Sanırım 10 yıl öncesi... Marmara Üniversitesi Sinema TV Bölümü Öğretim Üyesi Hakan Karataş; şimdilerde de (29 yıldır) sürdürdüğüm “Yargı”ya getiriyor öğrencilerini... Oyun sonrası görüşmelerimizde, okulun Haydarpaşa Yerleşkesi’nde “söyleşi” öneriliyor. Gidiyorum. Katılım çok iyi. Bir saat derken üç saati buluyoruz. Oyun tartışıladuruken giderek “Yargı”nın filmini çekme tasarımına geliyoruz. Tek kişilik oyun savaşta geçiyor. 60 gün hücrede tutuklu kalan 7 kişiden sağ kurtulan Vukhov, başlarından geçenleri askeri heyete(izleyiciye) anlatıyor. Filmde ise diğer 6 kişinin de canlandırılması düşünülüyor. Ona göre oluşturulacak senaryo. Konuştukça, kenarından köşesinden değinmelerime sağlıklı yanıtlar alamadıkça, savaş olgusuyla ilgili pek yeterli bilgilerinin olmadığı kanısına varıyorum. Hiç değilse savaşa değin hangi filmleri izledikleri merakı uyanıyor içimde... Özellikle 60’larda Avrupa Sineması en yetkin örneklerini sunarken, örneğin Çek Sineması’nın baş yapıtlardan biri “Ana Caddedeki Dükkân”ı (1965) izlemelerini beklemesem de, “2. Dünya Savaşı’yla ilgili kimi filmleri görmüş olmaları gerekiyor...” Derken laf lafı açtıkça Visconti, Godard, Fellini, Tarkovski vd adlar geçiyor. Bu kişileri duymuşlukları var ancak onları da izlemediklerini anlıyorum. “Hakan” diyorum, “neredeyse sinemacı olarak mesleğe atılacaklar. Ancak klasiklerle pek ilgilenmiyorlar galiba?”  “Sayısı az da olsa ilgilenenler var!” diyor Hakan. “Bir de gerçekten, film sayısını artırmamız gerekiyor...” diye dert yanıyor...

Dünya sinemasıyla bizi buluşturan; dergisi, toplantıları, görüşmeleriyle bilgilendiren-bilinçlendiren Sinematek bir tek şeyi yapamadı. Film arşivi oluşturamadı. Ama nasıl yapacaktı ki?! O günlerde filmler 35mm olarak konsolosluklar aracılığıyla getiriliyordu çoğunluk. Sonraki yıllarda sanatsal filmleri VHS kasetleri biçiminde kiralayabileceğiniz yerler bulabilirdiniz ama. Şimdilerdeki gibi DVD’ler yoktu tabii... Artık sinema ile ilgili çeşitli yayınlar, siteler var; geçmişle, teorisiyle, akımlarıyla ne ararsanız bulabileceğiniz hemen hemen. Bunlardan biri de “sinematek.tv” Kapsamlı bir site. Yalnız ellerindeki film sayısı çok az. Her yerde böyle. Bir de şu: Evet, günümüzde kimi filmlere ulaşabilirsiniz ama nasıl?.. Bir örnekse Derek Jarman. Ondan diyelim ki buldunuz aradığınızı. Ne var ki İngilizce. Hani Türkçe altyazılısı?.. 

Devlet ya da her ne kuruluşsa, Dünya Sineması “film arşivi” oluşturamamış yararlanabileceğin...

Nisan ayında çıkacak “Yeni Sinema Dergisi”nin Genel Yayın Yönetmeni Zahit Atam’ın kimi açıklamalarıysa şöyle: “Derginin adının ilk çıkış noktası Sinematek dergisinin mirasına sahip çıkmaktan geliyor. (...) Derginin çizgisi Türkiye’de kültürün yeniden tanımlanmasına, Türkiye’de değerler karmaşası yaşayan kültür ve sanatın anlamının yeniden tanımlanmasını sağlamak üzere şekillendi...”

Yeni Sinema Dergisi, bir de toplugörüşme(panel) düzenliyor 1 Nisan günü saat 19.00’da Kadıköy Barış Manço Kültür Merkezi’nde... Konu: “Türkiye Sineması Tarihi ve Yılmaz Güney”  Katılımcılar: Zahit Atam, Zeki Demirkubuz, Agah Aydın ve ben...