Google Play Store
App Store

İstanbul’da bebekleri kendilerinin anlaşmalı olduğu hastanelere sevk ederek haksız kazanç sağlayan ve ihmali davranışlarda bulunarak ölmelerine neden olan Yenidoğan Çetesi’nin yöneticileri ve üyelerinin yargılandığı davanın görülmesine 5'inci gününde devam ediliyor. Sanık Gıyasettin Mert Özdemir, savcılığın hastane soruşturmasına ilişkin, "Art niyetliydi" dedi.

Kaynak: Haber Merkezi - Ajanslar
Yenidoğan çetesi davasında 5. gün | Ambulans şoförü Gıyasettin Özdemir: Soruşturma art niyetliydi
Fotoğraf: AA (Arşiv)

Yenidoğan Çetesi davasının görülmesine 5. gününde devam ediyor.

İstanbul’da bebekleri kendilerinin anlaşmalı olduğu hastanelere sevk ederek haksız kazanç sağlayan ve ihmali davranışlarda bulunarak ölmelerine neden olan Yenidoğan Çetesi yöneticisi ve üyesi 22’si tutuklu toplam 47 sanığın yargılandığı dava 5. gününde devam ediyor.

Davada şu ana kadar 18 kişi savunma yaptı.

Bugünkü duruşma da savunmalarla devam edecek.

Bakırköy 22. Ağır Ceza Mahkemesince adliyenin konferans salonunda yapılan duruşmaya, organize suç örgütü elebaşı Fırat Sarı'nın da aralarında bulunduğu 22'si tutuklu 36 sanık ile avukatları katıldı. Bazı tutuksuz sanıklar ise bulundukları şehirlerdeki adliyelerden Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile duruşmaya bağlandı.

Duruşmanın öğleden sonraki oturumunda, bir üniversitenin iş geliştirme yöneticisi olan ve davaya konu il dışından yapılan sevklerle ilgilendiği öne sürülen tutuklu sanık Serdar Yüksel savunma yaptı.

Yüksel, 23 yıldır sağlıkçı olduğunu belirterek, "Örgüt üyesi değilim. Örgütün olup olmadığını bile basından, iddianameden öğrendim. Örgütle ilgili herhangi bir çalışmam yok. Beraatimi istiyorum. Kamuyu asla zarara uğratmadım. Buraya nasıl geldim anlamış değilim" dedi.

Davadaki diğer sanıklardan para alıp almadığı sorulan sanık Yüksel, "Gıyasettin Mert Özdemir ile Fırat Sarı'dan 10-12 kez para aldım. Hastalar için verilen paralar değildi. Hasta başı para almadım. Hastaneler teşekkür bazında da para yollarlar" diye konuştu.

Fırat Sarı'dan aldığı paraların "borç" olduğunu öne süren Yüksel, hasta sevklerine ilişkin de "Benim yaptığım yönlendirmelerden İstanbul 112'nin haberi var" ifadesini kullandı.

Mahkeme başkanı, çapraz sorgusu yapıldığı esnada verdiği cevaplardan dolayı Yüksel'e, "Net şekilde cevap ver çok uzatıyorsun. Sana hastane soruluyor oradaki doktoru anlatıyorsun" şeklinde uyarıda bulundu.

Soruşturma kapsamında savcılıkta alınan ifadesinde, kendi hesabına gelen paralarla ilgili susma hakkını neden kullandığının sorulması üzerine Yüksel, utanç duyduğunu söyledi.

Sanık Yüksel, utanç duymasının aldığı paralarla ilgisinin olup olmadığı sorusuna ise "Evet, keşke almasaydım." yanıtını verdi.

"BUNLAR BİR SÜRE SONRA AĞIR GELİYOR"

Tutuklu sanık Sümeyye Nur Taşçı, örgüt olarak herhangi bir faaliyette bulunmadığını ve sadece sanık Fırat Sarı'nın asistanı olarak görev yaptığını savundu.

