Kuzey Kıbrıs’ta seçim ikinci tura kaldı. AKP iktidarının tüm desteğine, baskı ve şantajlarına rağmen sırtını Ankara’ya dayayan Başbakan Ersin Tatar beklenileni elde edemedi. İkinci turda bağımsız cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’nın bir son dakika ayak oyunu olmazsa seçilmesi bekleniyor. Üçüncü sıradaki CTP Genel Başkanı Tufan Erhürman’a giden yüzde 22’lik oy oranının Akıncı’ya akmasıyla bir kez daha AKP Kıbrıs seferinden hüsranla dönmüş olacak.

Akıncı beş yıl önceki seçimde de ilk tur yarışını yüzde 29’luk oy oranıyla ikinci sırada bitirmiş, ikinci turda solcuların, ilericilerin oylarıyla yine AKP destekli Derviş Eroğlu’nu geride bırakarak kazanmıştı. Benzer bir sürecin bu sefer de tekrarlanması bekleniyor. Ancak ihtiyatlı olmakta fayda var, Osmanlıda oyun bitmez, yeni Osmanlıcılarda hiç bitmez. Bir hafta siyaset için uzun, dengeleri değiştirmek için yeterli bir süre.

***

Ters tepen rüşvetin kronolojisi

Bu seçimde siyasal İslamcıların “kazanmak” için neler yapabileceğini gördük. Seçimden bir hafta önce yaşananları sıralarsak Tatar’ın kazanması amacıyla yapılan “seçim rüşveti”nin boyutlarını daha net anlamış oluruz.

6 Ekim Salı: Ankara’ya getirilen Kuzey Kıbrıs Başbakanı Ersin Tatar ile birlikte “Maraş açılımı” ve 2015’te yandaşlara milyar dolarlara yaptırılan ancak bir süre önce patlayan “su boru hattı”nın yeniden açılış töreni yapıldı. Üstelik Kuzey Kıbrıs YSK’sinin seçim yasakları hiç sayılarak.

8 Ekim Perşembe: Salı günü “müjde”si verilen Maraş açılımı kısmen gerçekleştirildi. 1974’ten bu yana 46 yıldır kapalı olan Maraş seçime üç gün kala alelacele göstermelik şekilde ziyarete açıldı. Erdoğan’ın” Şahsım, milletim adına tebrik ediyorum” dediği açılış uluslararası hukukun da ihlaliydi.

9 Ekim Cuma: Tatar hükümeti Ankara ile imzalanan anlaşma kapsamında seçimden iki gün önce toplam 9 bin 872 kişiye 2.000’er TL tutarında “Salgın Sosyal Desteği” yaptı. Söz konusu “yoksulluk yardımı” aynı gün banka hesaplarına yattı. Bu seçim rüşvetine Eski Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş’ın oğlu ve kendisi de aday olan Serdar Denktaş tarafından bizzat açıklandı. Denktaş şöyle diyecekti: “YSK, bu yardımı yakın incelemeye almak zorundadır. Malum... Seçime sadece iki gün kaldı. YSK’ ya açık ihbarımdır.”

10 Ekim Cumatresi: Seçime saatler kala Mustafa Akıncı, aday olmaması için Türkiye tarafından tehdit edildiğini açıkladı. Akıncı, “aday olmaman senin ve ailen için iyi olur” mesajının özel kalem müdürü aracılığıyla kendisine iletildiğini söyledi.

Kuzey Kıbrıs’ı dini vakıflar ve Diyanet üzerinden kuşatmaya çalışan siyasal islamcı iktidarın Ersin Tatar’a bu desteklerinin hiç biri işe yaramadı. Şark kurnazlıkları, seçim rüşvetleri yetmedi.

***

Siyasal İslamcıların Kıbrıs sevdası

Türk sağı ve İslamcıları için ezelden beridir hedef potasında Kıbrıs. Türk milliyetçiliğinin beslendiği, kendisini yeniden ürettiği ana sorunlardan birisi olması hasebiyle Akdeniz’in ortasındaki adeta bir yüzen uçak gemisi konumundaki ada her daim özel bir ilgiye maruz kalmıştır. Son dönemlerde nükseden Doğu Akdeniz krizinin merkezindeki adanın Ortadoğu’ya yakınlığı, Cebelitarık, Süveyş üzerinden deniz ticaretini kontrol edebilen konumu, Kafkasya ve Orta Asya enerji kaynaklarını dünyaya açacak kapı konumunda olması nedeniyle jeo-stratejik önemi paha biçilemez durumda. Ortadoğu’daki kriz bölgelerine müdahale için bir sıçrama noktası ve ileri üs görevini üstlenmesi nedeniyle güç odaklarının kontrol etmek istediği Kıbrıs siyasal İslamcılar için bir sıçrama vesilesi olacaktı. D.Akdeniz’deki zengin enerji rezervleri ile önemi daha da artan Kıbrıs, iktidar açısından da Güney Kafkasya’dan Libya çöllerine uzanan hatta yeni bir başarı olarak haneye yazılacaktı.

Ancak Kıbrıslıların dik, onurlu duruşu siyasal İslamcıların hevesini yarım bıraktı. Bir haftadır BirGün sayfalarında görüşlerine yer verdiğimiz Kuzey Kıbrıslılar seçim rüşvetlerinin tutmayacağını, AKP’nin şantaj politikasının ters tepeceğini dillendirdi. Dedikleri de oldu. Kuzey Kıbrıs’a sıradan bir Anadolu kenti muamelesi yapan iktidar ve onların adadaki uzantıları fena çuvalladılar.