Türkiye, 17 Ekim’de ABD ile Ankara’da oluşturduğu 13 maddelik fikir birliği (uzlaşma) gereği Barış Pınarı Harekâtı’na 120 saat ara vermişti.

Bu süre dolmadan Soçi’de Rusya ile masaya oturarak Suriye’de var olan savaş için yeni 10 maddelik bir mutabakat muhtırası açıkladı.

Yani Türkiye, 5 gün içinde ABD ve Rusya ile ayrı ayrı 2 metin hazırladı.

Her ne kadar biri fikir birliği (uzlaşma) metni, diğeri ise mutabakat muhtırası olarak açıklanmışsa ve uluslararası yaptırımı kuşkuluysa da sonunda silahın yerini diplomasinin almış olması sevindiricidir!

Doğrusu her savaş masada biter.

Kazanılsa da kaybedilse de savaşın sona ermesi ve barışın oluşması masada gerçekleşir.

Kullanılması gereken yer budur. Ve şimdi Monşer diplomasisiyle yol alınmıştır!

Daha fazla insanın ölmesi engellenmiştir.

Savaşın viraneye çevirdiği yaşamlar, en azından şimdilik, kurtulmuş görülüyor.

İktidar, Suriye bataklığından çıkmak için çaba gösteriyor.

Keşke yıllar önce Barış ve insani çözümler için çalışsaydı!

Bugüne kadar uygulanan yanlış politikalar, kaprisler ve bilinçsiz diplomatik uygulamalar Türkiye’ye büyük bedel ödetmişti.

Başta Kürtler olmak üzere, farklı kimliklerdeki yurttaşlarımızı dışlayan Suriye politikası hem toplumsal barışı askıya aldı hem de ciddi bir güvenlik sorunu yarattı.

Üstüne üstlük sığınmacılar akınıyla da ülkenin sırtına müthiş bir mali yük bindi.

Şimdi bu kötü durumdan kurtulmak için mücadele ediliyor.

ABD ve diğer emperyalist ortakları Suriye’yi işgal niyetlerine AKP iktidarını da katarak Türkiye’yi oyuna getirdiler...

Sömürgeci bu anlayış savaşı çıkardı. Savaşta insanların ölümüne ve milyonlarca Suriyelinin de başka ülkelere sığınmasına neden oldu.

Uluslararası Mülteciler derneği verilerine göre Suriye’de 13 milyon kişi evini terk etmiş, bunlardan 3,6 milyonu Türkiye’ye, yaklaşık 750 bini AB’ye, 21 bini ABD ve 52 bini de Kanada’ya sığınmıştı.

Bu durum Ortadoğu’daki komşularımızla olan iyi ilişkilerimizi düşmanlığa dönüştürdü…

Üretmediği için kendi yurttaşını aç ve işsiz bırakan ekonomi, 40 milyar dolar harcanmasına rağmen ülkeye gelen milyonlarcasığınmacıyı da insani koşullarda yaşatamadı! Üstelik kendi yurttaşını daha da yoksullaştırdı…

İç politikada zorlanan ve asıl dünyada tek başına kalan İktidar, bu durumdan çıkabilmek için elindeki son kozu oynadı! Silahlı Kuvvetleri sahaya sürdü!

Hem terör kaynağını kurutacak hem de sığınmacıları Suriye topraklarında konuşlandıracaktı.

Bu niyet güzel ama gerçekleşmesi sadece bizim irademizle oluşamaz!

ABD ve Rusya ile varılan mutabakat ilk bakışta bizi kazançlı gibi gösterse de önümüzde uzun ve çok çetrefilli sorunların varlığı da unutulmamalı!

Yapılacak yeni yanlışlar, Irak’la aramızın da bozulmasına neden olabilir.

Uzlaşmalardan en kazançlı çıkanınRusya olduğu görülüyor.

Putin’in başarısı, Çarlık Rusya’sının sıcak denizlere açılma rüyasını gerçekleştirdiği kadar Ortadoğu’da deniz ve hava üstleri kurabilmesidir!

Rusların istihbarat üssü olan Kamışlı ayrı bir önem taşır.

Görünen o ki; siyaset bilgisi Putin’i şimdilik Suriye’nin tek patronu yapmıştır.

Diğer yandan Suriye’nin güneydoğudaki petrol bölgesini koruma altına alan ABD de hedeflediği çıkarına ulaşmıştır.

IŞİD’i Türkiye ve Rusya’nın sorumluluğuna bırakmış ama, her an onları bahane ederek Suriye macerasını sürdüreceği de açıktır!

Ayrıca Trump’ın” Kürtleri sonuna kadar destekleyemeyiz.” Sözü de düşünülmesi gereken önemli duruştur.

Türkiye, ivedilikle Kürt Yurttaşlarımıza Suriye’deki gelişmeleri çok açık ve net bir şekilde anlatmalıdır. Onların ikna edilmesi başarı için birincil koşuldur.

Bilinmeli ki; Türkiyeli Kürtlerin talepleri, toplumsal barış ve Suriye’de gerçekleşecek projeler için büyük önem taşıyacaktır…