Sarı'nın vekaletinin kendisine olduğunu ifade eden Taşçı, Medisense isimli şirkette evde sağlık hizmetleriyle ilgili bir bölüm kurmak isteyen Sarı'nın, gerekli işlemleri yapması için kendisine vekalet verdiğini anlattı.

Taşçı, bu vekaletle evde sağlık hizmetleri bölümünün açılması için işlemleri yaptığını, ayrıca sanık Sarı gidemediği zaman şirketle ilgili ev ile araba alım satım işlemleriyle de ilgilendiğini söyledi.

Fırat Sarı'nın "motivasyon" adı altında hemşire ve doktorlara gönderdiği paraları hesaplara kendisinin yatırdığını dile getiren Taşçı, "Fırat Sarı para yatırmayla tek tek uğraşamadığı için asistanı olarak benim yapmamı söyledi. Ben kendi kendime bir işlem yapmadım. Ne kadar göndereceğimi de o söyledi" dedi.

Diğer sanıkların hesaplarına gelen paralarla ilgili "motivasyon ücreti" dediklerini, ancak hiçbirinin bunu doğru düzgün anlatmadığını belirten Taşçı, "Hemşirelik basit bir iş değil. Hemşirelik dediğiniz sadece hasta bakıp çıktığınız bir şey değil. Özel hastaneler bazında söylüyorum, 3 hasta bakmanız gerekiyorsa 4 hasta bakıyorsunuz, 2 dosya bakmanız gerekiyorsa 4 dosya bakıyorsunuz. Bunu dosya olarak söylüyorum ama daha fazla bir iş yükü var. Hastanelerde her zaman çok iş, az para şeklinde çalışılıyor. Bunlar bir süre sonra ağır geliyor" ifadesini kullandı.

Taşçı, az ücret aldıkları gerekçesiyle hastaneden çıkmak istediklerinde, Fırat Sarı'nın kendilerine işten çıkmamaları için söz konusu paraları gönderdiğini öne sürdü.

Sanık Taşçı, Reyap Hastanesi'nde sorumlu hemşire olarak çalıştığı dönemde gelen ücretlerin içinde diğer hemşirelerin de ücretleri olduğunu, bu paraları onlara dağıttığını anlattı.

Duruşma savcısı, sanık Taşçı'ya çapraz sorgusunda, "İki tane şirketi olan, geliri gayet iyi olan Fırat Sarı neden asistanından borç alsın?" sorusunu yöneltti.

Sanık Taşçı ise, "Asistanı olduğum dönemde borç vermedim. Hep isterdi. Biz kızlarla banko dediğimiz yerde otururken gelip 'Paranız var mı.' diye sorardı. Biz de kendi aramızda konuşurduk" ifadesini kullandı.

Mahkeme başkanının Taşçı'ya soru sorduğu sırada sanık avukatı soruya itiraz etti.

Bunun üzerine mahkeme başkanı, "Başkanın sorusuna itiraz edilirse biz nasıl sorgu yapacağız. Ben yıllardır hakimlik yapıyorum ilk defa değil" dedi.

"HASTANELER, HASTALARI KENDİLERİNE NAKLETTİRİYORDU"

Suçlamaların hiçbirini kabul etmediğini belirten sanık Gıyasettin Mert Özdemir, "Suçlamaların hiç birini kabul etmiyorum. Ancak hasta sevki yaparken maddi kazanç sağladığımı kabul ediyorum. 112 ve Sağlık Bakanlığı birimlerinin farklı kurumlar olduğunu belirtmek istiyorum. Tıp merkezinde sadece 4 tane kuvöz vardı. 112 ekiplerinin hastaları tıp merkezlerinden alıp hastanelere götürmeleri 4 saat sürüyordu. Bu ekipler anlaşmalı hastanelerde yer olduğunda hastaları götürüyorlardı. Tıp merkezinde yoğun bakım ihtiyacı olan bebeğin hastaneye gitmesi 4-5 saat sürüyordu ve uygulanması gereken hiçbir kural uygulanmıyordu. 112 ekipleri bu süreyi bu kadar uzun tutmamak için yakındaki hastanelerle anlaşma yapılıyordu. Hastaneler, 112 protokol numarasını arayarak, hastaları kendilerine naklettiriyordu" ifadelerini kullandı.

