Google Play Store
App Store

Avusturya’da seçimden galip çıkan muhafazakâr Halk Partisi ile Yeşiller, koalisyon konusunda anlaştı. “Ne olmuş, olabilir” denebilir. Ancak bu siyasi anlaşma neofaşistlerin her geçen gün daha fazla etkili olduğu Avrupa politikası için yeni bir model ve anlayış

Yeni Viyana hükümeti: Faşizm dışı model arayışları

Özgür Çoban

Avusturya’da, neofaşist parti Avusturya Özgürlük Partisi (FPÖ) Lideri ve Başbakan Yardımcısı Heinz Christian Strache’nin rüşvet pazarlığının medyaya yansımasının ardından koalisyon dağıtılmış ve erken seçime gidilmişti. Bu seçimden galip çıkan muhafazakâr Avusturya Halk Partisi (ÖVP) ile Yeşiller’in koalisyon konusunda anlaştığı duyuruldu.

“Ne olmuş, olabilir” diyebilirsiniz. Ancak bu siyasi anlaşma neofaşistlerin her geçen gün daha fazla etkili olduğu Avrupa politikası için yeni bir model ve anlayış. Bu makalede, biri sermayenin temsilcisi olan, bünyesinde faşist izler taşıyan muhafazakâr parti ile sürdürülebilir iklim politikaları, çok renklilik ve insancıl göç politikalarını savunan Yeşiller’in “zamanın ruhuna uygun” bu birlikteliğinin olası etkilerini ele alacağız.

Öncelikle bu hükümet modeli, Avrupa’nın göbeğinde yer alan küçük ama politik açıdan oldukça etkili ülke için de yeni bir deneyim olacak. Yeni koalisyon, ÖVP’nin Lideri Sebastian Kurz açısından da önemli bir dönemeç olarak kabul ediliyor. Şöyle ki Kurz, bugüne kadar biri Sosyal Demokrat Parti diğer neofaşist parti ile olmak üzere iki koalisyon dağıttı. Avusturya medyasında, Yeşiller ile de aynı akıbet yaşanırsa Kurz’un siyasi kariyerinin bitebileceği konusunda yorumlar bir hayli fazlaydı.

MODEL BAŞARILI OLURSA…

Gelelim koalisyona. Bu koalisyon için yukarıdaki satırlarda, yeni bir model ve anlayış demiştik. Burada, Avusturya özelinde ancak tüm Avrupa genelini de bağlar şekilde sürdürülebilir çevre ve iklim politikaları ile yüksek kâr ve rekabeti önceleyen ekonomi politikalarının yan yana olmasının etkileri, sonuçları test edilecek. Eğer bu model başarılı olursa neofaşistleri denklem dışında bırakan yeni bir alternatif ortaya çıkmış olacak ki bu Avrupa yanlısı politik kesime rahat bir nefes aldıracaktır. Modelin başarılı olmaması için bir neden görmüyorum. Çünkü moda politik argüman olan “iklim korumaya” faşistler hariç tüm partiler sahip çıkıyor ve bunun üzerinde çalışıyorlar. İkincisi Yeşiller de artık katı diskurlarını terk etmiş durumdalar. Kurz’un, biraz çevre ve iklim konusunda sola yaklaşması, Yeşiller’in de kontrollü göç ve çalışma hayatı düzenlemeleri konusunda daha esnek olmaları yeterli olacaktır.

Viyana modeli başarılı olursa bundan sonraki süreçte, “yok canım bu olmaz, dünya yansa bir araya gelemezler” dediğimiz kesimler arasında birçok koalisyon denkleminin oluşmaya başladığını göreceğiz. Çünkü neofaşistleri devlet yönetiminden uzak tutmanın şu an için başka bir yolu görünmüyor. Avrupa için bu aşamadan sonra önemli olan demokrasiyi ve hukuk devletini ayakta tutabilmek olmalı. Neofaşistleri hükümetlerden uzak tutarak demokraside ve devlet kurumlarında yaşanan yıpranma durdurulabilir.

SIKINTILAR DA VAR

Bunun yanı sıra Viyana Hükümeti, Avrupa Yeşilleri açısından da önemli bir deneyim olacak. Avrupa Parlamentosu’nda güçlü bir şekilde temsil edilen ancak bulundukları ülkelerde hükümete giremeyen Yeşiller, kendilerini test etme fırsatı bulacaklar. Hükümet etme pratiklerinin yetersiz olması Yeşiller açısından bir dezavantaj olarak görülebilir ancak koalisyon devam ederse zaman bunu halledecektir.

Bu süreçte Kurz, en çok son seçimde neofaşist partiden devşirdiği seçmenleri konsolide etmeye çalışırken zorlanacaktır. Bu seçmenler, rüşvetçi Strache’ye kızarak oylarının rengini değiştirdiler ve/fakat politik duruşlarında bir değişiklik olduğunu sanmıyorum. Bu nedenle faşist partinin mesajlarına her zaman açık olacaklar.

TÜM AVRUPA İÇİN MODEL OLABİLİR

Avusturya’da ideolojik farklılıklarını önemsemeyerek bir araya gelmeye çalışan muhafazakârlar ile Yeşiller, şüphesiz neofaşist karşıtı cepheye yeni bir heyecan ve dinamizm katacaktır. Bu dinamizmin tüm kıtaya yayılacağından kimsenin şüphesi olmasın. Birkaç gündür Almanya, Slovakya, Belçika gibi ülkelerin medyasında, Viyana Hükümet modeline atıfta bulunulan makaleler yer alıyor. Almanya’da 2021 yılının sonbaharında yapılması planlanan seçim beklendiği gibi sonuçlanırsa Hristiyan Birlik/Yeşiller koalisyonu kurulmasını isteyenlerin sayısı bir hayli fazla. CDU’nun iklim politikalarına ilişkin geniş zamanlı mesaisi ve Yeşiller’in Alman sermayesi tarafından dışlanmaması bu koalisyonu büyük ölçüde olası kılıyor.

Bununla birlikte, Avrupa’da bir süredir kimse, “şu post-faşistleri hükümete alalım, orada eritiriz” falan demiyor. Öyle olmadığı görüldü. Zira uluslarüstü anlayışın hızlı bir şekilde yerini lokal milliyetçiliğe bıraktığı bir süreçten geçiyoruz. İtalya’da “erir gider” umuduyla hükümete alınan küçük Mussolini Matteo Salvini’nin devlete nasıl nüfuz ettiğini ve kanser gibi dört bir yanı sardığını tüm Avrupa gördü. Bununla birlikte, bu neofaşistleri ivmelendiren “göç ve sığınmacı” faktörünün Avrupalıların kaygı ve korkularını köpürtmeye, demokrasiye yönelik motivasyonlarını hızlı bir şekilde törpülemeye devam ettiğini unutmayalım. İşte bu nedenle Salvini’nin hükümette bulunduğu sürede bırakın erimeyi oyları tavan yaptı.

Yeni Viyana Hükümeti, faşizmin karanlık sularına yelken açan Avrupa demokrasisi için otobandan önceki son çıkış olabilir. Bu nedenle, şüphesiz tüm Avrupa kamuoyu bu modeli merakla ve ilgiyle takip edecektir.