Ekonomi yönetimi açıkladığı tedbirler ‘örtülü sıkılaşma’ adımları olarak yorumlandı. Finansal piyasalar yöneticisi Cibre, ek bütçenin gelebileceğini söylerken dolarizasyona etki etmeyeceğini belirtti.

Yeni tedbirler beklenen etkiyi yaratmadı: Örtülü sıkılaşma
Fotoğraf: Depophotos

Havva GÜMÜŞKAYA

Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın döviz kurlarındaki artışı durdurmak için başta gelire endeksli devlet iç borçlanma senedi olmak üzere açıkladığı bir dizi kararlar dövizdeki yükselişi engellemeye yetmedi.

Kur Korumalı Mevduat (KKM) uygulamasının üzerinden henüz 6 ay geçmesine rağmen dolar, yeniden 17 seviyesinin üzerine çıkmasıyla devreye sokulan tedbirler, ekonomi yönetiminin beklediği etkiyi yaratmadı.

Kredi vadeleri, kredi kartı minimum ödeme tutarları güncellendi, şirket halka arzlarına yabancı yatırımcıyı getirmeleri adına ya da yurt dışında halka arz olmaları adına teşvik geldi, ticari kredilerin zorunlu karşılık oranları yükseltildi ve Borsa İstanbul nezdinde altın sertifikası ihraç edileceği açıklandı.

Gelire Endeksli Senetlerin Hazine tarafından belirlenen dönemsel getiri oranı yüzde 5,32, yıllık bileşik getiri oranı ise yüzde 23,04 olarak açıklandı.

Dört kurum tarafından açıklanan bu makro ihtiyati tedbirlerin KKM dâhil yüzde 72,5’e çıkan dolarizasyona etkisini, GES’e yönelik talebin nasıl olacağını ve ülke ekonomisini bekleyen yeni tehlikeleri finansal piyasalar yöneticisi İris Cibre’ye sorduk.

Cibre, tüm bu tedbirlere bakıldığında kredileri sıkılaştırıcı ve sıcak parayı çekme amaçlı aksiyonlar olduğunu belirtiyor.

“Faiz artırmadan kredi faizlerini artırarak talebi kısma amaçlı adımlar” diyen Cibre, “Bu tedbirlerle görüyoruz ki ekonomi yönetimi enflasyonun hala talepten kaynaklı olmadığını anlamış değil, ama aynı zamanda döviz ihtiyacımız olduğunun farkında” ifadelerini kullanıyor.

İris Cibreİris Cibre

ETKİSİ OLMAZ

Şu an negatif reel faiz TÜİK’in açıkladığı enflasyon verisi ile hesaplandığında eksi yüzde 34,2 olduğunu belirten Cibre, bu ortamda GES’in tercih edilmesinin zor olduğunu belirterek, şu ifadeleri kullanıyor: “Bu ortamda enflasyondan korunmak isteyen yatırımcı enflasyonun üzerinde bir getiri sağlamak isteyecektir. Bunu sağlamak adına, faiz indirimleri başladığından beri üzerine basa basa söylediğimiz, bir kaç yöntem kullanacaktır; Konut, araba gibi varlıklar ya da döviz. Vatandaş var olan parasının değerini korumak için bu saydıklarıma yatırım yapıyor, alternatif olarak sunulan ise GES.”

Bakanlık tarafından yapılan açıklamaya göre GES’in getirilerine ilişkin ödeme hesaplanmasında Devlet Hava Meydanları İşletmesi (DHMİ) ve Kıyı Emniyeti Genel Müdürlüğü (KEGM) tarafından bütçeye aktarılan üç aylık hasılat payları toplamı esas alınacak.

Buna göre Kıyı Emniyeti Genel Müdürlüğünden 308,1 milyon TL ve Devlet Hava Meydanları İşletmesi’nden de 565,9 milyon TL olmak üzere toplam 874,1 Milyon TL bu tahvillerin faizlerine ayrılmış durumda. Bu gelirler normalde Hazine’ye devir olacak gelirler olduğunu söyleyen Cibre, “Hazine bundan vazgeçerek yatırımcıya dağıtacak. KKM kur farkları ve bu gelir kaybı ile bakıldığından Hazine’nin yakın dönemde ek bütçe yapma mecburiyeti gündeme gelecektir diye düşünüyorum” şeklinde konuşuyor.

“Neden yatırımcı dolarını bozup bu borçlanma senedi alsın ki?” diyen Cibre, açıklanan tedbirlerin yüzde 72,5’e çıkan dolarizasyonu düşürecek bir etkisi olacağını beklemediğini belirtiyor.

Ülke ekonomisinin önünün karanlık olduğuna dikkat çeken Cibre, savaşın etkilerine dikkat çekerek, “Petrol, doğalgaz ve sanayi emtialarında hızlı fiyat artışları oldu. Merkez Bankası’nın brüt rezervi 102 milyar dolar, kısa vadeli dış borç yükümüz ise 181 milyar dolar. Brüt rezervimiz kısa vadeli dış borç yükümüze yetersiz” ifadelerini kullanıyor.

Öte yandan cari açık ile dolar ihtiyacının arttığını vurgulayan Cibre, ülkeye giren dövizin çıkan dövize yeterli gelmediğini söylüyor ve önümdeki günlerde ülke ekonomisini bekleyen tehlikeleri şöyle özetliyor:

“Sonuç olarak kur da yükselmeye devam ediyor. Karşımızda bütçe ve cari açıkları, yüksek enflasyon ve yukarı yönlü bir kur baskısı tablosu varken ve yeni kararlarla geç kalınmış bir kredi daraltılması dönemine girilmişken stagflasyon (enflasyon ile ekonomik durgunluğun eş zamanlı yaşanması) hatta slumpflasyon (hem ekonomik daralma sorunu hem de yüksek enflasyonun aynı zamanda yaşanması) tablosunu görmek zor değil.”

Ekonomi yönetiminin negatif faiz politikasından ve para basmaktan vazgeçseydi şu an her şeyin çok farklı olabileceğini söyleyen Cibre, “Önümüzde zor günler bizi bekliyor gibi görünüyor…” diyor.