"HASTA NAKİLLERİNDE ÇOĞU KURAL UYGULANMIYORDU"

Savunmasının devamında diğer bir sevk algoritmasından bahseden Özdemir, "Yoğun bakımı olmayan bu hastaneler 112 nakil birimine mail olarak hasta bilgisiyle bildiriliyor ve bu işlem 30 dakika sürüyordu. 112 listesinde çeteleme kuralı var. Bu listede yoğun bakımı olmayan hastaneler hasta nakillerini kendi ayarlıyorlardı. Hasta nakillerinde çoğu kurallar pratikte ve teorikte uygulanmıyordu. Yaptığım iki sevk bildiriminde de sevk yönetimim sadece dört tane kuvöz ekibi vardı. Yani İstanbul Avrupa Yakası'nda bebekleri kuvöz ihtiyaçlarını karşılayacak dört ekip vardı" diye konuştu.

"HİÇBİR KUVÖZ İHTİYACI OLAN BEBEĞİN SEVKİNİ BEN YAPMADIM"

İstanbul dışı 112 nakil birimine de değinen sanık, "Bu nakillerin hepsini 112 birimleri biliyordu. Yoğun bakımlarında yer bulunmadığında beni arıyorlardı. İddianame bin 400 sayfa olmasına rağmen hiçbir 112 çalışanının bilgi sahibi olarak ifadesi alınamamıştır. Diğer il dışı 112 sağlık çalışanlarının da bu konuya ilişkin ifadeleri alınmalıdır. Hiçbir kuvöz ihtiyacı olan bebeğin sevkini ben yapmadım. Ben acil çağrı bölümünde çalışmaktayım. Hastalar GPS ile takip ediliyordu. Benim hakkımdaki suçlamalar, hem 112'nin diğer çalışanlarını hem de beni zan altında bırakmaktadır. Ben hasta yönlendirmesi yaptığım dönemde, ben sadece Fırat Sarı'nın danışmanlık yaptığı hastanelere değil, diğer başka hastanelere de hasta yönlendirmesi yapıyordum ama her yerde sanki ben sadece Fırat Sarı'nın hastanesine nakil yapıyormuşum gibi bir algı var. Bu suçlamalar artık komiktir" dedi.

"EŞİMİN ÇALIŞTIĞI MEDİSENSE'NİN PATRONU FIRAT SARI'NIN EŞİDİR"

Eşinin sigortalı olarak gösterilmesine ilişkin savunma yapan sanık, "Savunmamı tek bir bebek üzerinden yapabilirim. Diğer bebeklerle ilgili bilgim yok. Kaya bebek, bebek sevki değil bir gebe sevkidir. Gebeliğin 28.haftasında yüksek riskli gebelik tanısıyla 112 nakil birimine bu hastayı bildirdiler. İstanbul’daki gebe sevkleri özel hastaneye yapılmamaktadır sadece kamu hastanelerine yapılmaktadır. Kaya bebek 4 saat belki 5 saat boyunca 112 nakil birimine bildirilmiş, hiçbir kamu, şehir eğitim ve araştırma hastanesinde yer bulunamamıştır. Özel hastaneye de bu vaka ile ilgili arama yapılmamıştır. Saatler geçip yer bulunamadığından dolayı hastane yetkilileri 112’den umudunu keserek hastaya yer bulmaya çalışmışlardır. Bu vakayı kimsenin kabul etmediğini belirtmek de isterim. Medisense'den para karşılığı hasta sevki yaptığımı kabul ediyorum. Normalde yaptığım iş burada bitiyor" ifadelerini kullandı.

