Yeni Türkiye’nin I. Cihan Harbi’nde yarım kalmış yüzyıllık “tarihsel mücadelesi” eğer ülkeyi anonim şirket gibi yönetirlerse tamamlanacakmış.

Demek ki, Batı’ya karşı dik duran, burnundan kıl aldırmayan “Türk Usulü Başkanlık” sisteminin piyasa hedefi, kapitalist tarihin hisseli/göbekli mülkiyet örgütlenmesi bir ‘anonim şirketi’ne kadarmış.

Kim bilir, Yeni Türkiye’nin ayağına zincirli anayasal düzen, yargı, parlamento, demokrasi geçmişi olmasa bir Soma A.Ş. kadar ekonomik performans gerçekleştirebilir.

Hatta son bir yılda sermayesini 75 kat büyütür, yarısı taş olan kömür üretimini “rekor verimlilik” olduğuna hissedarlarına “gotik-animasyon” yaratıcısı  kurumsal medya yardımıyla ikna ederdi.

Yaşam odasının ‘ne ehemmiyeti var’ diyen “tevekkül küpü” Soma Holding patronu gibi madencilere “yaşam alanları” inşa etmek yerine, ‘İç Güvenlik Paketi’ yardımıyla “insansızlaştırılan” kamusal alana Spin Towers’lar dikilir.

Sonra yıllardır içten içe yanan “ölüm ocakları” emekçi cesetleriyle dolunca, “bize ‘tektonik darbe’ yapıldı” vaveylası kopartılır ama ne kamu kaynaklı teşvikler, ne yeni sermaye birikim havuzları zarar görürdü.

Her bir metre karesi 5-10 bin dolara satılan Spin Towers geçen hafta açılırken aralık ayında kapının önüne konan Soma’da ölmediğine “şükretmeyip”, üç aydır tazminatını isteyen madenciler gibi polis “A.Ş. Güvenlik Paketi” gereği “yatırım düşmanlarını” rant beldesinden uzaklaştırırdı.

Hiç sıkıntı yoktu; güvencesiz, taşeronlaşmış, kaygı, geleceksiz ve anksiyete pompalayarak yönettiğiniz “işsizler” açılan ocağın kapısında sıraya girince, 301 canı ocağa gömen A.Ş. işe alacağı madencilere “tazminat, kıdem bir şey isteme” şartını pervasızca dayatıvermişti.

Öyle değil mi, Soma’nın 6 bin zeytin ağacını başka bir “yargı tanımaz,hukuk geçirmez”  A.Ş “özel güvenlik” kolluk gücüyle bir gecede kökleriyle nasıl yolmuştu...   

Belki de Yeni Türkiye için bir yılda kârını yüzde 965 artıran Torunlar GYO tipi sermaye ortaklığı daha da fizibil olurdu.

Çünkü 15 TL’lik asansör kaydırıcı maliyetini 10 işçi canına denkleyen “kâr maksimizasyonu” yargı tarafından bile “takipsizlik”kararıyla adeta taltif etmişti.

İşçi kıyımı olduğunda ambulanslardan önce TOMA, çevik kuvvetin süratle “cinayet mahalline” vardığı, dağda-bayırda jandarma güçlerinin şirket makine ve şantiye “malına” siper olduğu  “Yeni Türkiye” hayli zamandır “rant endeksli” tekelci patronajla yönetiliyordu.  

Ve tabii ki, tutkulu demokrasi retoriği bir yere kadardı, demokrasi  bütün kavram ve kurumlarıyla “atık” halini alınca şimdi eski rejimin “kamu mülkü” üzerinde faşizm-kapitalizmin tarihsel “yaratığı” Parti devlet-A.Ş. yükselmeliydi. 

Bu arada küresel komploların biricik hedefi “Yeni Türkiye”, emperyal Osmanlıcı kaftanı altından kapitalizmin piyasadaki küçük balıkları yutmak için örgütlediği tekelci sermaye aygıtı çıkartması kesinlikle Batılı bir tezgâh değildi.

Bin yıllık şanlı geçmişten gelen “Büyük Türkiye” imgesini, varlık temeli sadece sömürü yoluyla “kâr etmek” olan bir anonim şirkete indirgeyerek hedef kitle müşterisine “Türk Usulü Başkanlık” modelini pazarlayacaktı.

Ama görüldüğü üzere; seçimlere doğru muktedir telaşı büyüyünce, desteği eriyen “milli iradeye” vaat edilen “Yeni Türkiye’ye Yeni Sistem” paradigması sahibince bizzat olumsuzlanmıştı.