115. Gün…

İşgal devam ediyor. İşgalcibaşının, yeni mekânında klasik hönkürmeleri artık kanıksandı, ilgi çekmiyor. Bu durum işgalcibaşını daha da delirtiyor. Artık muhtarlardan da bıktı. Yeni arayışlar içinde. Çıngar çıkarma taktiğinin de yeni sezonda işe yaramayacağı ortaya çıktı. İşgalcibaşı, yandaşı medyada okuduğu son yazıdan etkilenmiş gözüküyor. Yazı İstanbul’da kapanan eski mekânlarla açılan yeni mekânları karşılaştırıyor. Yıllardır boşladığı sabah namazına kalkmaya karar verdiği o sabah İstanbul özlemiyle Ankara ayazına bakıp “Acaba, yeni sezona hangi mekânda girsem?” diye düşünmekte.

Elbette büyük bir lider olarak, başkalarını da düşünmeli değil mi?

Düşünüyor da netekim; “Yeni sezonda kimleri hangi mekâna sürsem, hangi mekânı kapatıp hangi mekânı açsam? Mekânsızlara, baş ucunda ahkâm keseceği cenazelere yeni cennet mekânlar tahsis etsem.”

NASA’nın son açıklamalarını anımsıyor; Mars’ta tuzlu su akıntıları keşfedilmiş.

“Güzel” diyor, Komünistleri Kızıl Gezegen’e gönderir hayırlı bir iş yapmış olurum. Ayrıca, Katalonya da bağımsızlık demiş. İşte size yeni bir ülke. Kürtleri de oraya göndereyim.

Bakmayın esip, gürlediğime, Avrupalı liderlere her daim saygım sonsuzdur. Zaman zaman hakaret etsem de içten değildir, yapmacıktır, laf olsun diyedir. Durduk yere onları incitemem; Suriyelileri Serhat kenti Edirne’den öte bırakamam. Zaten onlar da yeni mekânlarını kendileri belirliyorlar; Ege’nin mavi suları…

Yeni sezonda yeni mekânlar…

Oğlana sorayım bakayım İstanbul’da el koyacak yeni mekânlar kaldı mı? Gerçi onun da kafası pek çalışmaz, bu iş yine bana kalacak gibi gözüküyor. Dersaadet’i tekrar alıcı gözüyle şöyle bir kolaçan edeyim. Bu arada, Sümeyye’ye Kısıklı’daki yedi banyolu köşkü ayarladığımız iyi oldu. Kadın ve Demokrasi Derneği çatısı altında Aile Bakanı’nı da yanına alıp yeni börek projeleri üretirler. Olmazsa kimin başına çorap örerizi çalışırlar. Yapsınlar işte bir şeyler, boş durmasınlar.

Ahh, az kalsın unutuyordum. Yeni sezonda Aktrollerime, tosuncuklarıma yeni mekânlar bulmalı, Osmanlı Ocakları’nın sayısını çoğaltmalıyım.

İşgalcibaşı notlarını şöyle bir karıştırdı, acaba atladığı bir şeyler var mıydı? Çocukları, eş dost akrabayı, yandaşları, izdeşleri, IŞİD’i, Esed’i, korucuları, paralel yapıyı, Kürtleri, komünistleri, mültecileri hepsini yazmış, kimine yeni mekânlar bulmuş, kimini yeni mekânlarına derdest etmişti.

Ayrıca not etti; seçimde sandıklar da yeni mekânlarına taşınacaktı. Bir de unutmadan Davuloğlu’na ima etmeli ki kendine yeni sezonda yeni bir mekân bulsun!

Yeni sezonda yeni mekânlar…

İşgalcibaşı yeni sezonda yeni mekânlar tahsis ededursun, bazı mekânlar sezon değişse de eski kalmakta. Mesela, 1 Ekim’de aç kapa yapacak TBMM gibi…

Bir yandan ulemalar mezun etsin istenen, diğer yandan yarısından fazlası ticarethaneye dönmüş üniversiteler gibi mesela…

Yeni sezonda eski kalan ve uzun bir süre de öyle kalacağa benzer 18 milyon öğrencinin mekânı okullar gibi mesela… Aslında yeni sezonda eski mekânda baskı daha da artmış durumda. Yeni yönetmeliklerle, yeni cezalar gırtlağa ulaşmış. AKP’nin korkusu sosyal medya öğrencilere tamamen yasak hale getiriliyor. Sıkıysa okulla ilgili bir şey yaz!

Biz sokaktaki vatandaşa gelince. Yeni sezonda tüm mekânlar dar edileceğe benziyor. Liboşum Barlasım yazmış; “ Nehri geçmeden bir timsaha asla hakaret etmeyin” diye.

Liboşum Barlasım, senin timsah öylesine alıngan ki bırak nehri, karaya çıkmış önüne geleni yakalayıp, hakaret davası açıyor. Ayrıca bu, “nehri geçince her şey mübah” liboşluğunu senin bu kalın derili timsahın yutmaz haberin ola. Zihni kalın kabuklu dediysek de o kadar da değil, kafası çalışıyor adamın.

Memleketteki bunca gürültü nereden geliyor sanıyorsun?