"ESENLER GÜNEY HASTANESİ BAŞHEKİMİNE SÖYLEYEREK SEVKİNİ SAĞLADIM"

Savunmasında her ne kadar 10 bebekle suçlansa da adının sadece Kaya bebekle geçtiğini belirten Sanık Gıyasettin Mert Özdemir, "10 bebeğin ölümünden sorumlu tutuluyorum. Savunmamı sadece Kaya Bebek üzerinden yapabilirim. 28 haftalık gebe birinin sevkiyle başlayan bir süreçti Kaya Bebek, 112 nakil birimine bu hastayı bildirdiler. Gebe sevki ile ilgili aramalar sadece kamu hastanelerine yapılıyordu ancak o hastanelerde yer olmadığı için 112 kuralı gereği hiçbir özel hastaneye sevki yapılmamıştır. Saatler sonra yer bulunamadığı için hastaya kendi imkanlarla özel hastaneye sevki sağlanmıştır. Esenler Güney Hastanesi Başhekimine söyleyerek sevkini sağladım" diye konuştu.

Mahkeme Başkanı sanığa, "Hiç sevk yapmamış gibi konuşuyorsun ama konuşmalarda sevk yapacağın hastaları 112'ye bildirtmeyeceğini söylüyorsun, ne demek istiyorsun" diye sordu. Sanık ise, "Bildirmeyeceğimden kastım 112'ye bildirdiğimde zaman açısından değişiklik olmayacak, hastanın sevk süresinden bahsediyorum" diye yanıtladı.

Mahkeme Başkanı, "Neden konuşmalarında 112'ye bildirilmesi konusunda panik yaşıyorsun o zaman" diye sordu. Sanık, "Yanlış anlaşılma var. Bir panik olma durumu söz konusu değildir" diye yanıtladı.

Savunmasına devam eden sanık, "Şafak Hastanesi'nden 67 bin 500 lira ve sonrasında 47 bin lira civarı para aldım hasta naklettiğim için" dedi.

Mahkeme başkanı sanığa, "Telefonlarınız hiç susmuyor, birçok işle uğraşıyorsunuz sizin demek ki çok boş vaktiniz var, hasta sevki dışında başka işlerde yapıyorsunuz, 112 dışında çok fazla konuşman var" dedi. Sanık bu soruyu "Ben çalışmayı seviyorum" diye cevapladı.

"SAVCILIĞIN GÖREVİNİ YAPMASI ART NİYET Mİ OLUYOR" TEPKİSİ

Sanık Gıyasettin Mert Özdemir, savcılığın hastane soruşturmasına ilişkin, "Art niyetliydi" dedi. Mahkeme başkanı ise, "Neden art niyetli olsun, bebek ölümlerini soruşturmak, usulsüzlüğü soruşturmak art niyet mi oluyor" diyerek tepki gösterdi.

Sanık ise, "Ben bunu şöyle açıklamak istiyorum, müdürlükten gelen denetim mi art niyetli yoksa savcılıktan gelen mi?" dedi. Mahkeme başkanı ise bu kez, "Savcı neden art niyetli olsun. Senin bu dediğin, 'Ya biz bebek öldürecektik, niye geldiniz, çok art niyetlisiniz' demek oluyor. Görevini yapmak art niyet mi? diye sordu. Sanık ise, "Bu benim kendi düşüncem" diye cevapladı.

SİYASETÇİLER TAKİP EDİYOR

Duruşmaya TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Başkanı ve AKP Osmaniye Milletvekili Yanık, Saadet Partisi Ankara Milletvekili Mesut Doğan, MHP Ordu Milletvekili Naci Şanlıtürk, DEM Parti Mardin Milletvekili Kamuran Tanhan, CHP Şanlıurfa Milletvekili Mahmut Tanal, duruşma salonunda bulunurken, sanıklar ve mahkeme heyeti duruşma salonunda yer aldı.