Adet yerini bulsun diye bu hafta bir yeni yıl yazısı yazmaya niyetliydim. Keyifli kehanetler, ümitler saçan bir yazı yazmak gerekirken, dünyadan ve memleketimden insan manzaraları öylesine acı bir tablo oluşturuyor ki bu mümkün değil. Birçoğu gerçekleşmesi imkansız görünen yeni yıldan (aslında her zaman geçerli olan) beklentilerimin bir bölümünü sıralamakla yetineceğim.

Önce yaşadığım ülke Fransa’dan başlayalım. En büyük dileklerim arasında şunlar yer alıyor :  bu yılın ilk yarısında yapılacak cumhurbaşkanlığı ve hemen ardından gelecek genel seçimlerde Sarkozy bir daha geri gelmeyecek şekilde gitsin, Marine Le Pen ikinci tura kalmasın, Sosyalist Parti Yeşiller ve Sol Cephe’yle uyum içinde olsun ve birlikte ezici bir zafer  elde etsin, Fransız topraklarında yaşayan yabancılara en azından yerel seçimlerde oy hakkı verilsin, sınırdışı edilen kaçak göçmenleri sayısı asgariye insin, nükleer enerjiden uzun vadede tümüyle vazgeçmek için ilk adımlar atılsın, müdahil olduğu savaşlardan yirmi bin civarındaki askerini geri çeksin, tüm köktendincilerin sesleri kesilsin, yabancı düşmanlığı yok olsun, sokakta yaşayan kalmasın, Türkiye kökenli Fransızların her alanda başarılarını duymayan kalmasın, bu Türkiyeliler karılarına, kızlarına, kızkardeşlerine eziyet edip baskı altında tutmaktan vazgeçsin, hepsi kimlik karmaşasından kurtulup yaşadıkları ülkede yer edinmeye gayret etsin, medyalar Türkiye konularına daha fazla ve gerçekçi biçimde yer versin ve kapı komşum ve dostum Jean-Claude bir an önce iyileşsin !

Türkiye’de görmek istediklerim de altta kalacak değil ya, liste uzun : tüm milliyetçi, gerici, zorba, maçist, ikiyüzlü, yalancı, üçkağıtçı, hortumcu siyasiler halk oylarıyla yok edilsin, megaloman devlet büyüklerinin söylemlerini hiçbir medya yansıtmasın, iç savaş bitsin, insanlar devlet eliyle katledilmesin, askeri harcamalar asgariye insin ve buradan yapılan tasarruflar olduğu gibi kültür ve eğitim bütçelerine aktarılsın, büyüme hızını övmekle yetinenler işsizlik vehametini hatırlasın, sendikal haklara saygı doğallaşıp yaygınlaşsın, milliyetçilik ve gericilikle mücadele için halkevleri yurdun dört bir yanında açılsın, kadınlara yapılan şiddete en ağır cezalar verilerek kökü kurutulsun, hapishanelerdeki tüm düşünce ve vicdan suçluluları koşulsuzca serbest bırakılsın, Pınar Selek ve diğerleri hakkındaki tüm davalar bir daha açılmamak üzere sonlandırılsın ve kendilerinden resmen özür dilensin, halkın da desteğiyle inkar politikaları son bulsun, farklılıkların zenginleştirici rengini halkın tümü idrak etsin, aynı halk kendi tarihine bakmaya ve bellek çalışması yapmaya başlasın, vicdani red hakkı tanınsın, dinli dinsiz herkesin inancına ve inançsızlığına aynı saygı gösterilsin, Alevilik ülkenin resmi inançlarından biri olarak sayılsın, Kıbrıs yeniden yekvücut olsun, Ermenistan’la sınır açılsın, yıkılan heykeller devlet parası ve desteğiyle yeniden dikilsin, güvenlik güçleri vatandaşlara saygıyı öğrensin ve kendilerini onların üstünde görmekten vazgeçsin, her alanda Türk sanatçılarının başarısı dünyada dillere destan olsun, Türkiye dünyada islam ve (ileri!) demokrasinin olası sentezi değil sadece demokrasinin örneği olsun ve kadınlara “hanımefendi” dururken “bayan” denilmesi yasaklansın !

Fransa için istediklerimin bir kısmının gerçekleşme olasılığı var. Türkiye için istediklerimi geri dönüp okuyunca, sanki rüyalar alemimi yazmış gibi olduğumu farkettim... Ama umut etmeden yaşamak mümkün olmadığına göre, yeni yılın tüm dünya halkları için barış, kardeşlik, eşitlik, özgürlük ve demokrasinin arttığı yıl olmasını dilerim.