçeklik kazanacağını, istisnanın huzur için gerekli kavramsal açılımı sağlayacağını...” Sustu, “Anlıyorsun değil mi” dedi sonra. Anlıyorum dedim anladım, çok iyi anladım.

ALİ'YLE 'YENİ NORMALİ' TARTIŞIYORUZ

Gece indi artık, Hadi karanlıkta kayboldu, sokağa çıkma yasağı başladı, ben de gittim Ali’nin kapısını çaldım. Ali dedim, bu gece misafirinim, bak maskem yanımda, merak etme karnım da aç değil, ama şöyle normalinden bir tek rakıya hayır demem. Güldü Ali, “Normal rakı kalmadı abi ‘yeni normal’ diye bir şey çıkarmışlar ondan var.” O da nedir, normalin yenisi nasıl olurmuş, yeniyse nasıl normal olacakmış besbelli normal bir şey değildir. “Yok abi bu bildiğin yeni işte eskisi gibi değil yani, eskisi kalmadı abi var olanlar da bozuldu, koronavirüs var ya işte o menhus şey bozdu o rakının normalini, yoksa iyiydik, iyiydi aramız yani normalle.” Oğlum evladım, normal dediğin düzendir, rakıyla karıştırma, ne zamandan beri düzenle aran iyi senin. Bunca sıkıntıya katlanmış ölüm korkusuyla kendini eve hapsetmiş insanlar sokağa fırlasın, AVM açılsın, futbol başlasın, buna mı yeni diyorsun, aklını peynir ekmekle yemiş evladım benim diye kükredim. Ali pek ciddiye almadı benim kükreyişimi.

“Ne bileyim öyle diyorlar abi, bundan sonra hiç bir şey eskisi gibi olmayacakmış.” Bak bunda haklısın, hiçbir şey eskisi gibi olmayacak, senin normal dediğin mutasyon geçiriyor, kapitalizm virüsü kendini yeni duruma uydurmaya çabalıyor, normali bozuldu çünkü onun, dinliyor musun beni? “Dinliyorum abi.” Eskisi de yenisi de sömürüde, baskıda, zulümde kârdan başka ölçüsü olmayan, kendi varlığını sürdürmek için fincancı dükkanına girmiş fil gibi çırpınan kapitalizmdir. Korona, teorik ömrünü tüketmiş varlığını elinde kalan son araçlarla sürdürmeye çabalayan küresel kapitalizmi zora soktu. Ama aynı zamanda tüm insanların karşısına da baş edilmesi zor bir düşman olarak çıkınca işler sarpa sardı. Bozuk düzen ya da o çarpık normal iyice bozuldu. Normalleri bozuldu bunların, günahlarını sana bana yükleyecekler şimdi. Bizi “sürüye sayacaklar” anladın mı?

‘KONTROLLÜ SOSYAL HAYAT'

“Çaresi var mı peki abi?” Çaresi yeni normal diye bir şeyin olmadığını anlamaktan geçiyor, normal olmayan şeyin yenisi mi olurmuş. Şimdi başı dertte kapitalizm ne yapsam da şu sıkıntılı günlerde normali de yenisini de millete kakalasam diye bakıyor, yeni dediği kendi “normalini” yeniden kurabilmektir, bunun için de can yakan can alan koronayı, korona korkusunu suyunu sıka sıka kullanmak istiyor. Şaka değil, bu korona ölümcüldür. Bu nedenle de insanlar yani biz, normal durumun altında ezilmiş yığınlar, elinden isyan olanakları alınmış insanlar korkuyoruz ölümden, onun için hemen peki dedik, eve kapattık kendimizi. “Ne yapacağız peki abi?” dedi Ali?

Önce normaldir, yeni normaldir tatavasını bir yana bırakacağız. Yeni normal dediklerini yakında iyice tarif edeceklerdir, şeklini şemalini çizmeye başladılar zaten. “Kontrollü sosyal hayat” lafını duydun mu? “Duydum abi; işte maske takacağız, sosyal mesafemizi koruyacağız, birbirimizle görüşmeyeceğiz, toplanmayacağız gibi.” İşte anlattıkları budur, ama bunun ne kadar süreceğini söylüyorlar mı? “Yok o belli değilmiş, ama işte AVM’ler açılıyor, maçlar da başlıyor yakında.” Peki bunun kontrolü neresindeymiş? “Onu bilmiyorum, maçları TVden seyredeceğiz.” peki AVM’ler müşterisiz mi olacak? “Olur mu abi hepsi iflas eder.” Peki, fabrikalarda yeni normal nasıl olacakmış onu da dediler mi? “İşte oralarda da maske, sosyal mesafe...” Onların yeni normal dedikleri korona bahaneli olağanüstü halin sürüp gitmesi, istisnanın doğallaşmasıdır. Sosyal mesafe dedikleri yan yana gelmemeye dönüşecek, işçiler yan yana gelemezlerse, o yeni normalin baskısına karşı çıkabilirler mi?

***

Demek ki Ali kardeşim, bu yeni normal meselesinde yeni bir şey yoktur, eski normali yani sömürü düzenini sıkılayıp, baskıyı artırıp yeni normal diye yutturacaklar bize. “Yok abi dedi Ali bu saatten sonra hiç bir şey yutturamazlar, çaresini buluruz biz o işin.”

Bu sohbet iyi geldi bana, işçi sınıfıyla konuşarak dışarıdan bilinç götürme konusunda iyi iş çıkardım bugün.

Şerefe Ali dedim, Şerefe abi dedi Ali...