Zaman bir bütündür. Biz zamanı anlamak, bilmek için bölüp adlandırmışız. Olsun, başlangıca da “Yeni Yıl” demişiz ya; hicri, miladi, nereden başlatılmış olursa olsun.
          
İşte bu yeni yılların birinin başındayız. Bu yılda kimse ekmeksiz, ekmek kokusuz kalmasın. Anne kokusu burnumuzdan hiç gitmeyen olsun. Eski evlerde anne gölgesi hiç yitmeyen.
 
Sabahlarımız ışıklı, gecelerimiz dost sesli, sabunlarımız temiz, ekmeklerimiz sıcak, emeğimiz bizim olsun. Selamlarımız öksüz kalmasın sokak ortasında; dostlara verilen. Selam verilecek, selamı alınacak insanlar arasında olalım. Devrimci ahlakımız kirlenmesin…
 
Faşizm evrenden uzak olsun. Bombalar, kurşunlar insandan, öte dursun.
 
Bir de, Terörle Mücadele Yasası zulmüyle içerde olanlara selam olsun. Çünkü, onlar faşizm denen illetin zulmündedir. Çünkü;
           

TERÖRLE MÜCADELE YASASI FAŞİZMDİR

Terörle Mücadele Yasası, çağdaş toplumların hukuki sistematiğinde yeri olmayan bir içeriğe ve yaklaşıma sahiptir.
 
Demokrasi kavramı, salt siyasal iktidarın iktidarı kullanma biçimine ilişkin formatif ve normatif kurallarla ilgili bir kavram değildir. Demokrasi, ülkenin –dünyanın- tüm toplumsal katman ve birimlerinde, tüm ilke ve kurallarıyla işlerliğini zorunlu kılan bir kavramdır. Bu açıdan, gerek yasalar piramidinin tamamı, gerekse bu piramidi oluşturan ayrı ayrı tüm metinlerin öncelikle demokratik olması; dinamiği, içeriği ve uygulaması/sonuçları ile demokrasiyi öncelikle içermesi gerekir.
 
Terörle Mücadele Yasası, yukarıda belirtilen nitelik ve özelliklere tamamen aykırı, anti-demokratik bir yasadır. Her şeyden önce “Terörle Mücadele” hukuksal değil, öncelikle siyasal bir adlandırmadır. Siyasal tanımın hukukileştirilmesi, tersinden okunduğunda hukukun siyasallaştırılması demektir. Ülkemizin son bir yılındaki uygulama bile, Terörle Mücadele Yasası’nın hukuka aykırılığını, anti-demokratik baskıcı niteliğini gösteren saysız kanıtlarla doludur. Bu kanıtların tamamı da vahim insan hakkı ihlali anlamına gelmektedir.
 
Terörle Mücadele Yasası ve bununla ilintili olarak “Özel Yetkili Ağır Ceza Mahkemesi” uygulaması; Anayasa’nın eşitlik ilkesine, doğal yargı ilkesine, ulusalüstü hak metinlerinde koruma gören adil yargılama hakkına özellikle aykırıdır. Dahası, bu yasa kapsamında yasal kovuşturmaya uğrayan sanatçı, yazar ve diğer tüm insanların tabi tutulduğu maddi-hukuksal süreç, sonucu aklanmayla bitse/bitecek olsa dahi, onarımı olanaksız zararlara neden olmaktadır. Ülkede, suç olarak tanımlanan fiillerle ilgili olarak yürürlükte olan – ki tartışılası içeriği yana- Türk Ceza Yasası varken, belli kişi ve kurumlara yönelik olduğu tartışmaz anlaşılan “özel ceza yasası” uygulaması demokratik hukuk sistematiğine aykırı, doğrudan faşizm yöntemleridir.
 
Siyasal iktidarın, düşünceyi ve düşünceyi ifade özgürlüğünü yok eden bir silahıdır olan Terörle Mücadele Yasası. Asıl olarak bu yasanın kendisi demokrasi içini bir “terör” sonucunu doğurmaktadır. Ülkede demokrasi yeğlenecekse, TMK derhal ve bütün sonuçları ile ortadan kaldırılmalıdır. Tersi, açık faşizmdir; insanlık suçudur. Suç iktidara aittir. AKP severler de buna dahil ve “zanlı”dır.
 
Haftanın dizesi; “Sonra, güneşin düştüğü yerde gizlerimiz vardır bizim” (Mahmut Derviş, yalnızlık yenilemeden kendini, çev. Metin Fındıkçı, can Y.